Buna “üstünlerin hukuku” diyorlar.

Padişah saraydan talimatı veriyor, toplantı halindeki HSYK karar alıyor.

Şükür, bu ülkede AKP sayesinde hâkimi tutuklayan hâkimler de gördük!

İşte bu AKP’nin ileri demokrasisi, işte bu AKP’nin yerle yeksan ettiği adalet!

Ne uğruna?

17-25 Aralık’ın intikamı uğruna!

Elleri patlarcasına Ergenekon, Balyoz sanıklarını yaka paça getirenleri alkışlayıp kahraman ilan edeceksin, davanın savcısı kesileceksin…

Türkçe Olimpiyatlarında konuşmak için yarışacaksın, övgüler düzeceksin, her ABD seyahatinde Hoca’yı ziyaret edeceksin, uğruna 1 liralık basıp tedavüle süreceksin, aldatıldık deyip çıkacaksın!

Dershanelerde patlama yaşatacaksın, bedava ders kitaplarını cemaate havale edip kazandıracaksın, sonra kandırıldık deyip sıyıracaksın!

Ne uğruna?

17-25 Aralık’ın intikamı uğruna!

“Ne istediniz de vermedik?” diye itiraf edip “aldatılmaya” yatacaksın!

İyi de Başbakandınız, Bakandınız; yürütme ve yasama sizde idi; yetkili ve sorumlu sizdiniz; eliniz armut mu topluyordu ağalar?

Muhafazakârım diye iktidara gelip zorla MGK’de cemaati Kırmızı Kitap’a almak da hünerdir vallahi!

İşi o kadar abarttılar ki, 13 yıldır sanki Başbakan bendim, bakan bendim, TÜBİTAK’a atadıkları Müdür bendim! Buna ancak yüzsüzlük denir, halkı kandırdıklarını sanıyorlar, her olayı cemaate yükledikçe inandırıcılıkları da kalmadı.

TSK’de cemaat, poliste cemaat, AYM’den İdare Mahkemesine ve avukatlara kadar bütün yargıda cemaat, eğitimde cemaat, Doğan grubunda cemaat, YÖK’te, TÜBİTAK’ta cemaat, istihbaratta cemaat, valilerde cemaat, medyada cemaat, derneklerde cemaat, sanayide cemaat, siz neredeydiniz, siz neyle meşguldünüz ağalar?

“Hissiyatı” ile meşhur Bilim Bakanı Işık, paralel yapının mülakat yaparak TÜBİTAK'a personel aldığını söylemiş! İyi de be adam, sen orada bostan korkuluğu mu idin?

13 yıldır iktidar olup muktedir olamadınız mı? Yoksa yolsuzluktan, talandan vakit bulup “devlet”e dönüp bakamadınız mı? Yoksa 17-25’te suçüstü yakalanmasaydınız hala bu paralelliğe devam edecek miydiniz?

Askeri vesayetten kurtulacaktık, cuntanın anayasası, kurumları değişecekti!

Ne yaptılar?

Ayaklarına dolanan DGM’leri önce ÖYM, sonra Sulh Hukuk Hâkimliği yapıp başlarına kendi yandaşlarını atadılar. AYM’de, HYSK’de, Yargıtay’da yapıyı değiştirdiler, paralelin yerine kendi paralelini koydular. Ceberrut torba kanunları çıkardılar, emirlerine amade ve çok yetkili kadrolar ihdas ettiler.

Ne uğruna?

Milli iradenin tercihi ile reis-i cumhur olan “tek adam” ve hanedanını 17-25 Aralık operasyonundan temizlemek ve başkan olmak uğruna!

Gerek MİT Başkanını ifadeye çağırma, gerek 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonu ve gerekse MİT TIR’ları operasyonuna katılan ne kadar polis, müdür, savcı, hâkim varsa, polis kolejleri ve akademiyi kapatmak, tüm müdürleri emekli etmek pahasına “üstünün hukuku” yatıldı.

Mahkemelerle, adaletle, hukukla, kanunlarla oyuncak gibi oynanıyor; yandaş ve muhalif hâkim ve savcılar yaratıldı, biri diğerini sorgular, tutuklar oldu.

Attığınız twitten nem kapınca tutuklanıyor, yazdığınız yazı hoşlarına gitmeyince soruşturma açılıyor, TV’de konuşmasına kızılan profesör gözaltına alınıyor, diziden örgüt iması çıkarılıyor, muhalif gazeteciye hayat hakkı tanınmıyordu. İş görevdeki hâkimlere, savcılara kadar vardı. Avukat bile tutuklandı!

Öyle bir hırs, kin ve intikam filmi işte!

TÜBİTAK’ta cemaat mülakatla eleman alınıyormuş!

Yuh be, yalanın bu kadarına da pes yani! Onca torpilli bakan yakınını, milletvekili akrabasını, oğulların arkadaşlarını sınavsız memuriyete alan da mı cemaatti?

Devr-i iktidarınız, yandaşlarınız, inşaatlarınız, harcamalarınız gün gelir bu mahkemelerde yargılanır…

Bu mahkemeler herkese lazım, bu hukuk herkese lazım!

Anladık, Kürt meselesi yalan, çözüm süreci yalan, Gezi yalan, 1 Mayıs yalan…

Hani siz muhafazakar ve dindardınız?

O da mı yalandı ağalar?

Mustafa ÖNDER
[email protected]
facebook.com/mustafaonder15
twitter.com/mustafaonder07