ÇANKAYA’NIN KASVETİ VE TAYYİPGİLLER
91. kuruluş yılını kutlayacak “Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı” seçildi ama mazbatasında “Türkiye Cumhurbaşkanı” yazıyor! Kendisi Gürcü kökenli Rizeli, eşi de Arap kökenli Siirtli... Öyle demişti bir ara! 1071 rakımlı tepede ve 1,72 kilometrekarelik alan üzerindeki köşkte oturacaklardı 28 Ağustos’tan sonra... Atatürk, Anıtkabir, laiklik, cumhuriyet, inkılâplar ve gelenekleriyle hiç barışık değildi. Çankaya Köşkü’nü soğuk ve kasvetli bulmuş Tayyipgiller... Belli ki Atatürk’ün anıları ile yaşamak istemiyorlar! Onları Kasımpaşa’nın sokaklarından zirveye taşıyan “devletin teamülleri”ne bile tahammülleri yok! 1071’den öncesini hatırlamayan, “İslam devleti” bildiği “Osmanlı”nın sahibinin Türkler olduğunu, dünyaya, insanlığa ve Müslümanlara adaleti, ahlakı, hoşgörüyü, medeniyeti Türk milletinin taşıdığını asla kabul etmedi çünkü! Kendisini peygamber, padişah, halife hatta tanrı ilan eden müşrik ve münafık tebaasını bir defa olsun uyarmadı, Başbakan veya Cumhurbaşkanı da olsa Allah’ın bir “kulu” olduğunu söylemedi... Birilerinin güç zehirlenmesi, kibir, görgüsüzlük, riyakârlık, takiye, gurur sarmalında gördüğü ve başından beri hedeflediği “Başkanlık” çılgınlığı şimdi bir aşama daha kaydediyor. Ülkücünün “Devlet-i ebed müddet”i içinde tarihi, anıları, şahitlikleri, acı, sevinç ve hüzünleriyle, Gül hariç, 10 Cumhurbaşkanı’na ev sahipliği yapmış Çankaya Köşkü’nü yalnızlığa terk edip Amerikanvari Başkanlık Sarayı’nda oturacak! İnadına Atatürk’ün millete bağışladığı çiftliği talan ettirip yaptırdığı sarayda oturacak. “Başbakanlık sarayı” lafı başından beri yalandı zaten! Uyduruk Selçuklu mimarisi diye Amerikan kopyasına Türk motifleri işlettiği sahte bir gurur, dikta ve çılgın egonun sarayı... Cumhuriyet tarihinin canlı tanığı Çankaya Köşkü; içinde Müze Köşk, Camlı Köşk, Başyaverlik binası, hizmet binası, sığınak ve Piramit Salonun da bulunduğu 1,72 kilometrekarelik alanda, Ankara’yı seyrediyor... 1932’nin Ekim’inde tamamlanmış, üç cephesi de Ankara taşı ile çevrili, alt katı bodrum ve genişçe bir teras üzerine iki kat olarak inşa edilen köşkün birinci katı, çalışma ve misafir kabulleri, üst katı ise ikametgâh için düzenlenmişti. Türk Bayrağı'nın devamlı dalgalandığı büyük gönder, köşkün sağ ön tarafında. Tayyipgiller, Çankaya’yı kasvetli ve soğuk bulmuş. Cumhurbaşkanlığı makamı olarak yeni başkanlık sarayını kullanacakmış. Atatürk Orman Çiftliği arazisindeki başkanlık sarayı Eylül’de bitince Cumhurbaşkanlığı buraya taşınacak, burada bulunan bir konutu da Tayyipgiller kullanacak. Saray, son teknolojide, afetlerde kriz merkezi, kimyasal, biyolojik, nükleer ve siber saldırılarda Harekât Merkezi olacak, bomba, füze gibi balistik silahlara, kimyasal ve nükleer saldırılara karşı korunaklı, uydu dâhil her türlü haberleşme ve kriptolu telefonlara sahip. Her türlü dinleme ve takibe karşı ses ve elektromanyetik yalıtımlı sarayın cami, kreş, matbaa, lojman binaları da var. Arşiv, kapalı otopark, helikopter pisti ve diğer birimler için 2 ayrı yapıyı saymadım daha... Yüksek güvenlikli ve özel sistemli saray, 3 blok ve bin odalı. Başkanın odasının bulunduğu binada altı dev kabul odası var. İçeride yapılan ve Selçuklu motifleri işlenen kolonların tanesine 200 dolar harcanmış. Saray önünde Anıtkabir alanından büyük bir hitap alanı oluşturulmuş! Başkanlık makamı ve Başbakan Yardımcılarının bölümüne giriş, özel izinle ve yeraltında ikinci kattan bir tünelle ve bu blokla diğer bloklar arasında bağlantı yokmuş! Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre, tarafsız, partilerle ilişiği olmayan, “devletin başı” sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eden Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeten, TSK’nin başkomutanlığını temsil eden kişidir. Ama o, Sayıştay, İdare Mahkemesi ve Danıştay kararlarını dinlemeyip o sarayı oraya diken kişi! 1937’de, 52 bin dekar olan AOÇ arazisi, 1950-1983 arasında 30 bin dekara kadar düştü. 1998’de birinci derece sit alanı iken AKP, AOÇ’nin arazilerinin sit derecesini parça parça düşürdü. İlk darbe 2011’de Orman Genel Müdürlüğü’ne ait Gazi Tesisleri üzerindeki “1. Derece Doğal ve Tarihi Sit Alanı” şerhi kaldırılarak vuruldu ve “3. Derece Doğal Sit Alanı” tescil edilip Atatürk dönemine dayanan tarihi sit statüsü yok edildi. 2012’de Gazi Tesisleri, “Başbakanlık Hizmet Binası” yapılması için TOKİ’ye devredildi. Ancak tesisler, yeni saray için yeterli gelmeyince 7 hektarlık bir alan daha sit derecesi düşürülerek projeye dâhil edildi. Yine yetmedi, 2012’de 90 hektarlık alan Bakanlar Kurulu kararıyla “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı” ilan edilip Başbakanlık Kampüsü’ne katıldı. Danıştay, 2014’te sarayın inşaatına durdurma kararı verince Tayyip “Güçleri yetiyorsa yıksınlar” demişti. Yapımına bilindiği kadarıyla 700 milyon lira harcandı, inşaatlar hâlâ sürüyor. Ama işin sırrı, yıkılan Marmara Oteli’nin yerine idari binadan ayrı olarak “resmikabuller için kullanılacak Başbakanlık Konutu”, kongre merkezi, güvenlik binaları, cami, kreş, matbaa inşaatlarındaydı... İşte Tayyipgiller, “Başkanlık” rüyası içinde “resmikabuller” bahanesiyle bile bile inşa ettirdikleri bu konutta oturacak! Padişaha yakışan, halifeye uygun bir konut! O şimdi, ihtiras ve gücün gövde gösterisi yapacağı “saray”da oturacak! Mustafa ÖNDER
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.