Devlet Ata Hitabesi! (II)
Geçtiğimiz Perşembe günü MHP Genel Merkezi’nde Devlet Bahçeli’nin il başkanlarına nutku, eşsiz bir “hitabet” örneğidir…
Devlet Ata, siyaseti şöyle tarif ediyor: “Siyaset, aklın rehberliğinde, somut gerçekteki düğümlerin çözüm başarısı ya da karmaşık sorunların sürüklediği çıkmaz sokaklardan çıkış becerisidir.”
Kısaca, “Siyaset milli yükselişin, milliyetçi silkinişin, demokratik irkilişin, fertten topluma, buradan da millete kadar uzanan sosyal ve ekonomik toparlanışın ağırlık merkezidir.”
Sonra MHP’nin yerini tespit ediyor:
“Milliyetçi-Ülkücü Hareket Türk siyasetinde ilkenin ve istikrarın simgesi, sağlam duruşun sedası, devleşmiş dirayetin sembolü, milletin gür sesi, Türklüğün güçlü nefesidir.”
Tecrübe ve birikimimiz tarihî bir imbikten geçmiştir. Talih ve tesadüflerin ikmaliyle değil, tarihin ibra, iddia ve ihtişamıyla geleceği kurgulamanın ve kuşatmanın azmindeyiz.
“Millet oldukça biz varız.”
“Güvence her birinizdir, ezcümle hepinizsiniz. Güvence Türklüğün ana fikri, Türk milletinin ana karargâhı olan Milliyetçi-Ülkücü Hareket’tir.”
“Halkı dinleriz, Hakkı söyleriz, hakkımızı isteriz. Tutarlıyız, tedbirliyiz, temkinliyiz, ama heybedeki turpları ceviz diye satmaya çabalayan, cüceliklerini dikkate almadan dev aynasında poz veren sahtekârların da tam karşısındayız.”
“Doğal ve normal olarak bizimle uğraşacaklar, çelme takacaklar, kafeslemeye çalışacaklar, vazgeçirmek için çırpınacaklar, nifak tohumlarını aramıza saçmak için gece gündüz nöbete girecekler… Ellerine aldıkları kazma kürekle Türkiye’nin kuyusunu kim kazıyorsa, Türk milletine kimler zilleti reva görüyorsa bunu engelleyecek ve bunun hesabını birer birer soracak Milliyetçi Hareket Partisi’dir, Cumhur İttifakı’dır.”
Ve teşkilatlara uyarılar:
İl Başkanlarımız Türkiye üzerinde oynanan hain oyunların farkında olmalı, yörenizdeki gelişmeleri sabır ve sağduyuyla takip etmeli, demokrasiyi istismar edenlere, demokratik kültürü lekeleyenlere esas itibariyle en iyi cevabı vermeli, her yerde olmalı, insanlara, gönüllere dokunmalı, Türk milletinin son kalesi olduğumuzu bilmeli…
Durmamalı, yorulmamalı, beklememeli, gecikmemeli, Kızılelmanın ilkeleriyle, ülkülerimizin heyecanıyla mücadeleye sonuna kadar devam etmeliyiz.
Ve Türkmen Beyi dedi ki:
“İl Başkanı demek davamızın onurunu taşımak demektir. İl Başkanı demek, benim sözüm, partimizin itibarı demektir.”
“Dünyanın yorumlanması yerine insani formatla değiştirilmesi, yeni bir dünyanın tefekkür-tezekkür denkleminin kurulması şarttır, esastır. Türk milleti bunu yapacak tarihsel ve kültürel derinliğe çok şükür sahiptir…. Türkiye’nin en önemli sorunu iç cephesinde açılan gediklerdir…. Yıkıcı eleştiri muhalefet değildir… Yalana kul köle olmak onurlu bir siyaset hiç değildir…. Memleket masası kuramayanlar, mihnet masası kurmanın peşindedir…. Türklüğü, Atatürk’ü, Türk milletini, mevcut vatandaşlık tanımını Anayasa’dan çıkaracak bir melun henüz dünyaya gözlerini açmamıştır…. Aksini denemek isteyen varsa hodri meydan!”
Ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi…
Devlet Bey diyor ki: “Tavsiyemiz, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmalarıyla vakit kaybetmesinler. Millet kararını vermiştir. İş bitmiştir. Perde kapanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye’nin geleceğidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi parlak Türk asırlarının yol haritası, milli birlik ve kardeşliğin, devletin istikrar ve dengesinin yegane güvencesidir.”
Teröre karşı tavrımız kesin: “Biz HDP açılmamak üzere kapatılsın dedik. Bu kararımızın cesaret ve inanmışlıkla arkasındayız. Hazine yardımlarının terör örgütüne gitmesini istemiyoruz. TBMM’de PKK’lı istemiyoruz. Biz Demirtaş’a bakınca terörist görüyoruz, bebek katilinin heykelini dikmek isteyen cani görüyoruz, 6-8 Ekim olaylarında katledilen 53 vatandaşımızın acısını görüyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin terörist Demirtaş’ın derhal serbest bırakılmasını dayatan en son kararını tanımıyoruz, takmıyoruz, milli vicdanda hükümsüz olduğunu da buradan haykırıyoruz. Milli iradeye ve Türk mahkemelerine hakareti reddediyoruz!”
Devlet Bahçeli, mimarı olduğu Cumhur ittifakı için şunları anlattı:
“Cumhur İttifakı, Türkiye’dir, Türk milletidir, Milli Mücadele’dir, zulme hasım, mazluma hısımdır, kriptoların can düşmanıdır, tarlasında çiftçi, tezgahında işçi, dairesinde memur, kalan ömründe emekli, dükkanında esnaf, fabrikasında iş adamı, sınırda Mehmetçik, sokakta bekçi ve polistir.”
Ve kapak: “Devir değişti, taşlar yerinden oynadı, boyun eğen değil dik duran bir Türkiye tarihteki yerini aldı. Ne ABD’nin yaptırımları ne AB’nin yaptırım tehditleri; ne FETÖ’nün ayak oyunları ne PKK’nın kanlı emelleri; ne Yunan tahrikleri, ne Fransız tacizleri; ne Ermeni kumpasları ne de zalim senaryoları bize sökmeyecek, işlemeyecektir. Alevi İslam inancına mensup canlarımızı istismar eden Batı planları, Aleviliği Almanya’nın bir eyaletinde ayrı bir din olarak tanıma rezaletleri Müslüman Türk milleti tarafından ademe mahkum edilecektir. Bizi koparamayacaklar, bölemeyecekler, bizi düşüremeyecekler.”
“Binlerce şükürler olsun ki, 2020’nin zafer imzası Karabağ’da atılmıştır. Bu zafer gölgelenemez, inkâr edilemez. 15 Temmuz’u unutmayacağız. İşgal teşebbüslerini unutturmayacağız. Terörizme diz çökmeyeceğiz, tam tersine imanla mücadeleyi sürdüreceğiz. Geleceğin iki vazgeçilmez, paha biçilemez değeri birbiriyle içiçe geçen demokrasi ve milliyetçiliktir. Ve bu değerler Cumhur İttifakı’nda temerküz etmiştir.”
Değerli okuyucularım, bu hitabeti mutlaka saklayın, defalarca okuyun…
Kutlu bir tarihe şahitlik ettiğinizi göreceksiniz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.