GENÇ KARTALLARI VURMAK…

Neyimiz varsa keklik gibi avladılar…

           Bu yazı gözyaşı ve ah üzerine kuruludur bilesiniz!

           Bu toprakların çocukları ya doktor olmak ister, ya mühendis ya asker…

           Asker dediğin de öyle sıradan subay değil…

           142 Anadolu çocuğu…

           Çiftçinin, memurun, öğretmenin, bürokratın çocukları…

           Dört gözle beklemiş Harp Okullarının imtihanlarını (kimi sınav diyor)…

           Boy, pos, kilo, şecere, temiz sabıka kaydını…

           Sonrası beden eğitimi, akıl sağlığı, bilgi beceri, mülakat…

           Üniforma, askerin diploması, maaş, devlet ciddiyeti, terfi, rütbe…

           F-16’lar… Gökyüzü… Hürriyet… Bağımsızlık!

Ama hayır!

           15 Temmuz akşamı böyle yürümedi işler…

           Hava Harp Okulu 3. ve 4. sınıftaydılar… 11 Temmuz’da Ankara’ya paraşüt eğitimi için götürülmüşlerdi.

           Sonuç Sincan Cezaevi idi…

           142 kanatlanmaya hazır delikanlı tutuklanmıştı.

           Yenilir yutulur gibi değil…

           142 kartal yavrusu, aynen Ergenekon ve Balyoz naziresindeki gibi Türk Hava Kuvvetleri’nin damarlarını kesercesine önce Etimesgut’ta alıkonuldu, hem de pijama ve spor ayakkabılarıyla…

           “Darbe yapacaklardı..”

           “Kandırılmışlardı”!

           Aynen Binali ve Erdoğan gibi…

           “Tatbikat” veya “terör saldırısı” demişlerdi.

           Meydana inince gördüler ki, FETÖ darbesi…

           Şeksiz şüphesiz “millet”e, polise pijama ve eşofmanları ile teslim oldular.

           “Birileri”, onları Etimesgut’a taşıdı.

           Zarar görmesinler diye…

           Saat döndü, Bahçeli hükümete destek verdi, demokrasiye “evet” dedi…

           Darbe FETÖ girişimi idi, muarızı dolaylı olarak MHP lideri tarafından püskürtülmüştü.

           Savcılar, hakimler devreye girdi.

           142 Hava Harp Okulu öğrencisi hala tututklu…

           Neden veya niçin bilinmez…

           İfade ve soruşturmaları bitmek bilmedi…

           Hepsi ana kuzusu, hepsi Anadolu çocuğu olunca analar babalar, çocuklarının tutuklu oldukları Sincan Cezaevi önünde bir çadırda adalet nöbetinde…

           Lakin…

           142 yiğidin hepsi de milliyetperver, vatansever, Atatürk sevdalısı, Ülkücü olunca ses yok!

           Hani “at izi it izine” karışmış, hani Atatürkçü havacılar, hani “solcu, bölücü, FETÖ’cü” olmamak krizi…

           Ama anneler, kuzularını kınalayarak yollayan analar, kartalları kanatlandırıp yollayan analar…

İşte onların önünü kesemiyorlar…

Hey Uğur Dündar, hey Halk TV, hey Ulusal TV, hey Yılmaz Özdil, hey Hüseyin Yayman, hey ahaber, hey Bengütürk, hey Hürriyet neredesiniz demokrasi aslanları?

Neredesiniz cumartesi, pazartesi anneleri?

Çadır, Sincan Cezaevi önünde… Gölge, çay var, simit var!

Mesele milliyetçi olmak, mesele silah kullanmamak, mesele emre itaat diye pijamayla alana çıkmak ve millete teslim olmak değil mi?

Cadı avında, mazlum ile zalimi ayırmak şart.

O kartal yavruları, o geleceğin kahramanları diyorlar ki:

“Biliniz ki biz hiç korkmadık… Asker “millet”inden korkar mı?

Ergenekon’la Balyoz’la kara ve deniz kuvvetlerimizi sindirip bitirdiniz; 15 Temmuz akşamı Hava Kuvvetlerimizi bitirdiniz.

Bizi, kartalları asla bitiremeyeceksiniz!

Biz, asil Türk milletinin evlatları olarak asla milletimize ihanet etmedik.

Şer yuvaları ortada…

Şimdi geleceği ÖSYM’ye bağlı gençler olarak yüce Türk Devleti’nin yargısına güveniyoruz ve üniversitelerde en parlak derece ve okullara layık olduğumuza inanıyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin askeri ve sivil jetlerinin komutasına taliptik, elimizden aldılar.

Milletin doktoru, mühendisi, öğretmeni, işletmecisi, sanayicisi olmaya talibiz..

Bekleyeceğiz…

Bizden Cumhuriyet çocukları aşkına ihanet çıkmaz!

Bizden gözyaşı seliyle darbe çıkmaz!

Genç kartalları vurmayın!

Ayaklarınıza kurşun sıkmayın!

Analar babalar aşkına…

Devlet ve millet aşkına…

Albayraklı jetler aşkına…

Duyun bizi!

Ne mutlu Türküm diyene!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa ÖNDER Arşivi
SON YAZILAR