HADİ BAKALIM, “SEKİZ KOL” BEKLİYORUZ!
Osmanlıcayı, modern Kerbela’yı, Kaç-Ak Saray’ı, paraleli, 14 Aralık’ı falan boş ver... Sakın “doğum kontrolü” falan da deme... Ankara’da yandaşlarının karşısında esip gürlemek kolay... “Kim şu veya bu gerekçeyle milli hazinemize, kaynaklarımıza yolsuzluk niyetiyle yaklaşırsa, kim herhangi bir şekilde harama bulaşırsa, kardeşimiz de olsa onun kolunu koparmaya kararlıyız” diye üfürmek kolay! Padişahınız efendiniz de, 1998’de “Yolsuzluğu babam yapsa cezalandırırım” demişti! Hatta demişti ki: “Bugüne kadar evladından hırsızlık öğrenen baba görmedim duymadım. Hırsızlık babadan evlada geçer, evlattan babaya değil. Dolayısıyla yönetimlerde hırsızlık yukarıdaki üst yöneticilerden alttakilere yöneticilere, oradan da halka yansır.” 17-25 Aralık’ta ne oldu ağa? “Oğullar”, yatak odalarında kasalar dolusu, ayakkabı dolusu paralarla basıldı, ya “babalar”ı? Paralel’in darbesiydi, montajdı, dublajdı, birileri oralara koymuştu değil mi? Onlar koyduysa faizlerini şimdi neden devlet ödüyor ağa? Neden o 4 bakanı istifa ettirdiniz? Neden TBMM’ye fezlekelerini getirtmemek için bin bir dereden su getirttiniz? Yoksa keseceğiniz kollar, “dev ahtapot”un kolları mı? Zülf-ü yâre mi dokunuyor? Ne oldu ağa? Oğlu rektör yapılan, hükümet fetvacısı sahte âlimlere “Yolsuzluk hırsızlık değildir” bile dedirttiniz. Madem suçsuzlar, neden mahkemelere takla attırıp yandaş savcı ve hâkim görevlendirirken, polisleri çil yavrusu gibi dağıtırken davaya takipsizlik kararı verdirttiniz. O 4 bakan madem suçsuz, neden komisyonda Çağlayan için 'altın çıkışı', Güler için 'imtiyaz sağlamak', Bağış için 'Zarrab'a aracılık' ve Bayraktar için 'tavassut göz yumma' suçlamaları oylanıyor? Güler, Çağlayan ve Bağış, bilirkişinin “kayıtlı gelirleriyle orantılı değil” dediği bazı mallarıyla ilgili kaynaklarını açıklamak yeni mi akla geldi? Kendileri ve çocuklarının şirketlerinin muhasebe kayıtlarıyla şirket kârlarını servetlerinin kaynaklarından biri olarak göstermek, ailesinden kalan malların tapularını Komisyon’a göndermek yeni mi akla geldi? Çağlayan, oğlu Kaan’ın hesabına Altınbaş AŞ’den gönderilen 2 milyon 537 bin lira ile diğer oğlu Çağan’dan kendisine borç gönderilen 1 milyon 50 bin liranın kaynağını iki çocuğunun düğünlerinde takılan ve kuyumcudaki işlemde 4 bin Cumhuriyet altını bozdurduğunu beyan etmek yeni mi akla geldi? Ne büyük “hanedan”mış ki, her birinin düğünde takılan altınlar bütçe gibi! Neden komisyonda ifade veren bakanınız, “Beni Yüce Divan’a göndermeyin” diye yalvardı? Ne oldu da, müstafi 3 bakan, MASAK raporlarına itiraz etti? Bütün yalanlarınız gibi Komisyon da alavere dalavere çıktı, 4 bakan hakkındaki kararı 5 Ocak’a bıraktı. Bay Sadrazam, 4 bakanın, yani 4 kardeşinin 8 kolunu koparmaya kıyamadın mı? Hele Bağış’ın rüşvetini, “Doğum gününde kredi borcunu kapatması için çikolata ile birlikte 500 bin dolar koyarak eşime gönderdim.”diyen şu Acem oğlunun ve dostlarının el konulan parasını ve faizini bir ödeyelim mi dedin? “Takipsizlik” kararının kesinleşmesiyle eski Bakan Güler’in oğlu Barış’a parası iade edildi. Avukatı ile gelerek savcı İbrahim Çiçek ile görüştü ve kendisine ait 400 bin lira, 300 bin Euro ve 90 bin Dolarlık parayı 20 bin liralık faiziyle birlikte banka hesabına havale ettirdi. Reza Zarrab’ın adamı Abdullah Happani’nin el konulan 1 milyon TL, 800 bin Euro ve 60 bin dolar ve 2 kilo altını ve 55 bin lira faiz verildi. Keyften dört köşe bu rüşvetçiler utanmadan aldığı 55 bin lira faizi Kızılay’a bağışlamışlar! Türk Kızılayı bu lanetli haram parayı asla kabul etmemelidir! Bu kurum için millî bir imtihandır! Bay sadrazam, ağzınızdan çıkan sözün gereğini yapın, 4 bakan kardeşinizin kollarını kesin, Yüce Divan’a yollayın, atadığınız “yargı”ya teslim edin! Yoksa, sizin 4 bakanın 8 kolu, bir yiğit Koray Aydın’ın bir parmağı etmiyor mu? Yoksa, sizin ağzınızdan çıkan “adalet”in hükmü, “birilerinin nüfuzu” karşısında suya yazılmış hükmünde mi? Kaçacak, saklanacak, saklayacak yer kalmadı, kesin o 8 kolu! “Millî hafıza tapeleri”ne kayıtlı 17-25 Aralık’ı, ne atanmış savcılarınız, ne seçme polisleriniz, ne TÜBİTAK’a atadığınız “hayvanat bahçesi müdürü”nüz, ne TMSF orospusuna dönen medyanız unutturamaz! Daha dosyaların çoğunu açmadık, haberiniz ola! Mustafa ÖNDER [email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.