SİZİ SEVMİYORUM CUMHURBAŞKANIM!
Vekiliniz Davutoğlu dedi ki, “Bundan sonra, kimse bizim önümüzde diz çökmeyecek. Kimse devletin önünde diz çökmeyecek. Kimse devleti temsil eden kişilerin ellerini öpmeyecek. Çünkü bundan sonra amir olan millettir, memur olan devlettir. El öpecek olan devlettir.” O, neden “Bundan sonra...” diyor? Ondan öncesi millet köle, devlet amir miydi? Öyle ya, 3Y (Yoksulluk-Yolsuzluk-Yasaklar) için iktidara gelmiştiniz. Din, iman, adalet, eşitlik, refah, ileri demokrasi vaat ediyordunuz. Meydanlarda sizi padişah, halife, peygamber ve hatta tanrı nitelikli ilan edenleri bir kere olsun onları tövbeye davet etmediniz. Doğduğunuz, yaşadığınız şehirleri kutsal ilan eden milletvekillerinize, “Bu şirktir, bunu asla kabul etmiyorum” demediniz. 2008’de Anayasa Mahkemesi, AKP’nin “Laikliğe aykırı eylemlerin odağı olması” sebebiyle hazine gelirini kesti, yatıp kalkıp abrakadabra ile AYM’nin üye sayısını değiştirdiniz. Torbalardan tavşan niyetine çıkardığınız kanunlar AYM’den dönünce, icraatlarınız Danıştay’dan, Sayıştay’dan, Yargıtay’dan, İdare Mahkemelerinden tırpanlanınca işi HSYK’nin yapısını değiştirmeye kadar götürdünüz. Masum sigara yasağı, millî içki ayran bahanesine içki yasağı, hakaret bahanesine internet yasağı, darbe bahanesine yürüyüş, gösteri yasağı, hatta meczup Said-i Kürdi’nin risalelerini yayınlama yasağını sayenizde gördük! AKP’nin fıtratı, fuhşu, uyuşturucuyu, boşanmayı patlattı. Kadınlarımız sokakta patır patır öldürülüyor. Sevmiyorum sizi Cumhurbaşkanım! Davutoğlu’nun dediklerinin öncesi... Millî bayramlarımız törensiz kaldı, Andımız yasaklandı, Ne mutlu Türküm diyene diyemez olduk! Deneye deneye “millî eğitim”imiz maymuna döndü, ne önlüğümüz kaldı, ne ilkokulumuz, ne lisemiz, ne imtihan sistemimiz... Hani Mehmetçiğin katilleri ile Oslo’da gizlice görüşüp bunu iddia eden şerefsizdi, kanun çıkarıp “şerefi” mi korumaya aldınız? Resmî dilimiz Türkçe idi, tevhid-i tedrisat vardı, yaban arıları soktunuz, bacak kadar çocuklara türban taktırdınız, Kürtçeyi serbest bıraktınız. Yahudiye “one minute” çekip Barzani’nin petrolünü İsrail’de depolatmak mı vatanseverlik? Onca Müslümanı Mavi Marmara’da öldürtmek mi? Milletin millî gelirini yollara, köprülere, havalimanlarına aktardınız, ithal arabalara gaz verdiniz, sanayileşmeden, üretmeden kredi kartı mahkûmu tüketiciler yarattınız. Özelleştirmeden elde ettiğiniz 61 milyar doları nerelere savurduğunuzu Sayıştay bile çözemiyor, çözdüklerini de TBMM’ye indirmiyorsunuz. Mütedeyyin insanların alın terlerini ışınlayan deniz fenerlerini koruyup kolladınız. Yırtık ayakkabılarla gelinen makamlarda oğullar gemiciklere, vakıflara, yatak odalarında kasalara sahip oldu. Banka müdürünün ayakkabı kutusundaki paralarla imam-hatip yaptırılır mı? Ah, o 17 Aralık operasyonu olmayaydı, ah! Memlekette gariban halk çocuğu ne polis koydunuz, ne de yargı mensubu... Adı DGM idi, Özel Yetkili Mahkeme yaptınız, ordunun, gazetecilerin analarını bellerlerken, casus, darbeci, hain ilan edilirken alkışlıyordunuz, sulh ceza hâkimleri türettiniz. “Ne istediniz de vermedik” dediğiniz paraleliniz adına para bastırıp tedavüle süren iktidardınız, yurt dışındaki okullarına gidip övgüler diziyordunuz... Hele o Esad! Ailece Şam ve İstanbul’da muhabbetiniz vardı, “Kardeşim” diyordunuz. TMSF, cellât gibi çalışıyordu, hangi basın kuruluşu muhalefet etse kellesini alıyor, yandaşa yoldaşa peşkeş çekiliyordu. Hatta devlet bankası kredisiyle medya sahibi yapılanlar bile oldu! Ah, o 17 Aralık ah! Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanısınız. Geçen gün, “Hukuk arıyorum, hukuk!” diye bağırıyordunuz. “Yasa benim için önemli değil. Hakkımı arıyorum, adil yöneticiler, yargıçlar arıyorum. Bunlar olduğu anda o ülkede huzuru bulursunuz. İstediğiniz kadar cumhurbaşkanı başbakan olur adil yargıçlar yoksa durumunuz felakettir” diye niye yakınıyorsunuz? Yoldaşlarınızın aldığı Galataport ihalesini Danıştay durdurdu diye mi? 13 yıldır ülkeyi, “devlet”i siz yönetiyorsunuz, unuttunuz mu sayın Cumhurbaşkanım? Kanunları yapan siz, atamaları yapan siz, mahkemeleri kuran siz, ihaleleri yapan siz, ormanları kesip köprü, havalimanı yapan siz... Taksim’e cami, kışla yapmaya kalkan siz... AOÇ’nin göbeğine hukuka rağmen saray diken siz... Sizi sevmiyorum Cumhurbaşkanım! Montaj-dublajın yalan olduğu Adli Tıp’tan tescilli 17 Aralık yolsuzluğunun iddianamesine takipsizlik kararı mı hukuk? İstifa ettirdiğiniz yolsuzluğa bulaşmış dört bakanın TBMM’deki soruşturmasına bile yayın yasağı getiren Muhtar Ali emmi mi? Eskiden halkın iradesinin seçtiği vekiller TBMM’de seçerdi cumhurun başını, yüzde 51’e güvenip seçime götürdünüz, “millî irade” temsilcisi ilk Cumhurbaşkanı olarak kendinize Kaç-Ak Saray’ı layık gördünüz. İşsizlerin fonundan bile para aktarmışsınız sarayınıza... Hz. Ömer adaletli, muhafazakâr, imam-hatipli bir cumhurbaşkanı, halkı yüzde 10 enflasyonla, 800 lira asgari ücret ve kredi kartı borçlarıyla cebelleşirken sarayda oturur mu? Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka Türk milleti denir, siz o milleti durup dururken neden 36 parçaya ayırdınız? Batılı bizi sevmez tamam ama siz de Türk dünyasını, Uygurları, Türkmenleri Gazze’dekiler kadar sevmiyorsunuz! Siz, üç gün önce ABD’li Biden’e efelenip Türkiye’ye gelince 4 saat baş başa görüşen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olamazsınız! O “el öpecek devlet” dediğiniz, milletin eli yerine kimlerin elini öpüyor? El öpecek devlette, kömür karası vicdanlı yandaşlarınızın madenlerinde can veren garibanın babasının kara lâstiğine ve Yeni Türkiye’nin ona bağladığı 140 lira yoksulluk aylığına endekslendi yoksulluk! El öpecek olan devlet, 5 liralık kara lâstik ve 140 lira aylıkla vatandaşını yaralar mı? El öpecek devlet, 20 milyon vatandaşını iş ve aş yerine kömür ve erzak paketine muhtaç eder mi? El öpecek devlet, kadın bakanın huzurunda kadınları tartaklar mı? Hatırlayın, el öpecek olan devletin “danışman”ı Soma’da madenciyi tekmelemişti. El öpecek devlet, milletine kumpas kurar mı? Hukuk arıyorsunuz öyle mi Cumhurbaşkanım? Esnafın karşısına Cumhurbaşkanı olarak çıkmışsınız, AKP Genel Başkanı gibi propaganda yapıyor, milleti gerdikçe geriyorsunuz, farkında değil misiniz? Sizi sevmiyorum Cumhurbaşkanım! Sizin “T.C. Anayasası”ndan haberiniz yok mu? TBMM çatısı altında ettiğiniz yemin, sizin inancınızda yemin yerine geçmiyor mu? Sizin “adalet” dediğiniz, 17 Aralık sabahı paralarla birlikte mi “sıfırlandı”? Hukuk dediğiniz, son 4 yılda 49 konuda yaptığınız gibi mahkemeden yayın yasağı getirmek mi? Hukuk, abrakadabrayla “tavşan çıkan” yargı paketi torbaları mı? 3Y için gelmiştiniz, Başbakan’ın devşirme danışmanının AKP seçmeninin yarısının parti içerisindeki yolsuzluklardan rahatsız olduğunu söylediği noktaya geldik. Dediğin gibi HSYK seçimi öncesi 1155 liralık yargıç zammı, birilerini, vicdanıyla cüzdanı arasında sıkıştırdı. Halkın iradesine saygı duyuyorum, makamınıza saygı duyuyorum ama... Hiç olmazsa bir ay sarayınıza çekilseniz, sussanız, işi Davutoğlu’na bıraksanız, o uçak da, zırhlı Mercedes de, korumalarınız da, millet de kafasını dinlese be Cumhurbaşkanım? Mustafa ÖNDER [email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.