Yeni Türkiye mi Dediniz?
30 Mart 2014 yerel seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz, Recep Tayyip Erdoğan balkon konuşmasında, ''Yeni Türkiye'' ve ''Türkiyelilik'' kavramlarını dillendirmişti. 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen sonrasında, yeni balkon konuşmasında ise yine aynı kavrama vurgu yapmış ''Yeni Türkiye'' söylemini yinelemişti. 27 Ağustos 2014 AKP'nin Genel Başkan kongresinde tek aday olarak öne çıkarılan ve küresel güçlerin desteklediği Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'da, yaptığı konuşmasında sık sık ''Restarasyon'' , ''Yeni Türkiye'' ve daha birçok teknik terimleri dile getirdi. 28 Ağustos 2014 Çankaya köşkündeki Cumhurbaşkanlığı devir teslim töreninde ise, % 51.8'in desteklediği Erdoğan'ın konuşmasında da ''Yeni Türkiye'' defalarca kullanılmıştır. Erdoğan'ın ''Türkiye küllerinden yeniden doğuyor'' söylemi ve'eski Türkiye' döneminin kapandığını ifade etmiştir. Nedir bu yeni Türkiye'den kastınız? Yeni Türkiye'den kastınız; eski Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal'ın 1990'ların başlarında dillendirdiği, ardından 2009 yılında atanarak Dış İşleri Bakanı yapılan Ahmet Davutoğlu'nun Türkiye'nin, Arap-İslam komşularına yönelik politikalarında yaşanan köklü değişimin planlayıcısı olarak ''Yeni Osmanlıcılık'' vurgusunu ''Stratejik Derinlik'' adlı kitabında işlediği kavram olmasın? Hani yanılıyor da olabilirim. Pentagon başta olmak üzere, bir çok kuruluşa danışmanlık yapan, bünyesinde barındırdığı analistlerinin büyük çoğunluğunun CIA ajanı olduğundan, kendisine de 'Gölge CIA' olarak tanımlanan Stratfor (Strategic Forecasting Inc.) kurucusu ve 'Gelecek 100 yıl-21.Yüzyıl için Öngörüler (The next 100-A Forecast for the 21 Century) adlı kitabın yazarı Dr. George Friedman'ın; “Rusya ve Çin gerileyip çökecek, uzayda üçüncü dünya savaşı çıkacak. Bu savaş sonrasında Türkiye; Ortadoğu, Balkanlar, Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika'ya hâkim bir imparatorluğa dönüşecek. Türkiye, yeniden hilafeti canlandıracak. Türkiye-Japonya eksenine karşılık, ABD-Polonya ekseni kurulacak!” dediği ve bunun üzerine şimdiki kukla Başbakan Ahmet Davutoğlu, 2009'da Dış İşleri Bakanlığına getirildiğinde “Yeni Osmanlıcılık” ve “Yeni Osmanlı” kavramını kullandığı basına yansımıştı. Henüz basın kısmen de olsa (Türk medyası) konumunda olduğundan bu kavramlar dillendirildiğinde ardından gelen sert yorumlar ve açıklamaları daha dün gibi hatırlamaktayız. Osmanlıcılık fikri ve tarihi temelleri, Fransa'da kurulan “Jeunes Turcs” adı verilen ve Avrupalıların “Jön Türkler” adını verdikleri, grup üyelerinin de “Genç Osmanlılar” olarak tanımladıkları örgüt üyeleri, imparatorluk Osmanlısında, Osmanlıcılık fikrinin ilk temsilcileriydiler. Rejimin değişmesi, etnik milliyetçilikten kaynaklanan isyanları durdurup, imparatorluğun bütünlüğünü korumak adına devletin sınırları içinde yaşayan bütün milletleri, Osmanlıcılık düşüncesi etrafında toplamak gerektiğine inanıyorlardı. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrasında, Hıristiyanların Müslümanları katletmeleri yer ve yurtlarından sürülmeleriyle Hıristiyanlara sert tepkiler oluşmuştu. Fransız ihtilâli sonrasında gerçekleşen ve hızla yayılan Milliyetçilik ve bunun Osmanlı devletinde yaşayan azınlıkları etkilemesi, II. Abdulhamit'in meşrutiyet dönemine son vermesiyle 'Osmanlıcılık' fikri zayıflamış, rejim istenildiği anlamda değiştirilememiş ve rafa kaldırılmıştı... Günümüzde ise ''Türkiye, küllerinden yeniden doğuyor'' diyerek, Cumhuriyet öncesi döneme yani batının 'Hasta Adam' olarak nitelediği dönem baz alınarak 'Yeni Türkiye' yani 'Yeni Osmanlıcılık' vurgusu yapılmaktadır? Davutoğlu'nun partisinin kongresindeki konuşmasında önemle vurguladığı 'Restarasyon' söylemi Nedir? “Restorasyon” Latince “Restaurare”, “Yeniden Yapılandırılma” anlamına gelir. Devrim sonucu devrilmiş ideolojinin/rejimin yeniden iktidara gelişini ifade eder. Siyasal tarihte çok bilinen restorasyon dönemleri vardır: Örneğin: 1653’te İngiliz kralını kovan Cumhuriyetçi Cromwell’den sonra, 1661’de, Stuart Hanedanı‘nın (Kral II.Charles) yeniden iktidara gelmesidir. Örneğin: Fransız İhtilali’nin ürünü Cumhuriyet’i yıkan 1814-1830 Bourbon monarşisi ve 1830-1848 Kral Louis Philippe’nin meşrutiyet restorasyonudur. İki örnekte görüldüğü gibi restorasyon; devrimciler için “kötü”, kralcılar için “iyi” bir dönemdir. Restorasyon düşüncesinin, ‘başkanlık’ sistemine geçme düşüncesine yol almada adım olması, ‘Bonapartist’ rejim örneğinde olduğu gibi, parlamentoya dayanarak “Anayasayı hiçe sayma” ve dahasın da ulusalcıların dikkatini çekmek için post Kemalist muhafazakar bir cumhuriyetin, yeni Türkiye’de hedeflendiği ve iki karşıt durumda yansımaları ki, bu karşıt durumlardan biri yapılandırılmak istenen toplumsal durumu anlayanlarla, sistem yüzünden dibe vuran kesimin buluşturulması gerekliliği konularıdır. Tarihçi Halil İnalcık hoca; “Biz Osmanlı değiliz, Osmanlı azınlıkların üzerindeydi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti milli bir devlettir, Osmanlı ise imparatorluktur” diyerek, gerek George Friedman'ın Türkiye için önerdiği 'Yeni Osmanlı' yol haritasına, gerekse Türkiye'deki emperyalistlerin görüşlerini savunan kuklalarına tarihi ve gerçekçi bir yanıt ile bu işin olmayacağını ifade etmiştir. 9 Aralık 2009 Radikal gazetesinde, Tevfik El Medini, ''AB üyeliği ihtimalinin azalmasıyla Doğuya yönelen Türkiye, ılımlı İslamı bir güç olarak Araplara açılımcı bir sosyal model olarak sunmaya çalışıyor. İsraillilerin ve Batılıların 'Yeni Osmanlıcılık' diye adlandırdıkları bu politika gerçektende bölgede liderlik hedefliyor. Bu durumdan ABD'de memnun.'' sözleri 'Yeni Osmanlıcılık' fikrinin kimlerin daha çok işine yarayacağını ve BOP ya da GOP'in (Genişletilmiş Ortadoğu Projesi) açısından hangi küresel ve egemen güçlerin tekelinde döndüğünün kanıtı sözlerdi. 'Yeni Türkiye ve Yeni Osmanlıcılık' kavramlarının, küresel güçler ve onun analistleri tarafından, Türkiye'deki destekçilerine ve kuklalarına atılan bir 'Yemden' başka bir şey olmadığını, geçmişte “İttihad-ı anasır” (Farklı din ve kavimden olanların birliği) ve İttihad-ı İslam (İslâm birliği, İslamcılık) görüşleriyle uygulanmak istendiğini ancak başarılı olunamadığını biliyoruz. Ve, geçmişin yeniden yaşanmak için değil, incelenmesi ders alınması ve geleceğe sağlam adımlarla yürünmesi için olduğunu ve buna da Tarih dendiğini bilmekteyiz. ABD'yi merkezi diplomasi konumuna almış bir AKP hükümeti, Ortadoğu'da İran, Mısır ve Suudi Arabistan'a karşı nasıl “Yeni Osmanlıcılık” kavramını gerçekleştirebilir ve bunu güdebilir? Bugün Ortadoğu’da, Hamas, Hizbullah, El-Kaide, ÖSO, IŞİD, El-Nusra, PYD ve PKK’nın yoğunlaştırıldığı coğrafyalarda “Yeni Osmanlıcılık” ve “Yeni Türkiye” kavramı, ‘petrole bulaşan kan’ olarak mı yoksa ‘kana bulaşan petrol’ açısından mı değerlendirilecek ? Ortadoğu’da Türkiyesiz, enerji kaynaklarının paylaşımı söz konusu olduğunda ve tarihsel, kültürel, dinsel faktörlerin devre dışı bırakıldığında bu durum Ortadoğu’da yeniden şekillenmeye çalıştırılan devletçikleri Türkiye’den koparmaz mı? % 51,8 ile Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ın konuşmasında Türkler, Kürtler, Araplar, Çerkezler, Gürcüler, Arnavutlar, Boşnaklar, Romanlar, Sünniler ve Alevilerin de temsil edildiği ilk Meclis’in tam anlamıyla bir Türkiye manzarası ortaya koyduğunu söyleyen Erdoğan, daha sonra tek tip millet oluşturmak istenmesi nedeniyle bu uyumun bozulduğunu söyledi. Oysa üniter yapı, tek millet kavramı, Türk milletini oluşturan halkların göz ardı edilemeyecek sayıda ve büyüklükte ortak değerlere sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Türk halkının, Kürt, Laz, Boşnak, Çerkez, Boşnak, Gürcü halklarının İslam mayasıyla mayalanıp, Türk milletini oluşturdukları ve artık bu halkların azınlık değil, millet oldukları tezini Atatürk Lozan’da tüm dünyaya kabul ettirmişti. Lozan görüşmeleri sırasında Atatürk’ün kabul ettirdiği, “gayrimüslimler azınlıktır, hangi kökenden olursa olsun Müslümanlar azınlık değil Türk milletidir” tezi ise Türkiye’nin millet olarak bölünmesinin önündeki en büyük güçtür ve bu gücü kolay kolay hiçbir kuvvet bertaraf edemeyecektir. “Yeni Türkiye” adı altından “Yeni Osmanlıcılık” Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Üniter devlet yapısına resmen tecavüz demektir ve Atatürk’üm Lozan’da kabul ettirdiği tezi delmeye çalışmak, bunun devamında ise Türk Milletinin, Anadolu coğrafyasında yaşam alanlarının daraltılması hatta yok edilmesine zemin hazırlamaktır… Ömer KALAYCI
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.