Beyanname

Siyasi partiler meydanlara inmeden önce, sırasıyla seçim beyannamelerini açıkladılar. Beyanname, iktidar olunması durumunda yapılacaklar konusunda millete verilmiş sözlerdir. Dolayısı ile iyi çalışılması, dürüst ve samimi şekilde hazırlanması, ayağının yere basması ve gerçekçi olması gerekir. Ancak, özellikle beş benzemez ittifakını oluşturan partilerin açıkladıkları hayal ürünü olmanın ilerisine geçemiyor. Akıllarına ne gelmişse, önüne arkasına bakmadan, mümkün olup olamayacağını, ülkenin şartlarına, dünya gerçeklerine uygunluğunu düşünmeden koymuşlar. İktidar olamayacaklarını kendileri de bildikleri için bol kepçe dağıtmışlar. Hayal kurmak nasıl olsa bedava.

CUMHUR İTTİFAKININ FARKI

Beyanname açıklamak işin kolay tarafıdır. Çok şükür ülkemizin her imkanı var. Kaynaklar doğru ve verimli kullanılırsa refah da, kalkınma da tahmin edilenlerin çok ilerisine geçebilir. Bizim asıl meselemiz, ülkemizin üzerindeki karabulutları dağıtmak, 7 düvele karşı verdiğimiz amansız mücadeleden galip çıkmaktır. Akıl ve izan sahibi herkes görüyor ve kabul ediyor ki, bekamız ağır bir tehdit altındadır. Ve dolayısı ile öncelik beka sorununu çözmek ve biran önce birlik bütünlüğümüzü sağlayıp, etrafımızdaki kuşatmayı yararak, bekamızı teminat altına almaktır. Cumhur ittifakının farkı tam da burada ortaya çıkıyor. Diğer partiler bırakın beka sorunuyla ilgilenip çare ve çözüm üretmeyi, bütün imkanlarını kullanarak kriz, kargaşa, kaosu derinleştirip, buradan siyasi sonuç almak için çırpınıyorlar.

5 BENZEMEZ ÜLKENİN FELAKETİ OLUR

Biran için başarı olduklarını ve Cumhurbaşkanlığını, meclis çoğunluğu ile birlikte ele geçirdiklerini düşünelim. Tam merkezinde PKK uzantısı HDP'nin yer aldığı, FETÖ'nün her imkanını seferber edip destek verdiği böyle bir oluşumdan bu millete, bu ülkeye, bu devlete nasıl bir fayda gelecek? HDP'nin, daha doğru bir ifadeyle PKK'nın taleplerini mi yerine getirecekler, milletin beklentilerine mi cevap verecekler? Aynı havayı dahi teneffüs etmeye tahammülü olmayanlar mecliste ve hükümette uyum içinde çalışıp, ülkeyi düze çıkaracaklar, öyle mi? Allah göstermesin, ama böyle bir oluşumun işbaşına gelmesi bu ülkenin en büyük felaketi olur. Bunu bir siyasi değerlendirme olarak yazmıyorum. Bir ucunda PKK'nın diğer ucunda FETÖ'nün olacağı, ne dünya görüşü, ne yaşam tarzı, ne düşünce biçimi olarak asla bir araya gelemeyeceklerin oluşturduğu bir yönetim olsa olsa, ancak ülkeyi paylaşıp gerginliği ve çatışmayı körükler. Zaten iktidar süreleri de 6 ayı geçmez. Ama Türk milletinin böyle bir yanlışa, böyle bir tehlikeye yol vermesi imkansızdır. Hiç kimse kendi eliyle ipi kendi boğazına geçirmez.

BİZİM SAFIMIZ TÜRK MİLLETİDİR

Seçim beyannameleri açıklanırken ülkenin durumuna dikkat çeken ve bunun için çare ve çözüm üreten tek partinin yine MHP olduğunu büyük bir memnuniyetle gördük. Sayın Devlet Bahçeli'nin aday tanıtım toplantısında yaptığı konuşma yüreklere su serpmiştir. MHP duruma göre, küçük siyasi hesaplara göre hareket etmiyor. Sayın Devlet Bahçeli, "Bizim safımız Türk milletidir. Bizim yönümüz Türkiye ve Türk-İslam dünyasıdır. Orhun'dan gelen buyrukların sorumluluğuyla hareket ediyoruz. Ötüken şuuruyla mücadelemizi sürdürüyoruz. Türklük boynu bükük durmasın istiyoruz. Yüce dinimiz İslam solmasın, sinmesin, sönmesin çabasındayız. Milliyetçilik horlanmasın, millet dağılmasın, vatan parçalanmasın azmindeyiz. Bin yıllık kardeşliğimiz tahrip ve talan olmasın iradesindeyiz. Bu itibarla milli bekayı ön şartsız müdafaa ediyoruz." Derken, MHP'yi hala anlamayanlara, anlayıp da kasıtlı olarak başka yerlere çekmeye çabalayanlara bir ders vermiştir. Türk milletinin huzurunda MHP'nin farkını ortaya koymuştur.

HESABİ DEĞİL HASBİ

Bu duruş, bu samimiyet, bu sahiplenme MHP'nin varlık sebebidir. Hiçbir şey, hiçbir kuvvet ülkücü ve milliyetçileri bu yoldan döndüremez. Nitekim, bu denenmiştir, ama yine sayın Bahçeli'nin deyimi ile yorulduk, dinlendik, ama davamızdan dönmedik. Hesabi değil, hasbi davrandık. Gün geldi unutulduk, gün geldi unuttuk sandılar. Ne var ki, unutulsak da, unutmadık, unutturmadık, bundan sonra da unutturmayacağız. Gelişmeler karşısında ne mağrur olduk, ne mahcup. Ne zulme mağlup olduk, ne de zalimlere mecbur. Mesele vatan meselesidir. Mesele bağımsızlık meselesidir.Gerçekten mesele milli bekamızın korunmasında düğümlenmektedir. Vatan gittikten, millet dağıldıktan, devlet yıkıldıktan sonra neyin siyasetini, ne için yapacağız?

BİZ BU ÜLKEYİ KARŞILIKSIZ SEVDİK

Varsın herkes güdük siyasi hesaplarının peşinde koşsun. Bu ülke ve milletle meselesi olan içeride ve dışarıda her kim varsa alayı birden işbirliği yapsın. Ne taviz veririz, ne vazgeçeriz. Sayın Devlet Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisi Türk tarihinin haklarını savunuyor. Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin ruh kökünü, öz değerlerini, milli kimliğini çiğnenemez namus sayıyor. Bu maksatla, 15 Temmuz sonrasında milli birlik ve beraberlik hukukunun hâkim ve hadim olmasını arzu ettik. Normalleşme sağlanasıya, huzur ve istikrar temin edilesiye kadar verdiğimiz sözlerden, gösterdiğimiz sağlam duruştan caymama iradesini ispatladık. Biz bu ülkeyi, bu vatanı, bu milleti karşılık beklemeden, ödül, iltifat ummadan sevdik. Sevmekten de yorulmayacağız, gönülleri kazanma mücadelemizden sapma göstermeyeceğiz. Kimsesizlerin sesi, mazlumların sözü, garibanların eli, masumların nefesi, mağdurların yumruğu olacağız." Diyor. Bu bütün ülkücü ve milliyetçilerin, bütün vatanseverlerin hiçbir şartta değişmeyecek düsturudur.

Sayın Bahçeli'nin bu düstura uyan herkes için yaptığı çağrıyı hatırlatarak bitirelim: "Aklı bir vesileyle çelinmiş, duyguları istismar edilmiş, bir ara içimizdeyken yanılıp yenilip aramızdan çıkıp gitmiş kardeşlerimize eziyet ediyorlar. Hatta Başbuğ Türkeş Bey'in anılmasına, Bozkurt yapılmasına yasak koyuyorlar. Buradan diyorum, pişmanlık yaşayan, samimi bir şekilde özeleştiri yapan, hatasını anlayan her kardeşimle, her ülküdaşımla kucaklaşmaya hazırım."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orhan KARATAŞ Arşivi
SON YAZILAR