İçimizdeki Barzaniler
Türkiye'nin Kuzey Irak'taki kalleşliğe nihayet bir set çekeceğini göstermesinin, Barzani ve avanesinde nasıl bir karşılık bulduğunu hep birlikte göreceğiz. Etkili olacağı kanaatindeyiz.Ancak içimizdeki Barzani'ler çok rahatsız oldular ve hemen savunmaya geçtiler. Katıldığımız televizyon programında, söylediklerini ibretle dinlemek zorunda kaldık. Öyle şeyler söylüyorlar ki, "bunlar varken, PKK'ya, DEAŞ'a, FETÖ'ye ne gerek var" demekten kendimizi alamıyoruz. Barzani'yi çıkarsanız televizyonlara, eline kalem verip gazetelere yazı yazdırsanız, bunlar kadar ileri gidemez. Elbette hak ettikleri cevabı aldılar; ama yüzsüzlüğün, ihanetin bu kadar ileri gidebilmesi yine de içimizi acıtıyor.
KALLEŞLİK
Şu söze bakar mısınız? Kerkük için kararı Kerküklüler vermeliymiş. Kuzey Irak'ın geleceğini, orada yaşayanlar belirlemeliymiş. Tezgahın, oyunun, kumpasın, kalleşliğin vardığı yeri, bundan daha güzel özetleyebilir misiniz?Kerkük'ün gerçek sahibi Türkmenlere neredeyse bir asrı bulan, önce Baas rejimi, sonra Barzani ve taifesi tarafından her türlü zulmü yapacaksınız. Soykırım uygulayacaksınız. Süreceksiniz, göç ettireceksiniz. Bunun yanında Irak'ın her yerinden kontrolünüzdeki Kürtleri Kerkük'e taşıyıp demografik yapıyı tamamen değiştireceksiniz. Türkmenler uluslararası arenada bir hak iddia edemesinler diye, tapu dairelerini, nüfus kayıtlarını yakıp yok edeceksiniz. Kerkük'de ezici biçimde çoğunluğu bu tür oyunlarla, kahpeliklerle sağlayacaksınız, sonra da dönüp referandum isteyeceksiniz. Kerkük için kararı Kerküklülerin vermesi gerektiğini savunacaksınız. Bunan adı kalleşlik değil de, nedir? Böyle bir alçaklığı ancak bu millet ve devletle meselesi olanlar yapabilir ki, zaten yapıyorlar ve Türk milletinin de bunlara inanmasını bekliyorlar.
GÜNEY SINIRIMIZDA TERÖR KUŞAĞI
Siz kimi kandırıyorsunuz? Kuzey Irak'ın geleceğine orada yaşayanlar değil, bir İsrail uşağı olan Barzani, BOP'unu bölgede hayata geçirmek için her türlü kepazeliği yapan ABD ve hiç çekinmeden bayrağı ile Irak'a dalan İsrail veriyor.Siyasi desteğini tamamen kaybetmiş, bulunduğu yerde PKK'nın himmeti ve etrafındaki Peşmergelerin zorbalığı ile oturabilen, hakkındaki haksızlık, yolsuzluk, hırsızlık iddiaları uluslararası boyut kazanmış Barzani veriyor. Orada açık, kesin ve net şekilde bir terör devleti kurulmak isteniyor. Bu terör devleti Irak sınırımızla ve Kerkük'le de sınırlı kalmıyor. Suriye sınırımıza da yerleşiyor, daha doğrusu planlı biçimde BOP'un sahipleri tarafından yerleştiriliyorlar. Güney sınırımızda boydan boya bir terör kuşağı oluşuyor. Bu şartlarda başımıza neyin geleceği bellidir. Bir sonraki hedef kesinlikle Türkiye'dir.Bütün bu gelişmelere seyirci kalmak, ilgisiz durmak, Türkiye'ye yönelik bu oyuna destek vermektir. Daha net bir ifadeyle ihanetin en büyüğü ve en affedilmezidir. Akıl, namus, vicdan sahibi, ülkesini ve milletini seven hiç kimse buna izin veremez.
HEPSİ ŞEYTANIN ÇOCUKLARI
Vatan-millet düşmanlarının, kullandıkları bir argümanda, Barzani giderse, GORAN'ın veya PKK'nın Kuzey Irak'a hakim olacağıdır. Bu mümkündür. Ancak, bizim için değişen hiçbir şey yoktur. Barzani'nin GORAN'dan veya PKK'dan ne farkı var? Hepsi birden şeytanın çocuklarıdır. Hepsi birden ABD'nin uşaklarıdır. Hepsi birden İsrail'in maşalarıdır. Bunları bir siyasi değerlendirme olarak söylemiyoruz. Hepsinin birden ABD'den emir aldıkları, Türk ve Türkiye düşmanı oldukları, İsrail'in uydusu bir yapının oluşması için çırpındıkları ispatlı şahitlidir. Aralarında iktidar mücadelesi olması, bir şeyi değiştirmiyor. Sonuçta hepsi bizim için tehdittir, tehlikedir ve mutlaka mücadele edilmesi gerekmektedir.
MİLLİ GÜVENLİK SORUNU
İçimizdeki piyonların kullandığı bir değerlendirme daha var. Barzani, Türkiye ile iyi geçinmek istiyormuş, bir milli güvenlik sorunu oluşturmuyormuş. Kontrolündeki televizyonlarda hava durumu raporları verilirken, Kuzey Irak'ın sınırlarını, ta Sivas'a kadar uzatan haritalar yayınlanıyor. PKK'lı teröristlerle işbirliği yapıp Kerkük'de paçavralarını dalgalandırıyor. Dağdan indirdiği eli silahlı katillerle sözde referandumun güvenliğini sağlamaya çalışıyor. "Siz Kerkük'e, Musul'a karışırsanız, biz de Diyarbakır'a karışırız" tehditleri savuruyor. Gerekirse Türkiye'yle savaşacaklarını ilan ediyor.Katıldığı toplantılarda İmralı'daki bebek katiline övgüler dizip, çağrılar yapıyor. Bu kalleşlikleri daha da uzatmak mümkündür. Ve bütün bunlara rağmen Barzani bir milli güvenlik sorunu oluşturmuyormuş. Milli güvenlik sorunu oluşması için daha ne olması gerekiyor? Bırakın Barzani'nin yaptıklarını, bu peşmergenin bir sorun teşkil etmediğini söylemek bile, ciddi ve ağır bir milli güvenlik sorunudur.
ANKARA ANLATŞAMASI BİZE YETKİ VERİYOR
Oyun bellidir, oyuncular ortadadır. Türkiye bu oyuna seyirci kalamaz, bu oyuncuları affedemez. Milli güvenliğimiz, bölünmez bütünlüğümüz ve geleceğimiz bunu gerektirdiği gibi, uluslararası hukuktan doğan haklarımız da bize bu yetkiyi ve imkanı veriyor. Ankara Antlaşmasının 5'nci maddesi gayet açıktır. Irak'la olan bugünkü sınırlarımızın değişmezliği karşılıklı olarak taahhüt edilmiştir. Bu sınırların değişmesine yönelik her hangi bir teşebbüs olursa, Türkiye'ye müdahale etme hakkı doğar. Nitekim, bu hakkı kullanmaktan çekinmeyeceğimizi nihayet göstermeye başladık. Habur yakınlarında yapılmakta olan tatbikat çok isabetli ve yerindedir. Cuma günü yapılacak olan Milli Güvenlik Kurulu toplantısından da Ankara Antlaşmasına atıf yapan ve Türkiye'nin güvenliği için Kuzey Irak'da İsrail uydusu bir terör devleti kurulmasına hiçbir şartta izin verilmeyeceğini dünyaya ilan eden bir açıklamanın çıkması yüksek beklentimizdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.