Katran kaynatmakla şeker olmuyor
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığı, iddiaları, tavrı uluslararası hukuka, teamüllere ve anlaşmalara son derece uygundur. Bunun böyle olduğunu biz de biliyoruz, Yunanistan da biliyor, üçüncü ülkeler de biliyor. Ancak gelin görün ki, söz konusu Türkiye olunca kırk dereden su getiriyor, hukuku, anlaşmaları bir anda unutuyorlar ve bizden de bunların bir kenara bırakılmasını istiyorlar.
TAVİZ VERMİYORUZ
Yunanistan’ın şımarık, dengesiz, haksız, çığırtkan tavrını zaten biliyoruz. Bütün tarihlerini zaten bunlar oluşturuyor. Çok fazla da ciddiye almıyoruz. Biraz ileri giderse, neler olacağını hatırlatıyor ve haddini bildiriyoruz. Zaten sorun da buradan çıkıyor. Türkiye’nin Yunanistan karşısındaki haklılığı, dik durması, en küçük bir taviz vermemesi ve gerektiğinde ne olacağını net şekilde göstermesi, Türkiye üzerinde hesabı olanları çok ama çok rahatsız ediyor. Fransa’nın kepazelikleri malumunuz. Bu kan emiciler hiç ilgi ve alakaları olmadığı halde durumdan vazife çıkarıyor ve Akdeniz’den pay kapabilmek için Yunanistan üzerinden kirli oyunlar oynuyorlar. Macron denilen rezil adam, haddini ve hukukunu çok aşmıştır ve gerekli cevabı da almıştır.
Burada asıl önemli olan, kurumsal olarak Avrupa Birliği’nin ne yapacağıdır. Zira, Yunanistan sırtını bu kuruma dayadığı için Türkiye’ye diklenme cüreti gösterebilmektedir. Almanya, AB Konseyi Dönem Başkanlığı’nı yürütmektedir. Merkel biraz da bu görevin gereği olarak Yunanistan’la aramızdaki gerginliği düşürmek ve mümkünse bitirmek için devreye girdi. Türkiye bu durumu saygıyla karşıladı ve kendisine yardımcı olabilmek için elinden geleni de yaptı. Ancak bu elbette taviz verilmesi, haklarımızdan vazgeçilmesi ve geri çekilme anlamına hiçbir zaman gelmiyor. Bizim istediğimiz, uluslararası hukukun ve anlaşmaların uygulanması ve buna göre hareket edilmesidir.
MERKEL, YUNANİSTAN’I DAHA DA ŞIMARTMASIN
Yunanistan, Avrupa’nın da şımarık çocuğudur. Avrupa Birliği’nin üzerindeki en ağır yüktür. Başta Almanya olmak üzere, üye ülkeleri yormuş ve yıldırmıştır. Biz bekledik ki, Merkel böyle bir Yunanistan’a karşı, haktan ve haklıdan yana olsun. Ancak yaptığı son açıklama, katranın kaynamakla şeker olmayacağını bir defa daha göstermiştir. Merkel’in, Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmelerde Yunanistan’ın haklarını ve söylediklerini ciddiye alma ve haklı oldukları yerde destekleme görevleri bulunduğunu söylemesi, meselenin çözümüne en küçük bir katkı sağlamayacağı gibi, sorunu daha da büyütecektir. Daha da şımaracak ve cüret kazanacaktır. Yunanistan bir Avrupa Birliği ülkesi ama Türkiye de NATO’nun en önemli üyesi. Merkel bu durumu ya unutuyor veya işine gelmiyor.
BU YOLDAN DÖNÜŞ YOK
Merkel’in ne dediği, ne yaptığı kendini bağlar. Zaten pamuk ipliğine bağlı olan ve kendi içinde ağır ve ciddi sorunlarla uğraşan Avrupa Birliği, kıçı kırık Yunanistan için Türkiye’yi karşısına alacaksa, hiç durmasın alsın. Biz haklı olduğumuz kadar bu rezilliklere pabuç bırakmayacak kadar da kendimizden eminiz. Hükümetimiz son derece doğru kararlar alıyor, doğru uygulamalar yapıyor. Bu yoldan dönüş yoktur. En küçük bir geri adım, telafisi imkânsız sonuçlar doğurur. Türkiye gerek nüfusu, gerek ekonomisi, gerek jeopolitik konumu, gerek askeri varlığı ve gerekse kalkınma ve gelişmede yakaladığı ivme ile önemli ve mutlaka dikkate alınması gereken bir güçtür. Hiçbir Avrupa ülkesi bu durumu göz ardı ederek Türkiye’yi karşısına alamaz, yok sayamaz. Bu durum ABD ve Rusya dâhil, özellikle bölgemizdeki bütün ülkeler için de geçerlidir.
MAVİ VATAN
Avrupa’nın ikiyüzlülüğüne de, Merkelgillerin kıvırmalarına da artık alıştık. Zaten onlara güvenerek, onların desteğini bekleyerek kararlar almadığımız gibi, ne dediklerini ve ne diyeceklerini düşünerek de yolumuzu belirlemiyoruz. Türkiye’nin hakları, menfaatleri neyi gerektiriyorsa o yapılıyor ve yapılmalıdır. Kimsenin toprağında, petrolünde, doğal gazında gözümüz yok. Hiç kimse de bizden bu konularda taviz vermemizi beklemesin.
Nasıl ki terörle mücadelede, etrafımızda oluşturulan ateş çemberinde, sınırlarımızın dibinde kurulmak istenen terör devletinde kimin ne dediğine, ne yaptığına bakmadan varlığımızın ve bekamızın gereğini yaptıysak, aynı şey Mavi Vatan’ımız için de geçerlidir. Ne bir damla suyumuzdan vazgeçeriz ne bir karış toprağımızı feda ederiz.
SAKIN BİR ÇILGINLIK YAPMA!
Yunanistan 12 mil hayallerini tekrar gündeme getirerek, ne kendisine, ne bölgeye, ne sırtını dayadıklarına iyilik yapmıyor. Umarız ve dileriz ki, Merkel’in açıklamalarına, Macron’un kepazeliklerine güvenerek bir çılgınlığa yeltenmezler. Yarın iş bir hesaplaşmaya dönüşürse, Merkel de, Macron da Yunanistan’ı kurtaramayacakları gibi, herkesten önce geri çekilir ve kendi işlerine bakarlar. Bunun böyle olacağını aklı başında Yunan düşünürler, siyaset adamları, diplomatlar da görüyor ve söylüyorlar. Biz, Yunanistan’a özellikle ve altını çizerek, bir defa daha tarihe bakmasını öneririz. Birilerine güvenerek boyunu aşan işlere kalkışması durumunda başına neler geleceğini yakın tarihte çok net olarak görecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.