Kılıçdaroğlu'nun dostları!
CHP’nin 37. Olağan Kurultayı yapıldı. Kurultayın şekli, içeriği, yaşanan vahametler partinin kendi meselesi olduğu için bizi ilgilendirmiyor. Ancak verilen mesajlar ve özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının içeriğini bu milletin iyi anlaması, iyi tanıması ve doğru değerlendirmesi gerekiyor.
TESLİMİYETÇİ YÖNETİMDEN KURTULMALIYDI
CHP’nin yapacağı kurultayda kimin Genel Başkan olacağından, kimlerin parti yönetiminde yer alacağından çok, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu, Türkiye’nin en köklü partisinin nasıl bu kadar savrulduğun, ülke ve milletle meselesi olanların ümidi haline geldiğinin konuşulması, değerlendirilmesi ve bu hazin durumu düzeltecek tedbirler alınması gerektiğini defalarca yazdım ve söyledim. Sayın Devlet Bahçeli de, partisinin il başkanları toplantısında aynen şunları söylemişti: “Geldiğimiz bu aşamada üzerinde durulması ve aracısız sorulması gereken asıl soru; CHP’yi kimin yönettiği, tarlasını kimlerin sürdüğü muammasıdır. 26-27 Temmuz 2020 tarihinde yapılacak CHP’nin 37’inci Olağan Büyük Kurultayı siyaset tarihimizde ayrı bir önem ve özelliğe sahiptir. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi’nin kaynağına ve tarihsel hüviyetine dönerek bugünkü teslimiyetçi yönetiminden kurtulması, Atatürk’ün partisinde süregelen işgalin sonlandırılması maksadıyla altın bir fırsat önümüzdedir. Bu partinin içişlerine karışmak bizim işimiz değildir. Ancak yaşı Cumhuriyet ile aynı olan bir partinin siyasi istikrar ve denge açısından milli bir bünyeye, ehil ve emin bir yönetim anlayışına, geleneksel yapısına süratle kavuşması samimi dileğimizdir.”
ALTIN FIRSAT KAÇTI
Ne yazık ki, CHP bu altın fırsatı kullanamadı ve tarihsel hüviyetine dönüp bugünkü teslimiyetçi yönetiminden kurtulamadı. Milli bir bünye, ehil ve emin bir yönetim anlayışı ve geleneksel yapısına kavuşma beklentisi heba edildi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun partinin başında kalması, her şeyin eskisi gibi devam edeceğinin, yani CHP’deki savrulmanın daha da artarak çok daha tehlikeli ve vahim noktalara taşınacağının göstergesidir. Nitekim, Kılıçdaroğlu’nun konuşması CHP’nin şirazesinden çıkıp, bütün vatan millet düşmanlarının ümidi olmaya devam edeceğini ispatlamakla kalmadı, onların karanlık hedeflerine ulaşabilmesi için de yeni planların, yeni hazırlıkların yapıldığını belgeledi.
KAVALA VE DEMİRTAŞ’A SAHİP ÇIKTI
Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultaydaki konuşmasında en önemli, en çok öne çıkan ve mutlaka üzerinde durulması gereken kısım, “Dostlarımızla birlikte iktidar olacağız” cümlesidir. Kılıçdaroğlu ne kast ettiğini, birlikte iktidar aradığı dostlarının kim olduğunu da açık şekilde beyan etmiştir. FETÖ’nün ayağı, Soros’un eli olan Osman Kavala’dan, PKK’nın yönetim şemasında yer alan, Kandil katillerinin talimatları ile hareket eden kravatlı terörist Selahattin Demirtaş’ı isim vererek saymıştır. Bunu yaparken de Türk yargısını hedef almış ve açık şekilde suç işlemiştir. Sonra da büyük bir pişkinlikle bu durumu bir demokrasi sorunu olarak göstermiş ve bütün söylediklerinin üzerine tüy dikmiştir.
KILIÇDAROĞLU’NUN DİĞER DOSTLARI
Kılıçdaroğlu, önümüzdeki seçimde birlikte iktidar arayacağı dostlarını sayarken, elbette zillet ittifakını unutmamış ve özellikle altını çizmiştir. Bu ittifakın baş aktörü hiç kuşkusuz Kandil katillerinin talimatı ile hareket eden, PKK’nın siyasi uzantısı olduğunu, “sırtımızı PKK’ya, PYD’ye dayadık” diyerek açık şekilde itiraf eden HDP’dir. “Kontrollü darbe” diyerek temize çıkarmaya çalıştığı FETÖ ve bu terör örgütünün bütün uzantıları da yine Kılıçdaroğlu’nun birlikte iktidar aradığı dostlarını oluşturuyor. Ucu nereye bağlı olduğu Türk milletinin malumu olan İP’in de zillet ittifakının içinde yer aldığını özellikle ve altını çizerek bir defa daha hatırlatalım.
YIKIM CEPHESİNİN DİĞER AKTÖRLERİ
Yapılan seçimler bu kadar zilletin sonuç almak için yetmediğini kanıtladı. Yeni arayışlara girdi, yeni görevlendirmeler yaptılar. AK Parti’den ayrılarak, bir yıkım cephesi oluşturmak için kolları sıvayan ve parti kuran Gül, Babacan ortaklığı çok yüksek ihtimalle Kılıçdaroğlu’nun birlikte iktidar aradığı dostları arasında yer alacaktır. Başbakanlığı döneminde PKK-PYD’ye açık ve aleni biçimde selam gönderen ve Süleyman Şah Türbesi gibi Türk toprağını bırakıp kaçan “Serok Ahamet” lakaplı Davutoğlu’da Kılıçdaroğlu’nun “yüzde doksan fikirlerimiz uyuşuyor” dediği yeni dostları olarak öne çıkıyor.
BÖYLE BİR İKTİDAR KİME HİZMET EDER?
Asıl soruyu sona sakladım. Bir an için Kılçadaroğlu’nun gördüğü rüyanın gerçekleştiğini ve bu dostları ile birlikte iktidar olduklarını düşünelim. Böyle bir iktidarın ülkeyi nasıl yöneteceğini, nerelere ve kimlere hizmet edeceğini, hangi mihraklara teslimat yapılacağını düşünebiliyor musunuz? PKK’nın içinde yer aldığı, FETÖ’nün yön verdiği bir iktidardan söz ediyoruz! Ayasofya’nın açılışını dahi hazmedemeyen Abdullah Gül, Ali Babacan’ın içinde yer alacağı, Serok Ahmet’in bir diğer ucundan tutacağı bir iktidarı düşünebiliyor musunuz? Bu açık ve kesin şekilde bir yıkım iktidarı değil de nedir? Böyle bir oluşumu iktidar yapmak Kemal Kılıçdaroğlu’nun hayali olabilir, ama akıl, izan, vicdan bunun imkansız olduğunu, Türk milletinin böyle bir yıkıma asla ve kata izin vermeyeceğini söylüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.