Oruç Reis'in cevabı

Doğu Akdeniz’de sismik araştırmalar yapan gemimize, Oruç Reis ismi boşuna verilmemiştir. Oruç Reis, kardeşi Barbaros Hayrettin Paşa ile birlikte Akdeniz’i Türk gölü yapan, tarihin en büyük ve en kahraman denizcilerinden biridir. Şimdi bu şanlı ismi taşıyan gemimiz hem şerefli geçmişimizi Akdeniz’de kirli hesap yapanlara hatırlatıyor hem de hak ve hukukumuzun korunmasında hayati bir görev yapıyor.

BİZİ HİÇ KİMSE ENGELLEYEMEZ

Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’deki sismik araştırmalar için NAVTEX ilan etmesi, yani bölgede olduğumuzu belirtip, herkesin ona göre davranmasını istemesi ve Oruç Reis sismik araştırma gemimizi daha önce duyurduğumuz bölgeye sevk etmesi, çok önemli, çok doğru, çok yerinde ve çok isabetli bir karar olmuştur. Biz her zaman her yerde olduğu gibi, bir vurgun, bir haksızlık veya bir işgal peşinde değiliz. Kendi varlığımızın, güvenliğimizin ve menfaatlerimizin gereğini yapıyoruz ve bu en doğal hakkımızdır. Bunu yaparak sadece kendi haklarımıza sahip çıkmıyoruz, aynı zamanda bölgeye üşüşmüş yamyamlara, işgalcilere, haksız ve hukuksuz şekilde bölge milletlerinin haklarını yağmalayanlara da hem meydanın boş olmadığını gösteriyoruz hem de mazlumların ve mağdurların yanında duruyoruz. Bu Suriye’de de, Irak’ta da, Akdeniz’de de, Libya’da da böyledir ve bunu hiç kimse, hiçbir güç engelleyemez.

SAHAYA İNDİK

Bu tespiti yaptıktan sonra biraz ayrıntıya girelim. Türkiye, Libya’nın resmi ve legal hükümeti ile yaptığı, Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Anlaşma ve Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakatı ile bize biçilmeye çalışılan kefeni yırtıp atmakla kalmadı, bu kanlı hesabı yapanlara da rest çekti. Bizi Akdeniz’de yaklaşık 41 bin kilometrekare bir alana hapsetmeyi planlayanların oyunlarını bozdu, bütün karanlık hesaplarını altüst etti. Bu kadarla da kalmadı, Libya ile yapılan anlaşmanın gereğini yapacağımızı ve Akdeniz’deki haklarımıza her şartta ve kararlılıkla sahip çıkacağımızı bizzat sahaya inerek gösterdi. Böylece başta Yunanistan olmak üzere, bölge ülkeleri ve Fransa gibi yağmacıların Akdeniz’deki zengin hidrokarbon, yani gaz, petrol kaynaklarını istedikleri gibi yağmalamalarının önünü kesti. Bu kaynaklardan hem sınırları hem yakınlığı hem tarihi müktesebatı ve hem de güç ve imkânları bakımından herkesten önce ve herkesten daha çok Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin faydalanacağını, bütün dünyaya ilan etti ve bunun gereğini yapmak için de zaman kaybetmeden harekete geçti. Araştırma ve sondaj gemileri belirlenen alanlarda faaliyete başlarken; Türk Deniz Kuvvetleri de, herhangi bir kalleşlik olmaması için tedbir aldı.

MERKEL SÖZÜNÜ TUTAMADI

Oruç Reis’in görev alanı, Meis Adası’nın güney ve doğusunu oluşturuyor. Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi her zaman olduğu gibi uluslararası kuralları ve anlaşmaları yok sayarak, haksız ve hukuksuz bir şekilde bu alanın kendi kara suları olduğunu ve Türkiye’nin bu bölgeye giremeyeceğini iddia ediyor. Ancak, Yunanistan istedi diye, elbette biz kendi haklarımızdan ve menfaatlerimizden vazgeçecek değiliz. Nitekim, Türkiye’nin kararlılığı karşısında paniğe kapılan Yunanistan ve Rum Kesimi dünyayı ayağa kaldırdılar. Fransa ve Mısır gibi Türkiye ile meselesi olan ülkelerin de kışkırtması ile gerginliği olabildiğince arttırdılar. Almanya Başbakanı Angela Merkel ara buluculuk yaptı ve Yunanistan ve Rum Kesimi’nin kurallara uyacağı sözünü verdi.

YUNAN ŞIMARIKLIĞI

Akdeniz’deki kaynakların bölgedeki bütün ülkelerin hakkı olduğunu ve kurallara göre hareket edilmesi gerektiğini her zaman savunan Türkiye, bu sözün yerine getirilmesini bekledi. Ancak, tam tersi oldu. Yunanistan bu durumu bir geri adım olarak değerlendirdi. Yunan medyasında Türkiye’nin geri çekilmek zorunda kaldığı çok kaba, çok alçak, ahlaksız ve şerefsiz bir şekilde yazıldı, çizildi. Bu da yetmedi, haksız ve hukuksuz şekilde Mısır’la bir deniz yetki anlaşması imzalayarak, bizim daha önce Libya ile yaptığımız anlaşmayı baypas etmeye veya ortadan kaldırmaya çabaladılar.

CHP VE YANCILARI YİNE YANLIŞ TARAFTA

Bütün bunlar olurken, Yunanistan her zamanki şımarıklığı ile çığırtkanlık yaparken, Türkiye sabırla bekledi ve verilen sözlerin yerine getirilmesi için zaman verdi. Bu zaman içinde Yunanistan ve Türkiye düşmanı ülkelerin rezil ve alçak değerlendirmelerine, bizim içimizdeki haysiyet yoksunlarının da katıldığını ibretle izledik. Zaman zaman Yunanistan’dan daha da ileri giden yorum, değerlendirme ve paylaşımlarda bulundular. Türkiye’nin Akdeniz’deki iddialarının yerine gelmeyeceğini zannederek neredeyse zil takıp oynadılar. CHP ve yancıları, Meclis kürsüsünden Yunanistan ağzı ile konuşmakta ve sırf hükümeti zor durumda bırakabilmek için Türkiye’yi karalamakta en küçük bir tereddüt göstermediler.

YUNAN VE YUNAN SEVİCİLER YİNE YAS TUTACAK

Oruç Reis’in şanına, şerefine, milletine ve devletine yakışır bir şekilde kararlılıkla görev yerine gidip işbaşı yapması, bütün bunlara anlayacağı dilden bir cevap olmuştur. Türkiye’ye rağmen bölgede ve Akdeniz’de adım atılamayacağı bütün dünyaya bir defa daha gösterilmiştir. Allah yolunu açık etsin. Yunanistan’a, bizim içimizdeki Yunan ve Rum sevicilerine Ayasofya meselesinde olduğu gibi yine yas tutmak düşüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orhan KARATAŞ Arşivi
SON YAZILAR