İt Ürüyor; Kervan Yürüyor...
Yaşadığımız son kırk yıl, beyinlerimizde "çekmeceli karteks dolapları" inşa etmişe benziyor.
Milli hassasiyetle takip edilen olayların sonunda, karşılaştığımız insan tiplerinin bir fotoğrafını çekiyor ve onları çek ettikten sonra bu "zihin dolapları"ndan birine koyuyoruz.
Benzer kültürler, benzer fikirler ve benzer olaylar, benzer insan tipleri ürettiği için bunu yaparken fazla zorlanmıyoruz.
"İnsan ayırt etmek" değil bunun adı… İnsanlar zaten çeşit çeşit…
Bunun üzerine bir de yaşanan "ideolojik travmalar" eklenince ortaya çok garip insan tipleri çıkabiliyor.
Önemli olan bu durumun farkına varmak ve kafası darbeli, psikolojisi bozuk insan tiplerini kamusal etkinliklerin dışında tutmak…
Psikolojik hastalıklarını başkalarına bulaştırmalarına mani olmak…
***
KAMU HİZMETİNİN GÜVENLİK KAÇAKLARI
İnsanlar kamu görevlerine, çeşitli sınavlardan, mülakatlardan geçerek, sağlık raporuyla, rüşt ve kemal ispatı üzerinden gelirler…
Bunun tek istisnası "siyaset"tir.
Kamu hizmetinin diğer alanlarında görülen psikolojik sağlık ve olgunluk denetimi, siyasi görevlerde nispeten gevşektir.
Bu ülkede dağdan inen bir teröristin bile meclise girebildiği görülmüştür.
Bu yüzden de siyaset kurumunda siyasi partilerin kurumsal bir "fikir sağlığı" içinde olmaları gereklidir.
Devlet hayatında fikir sağlığının temel göstergesi "anayasaya, kanunlara ve devletin temel prensiplerine uygun olma hali"dir.
CHP'nin kurumsal fikir sağlığı, 1970'lerde içine sızan "etnik ve bölücü" unsurlar sebebiyle bozulmuştur.
12 Eylül'den sonra bu unsurlar önce "Bağımsız"a düşmüş, sonra da bugünkü HDP olarak ayrılmıştır.
Ancak bu sefer de geride "mezhepçiler" kalmıştır.
Böylece CHP Atatürk'ün partisi olmaktan tamamen uzaklaşmıştır.
***
KÜRSÜDEKİ POTANSİYEL KATİL DİLİ
Dün mecliste yaşanan terbiyesizlikten sonra ismini zikretmeye dilimin varmadığı CHP İzmir Milletvekilinin özgeçmişine şöyle bir baktım.
Hadi memleketleri töhmet altında bırakmayalım…
Ama 70'lerdeki politik şiddet, insanları sadece anadan, atadan değil, Anadolu'nun naif insanlığından da koparmıştır.
Öcalanlar, Karataş'lar filan bu "kopuş"un "kopukları"dır.
Ağdalı bir etnik kimlik üzerine inşa edilmiş DİSK Tariş Bölge temsilciliği…
Devrimci militanlıktan başka bir vasfı olmayan potansiyel kızıl katillerin, CHP'yi kendilerine doğru çekmesi…
68'lilerden 78'lilere doğru evrilen ve gittikçe militanlaşan, kavgadan beslenen bir CHP…
"Tariş Olayları"nı unutanlar olmuştur.
Devletin milyonluk makinelerinden sökülen, koparılan çelik tekstil iğnelerinin, DİSK eylemlerinde nasıl "mızrak niyetine" kullanıldığı, beynimizdeki o karteks dolaplarının ücra bir köşesinde durmaktadır.
O "yıkıcı karakter" bizim zihnimizde formatlıdır.
Dolayısıyla, terbiyesiz CHP'linin meclis kürsüsünden yaptığı hareket bizim için sürpriz olmamıştır.
Öyle olaylar vardır ki lafa, söze gelmez. Konuştukça asap bozar, zararını artırır.
O yüzden de bu hesap, sözlü-yazılı muhasebe duvarını aşmış, başka bir iklime kalmıştır.
O genetik alçak, o gün, meclis kürsüsünden "eski katil dili"yle konuşmuştur.
Ve potansiyel katillerin anladığı dil hiçbir zaman "efendilik" olmamıştır.
***
BÜYÜK ŞÖLENE ÜÇ GÜN KALA…
Katil sürüleri karşısında 3600 şehit vermiş bir hareketiz.
Mikrofon tetikçileri bizim moralimizi bozamaz…
Kalem ve kelam katilleri bizleri yıldıramaz.
Olsa olsa neden dipdiri, sapasağlam, tek yumruk durmamız gerektiğini hatırlatır.
Kahraman bir fikir ordusunun yılmayan, yıkılmayan neferleri olarak 18 Mart günü, Ankara Spor Salonunda toplanacağız.
Çanakkale Zaferi'nin 103. yıl dönümünde aynı "savunma" ruhuyla kazanılan yeni bir zaferin şahitleri olacağız.
Hem Çanakkale Zaferi'ni yad edecek, hem de bu yeni zaferi alkışlayacağız.
"Karşınızda düşman mı var?" sorusunun cevabını şimdilik geleceğe bırakacağız!
"57. Alay" ruhuyla önce ülkemizi ve milletimizi sonra partimizi ve liderimizi korumanın gururuna varacağız.
***
"MHP'NİN ARDI VATAN" DEMİŞTİK!
MHP'yi savunmanın, vatanı savunmak olduğunu söylemiştik.
Tarih, içten ve dıştan böylesine saldırıya uğrayan bir siyasi partinin bu kadar etkin siyaset üretebildiğine şahit olmamıştır.
Her tarafından hançerlenen bir liderin "ideolojik koordinatör" olduğu bir siyasi atmosfere daha önce hiç girilmemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk'ün ölümünden beri hiç bu seviyede Milliyetçi fikirlerle doktrine edilmemiştir.
Bu ideolojik zaferin siyasi mimarı, Bilge Lider Devlet Bahçeli'dir.
İşte 18 Mart tarihi, Sayın Bahçeli'nin iç ve dış saldırılar karşısında yıllardır yürüttüğü şanlı mücadelenin Çanakkale Zaferiyle kesiştiği gündür.
18 Mart 2018'deki Milli duruş; "Şühedaya Vefa" hamlesi, "Millete Beka" müjdesidir.
18 Mart, Milliyetçi Hareket'in Çanakkale'sidir…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.