Suriye İçin Yeni Dönem
Arap Baharı'nın Suriye'de başlamasıyla beraber halk, çeşitli bölgelerde temel haklarını, hürriyetlerini, kalkınma, düşünce ve diğer özgürlüklerini korumak için etkin bir röl almıştır. Bu vesileyle sivil protestoların iç çatışmaya dönüşmesiyle Halk-Rejim arasında büyük kayıplara sebep olmuştur. Devrimi fırsat olarak değerlendiren PKK/YPG, Şebbiha, İran milisleri, Hizbullah ve bazı Arap Kavmiyetçiliği fikrini benimseyen grupların hedefi Türkmen Milletini kaltletmektir. Dolayısıyla etnik anlamda devrim yürüşü içerisinde en çok zararı gören Suriye Türkmenleri'dir. Bölgedeki yerleşim alanları stratejik önem taşıdığı için demografik değişimi saldırısı altında kalmalarının yanı sıra yıllarda Araplaştırılmaya çalışılmıştır. Dağınık bir yapı içinde olmaları, devrimin ilk yıllarında askeri güç anlamında zayıf durumunda olmaları birçoğu Türkmenin zorla göç etmesine sebep oldu. Bu zayıflık ise, Arap Kavmiyetçiliği adı altında birçok Türkmen köyüne saldırılara kolaylık sağlamıştır. Bu saldırıların canlı şahidi olarak sizlere aktarıyorum. Baas yönetimi, demokrasi adı altında Suriye Türkmenleri'ne eskiden bu yana uyguladıkları yozlaştırma politikalarla, bugün kendilerini demokratik bir parti olarak gösterenler, söylem ve işlevlerini bakılırsa terör ve bölücülüğü destekledikleri gayet ortada.
Şimdi 2011 yılında Suriye Halkı'nın ayaklandığı günlere gidelim. Şunu görüyoruz; Esad rejiminin sivil çoğunluğu oluşturan Müslüman halkı kötü şartlar içerisinde bıraktığını, mensup olduğu halkı da refah seviyesini yükseltmiştir. Yani bir taraf yoksulluk ve açlık içerisinde sürünürken diğer tarafta şatafat içerisindeydi. Diğer taraftan ise kamu kurumlarında yolsuzluğun artması, ekonomik sıkıntıların büyümesi ve özgürlüklerin kısıtlanması. Bu ise devrimin asıl müsebibidir. Bu işaretleri hiç bir rejim hafife almasın çünkü sonuç çok kötü bir yere gidebilir. Tabi bu taleplerin yerine getirilmesi için halk büyük bir fatura ödediğinin de farkında olmalıyız. Açıklığa kavuşulması gereken gerçek, Devrimin nasıl başladığını ve daha sonra ne tür bir iç karışıklığa dönüştüğü hakkında tek net bilgiye sahip olmayan bir kitlenin varolduğu ve bu kitlenin sağ ve sol kanallarda konu ile ilgili uzmanmış gibi saçma sapan ahkam kestiğidir. Yıllardır ya da açık bir ifade ile '' devrim sürecinde '' zarar görmeyen elit zümrelerin bugünkü durumuna bakılırsa farklı bir tablo ile karşılaşacağız. Buna örnek olarak Süveyda İli'nde ve Syriye'nin farklı bölgelerinde insanlar, Ekonomik kriz ve yaşam koşulları nedeniyle rejime karşı ayaklanması Suriye için yeni bir dönemin başladığı işaretidir. Sahil ve Güney kesimlerin ayaklanması, Esad rejimi içerisinde dağılmaların oluşması ve Sahil Askeri Konseyi'nin kurulması, kuzey Suriye'de bulunan SMO'dan destek talep etmeleri rejimi içten titretmiştir. İşin gerçeği ortaya çıktığını buradan anlıyoruz. Geçen dönemlerde Suriye'ye bir takım istihbarat elemanları güya durum tespiti yapmak için Esad milislerinin kontrol ettiği yerlere muhabaratın eşliğiyle gezi düzenlediler. Suriye'nin güvenliği konusunda herhangi bir sorunun olmadığını söyleyen ve güzelleştirmeler yapan bu satılık elemanları tekrar Süveyda, Sahil illeri ve Halep'e durum değerlendirilmesi yapmaları için davet ediyorum. Özellikle gidecekleri Süveyda İli'ne Esad'ı övmelerini tavsiye ediyorum.
Ortadoğu'nun uyuşturucu kaynağı olan Esad rejimi, Körfez ülkelerinin güvenliğini tehdit etmektedir. Şuan ise rejimin hedeflediği şey uyuşturucu ticaretini Avrupa'ya nakil etmektir. Bu da Avrupa Ülkelerini tedirgin etmiştir. Bu vesileyle Esad rejimi ayakta durabilmek için diğer ülkelerin güvenliğini bu tür eylemlerle hamle yapmaktadır. Acaba Bu iki farklı bölge Esad'ın tehlike oluşturduğunu farkına vararak yeni bir devrimin oluşması için bütün tuşlara basıyor olabilir mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.