Bir Ülkü Devi Haydar Ağayı, Dâr-ül-Bekâya uğurladık…
Haydar YURDABAK
Doğan her gün batar. Her dolunay ince bir hilal olana dek eriyip gözden yiter, yeşil toprak her kış kuruyup donar. Yakılan ateş söner, her yaprak sararıp dökülür; ağaçlarda boy veren sürgünler kurur.
Fakat güneş tekrar doğar; Ay gökte yeniden belirir, kışın ölen tabiat baharda yeniden dirilecektir. Közler bir dokunuşta harlanıverir; dökülen yaprağın yerine yenisi çıkar, kupkuru kesilmiş ağaçtan taze filizler biter. Doğayı seyreden ademoğlu, ölümün ardından dirilişin geldiğini böyle açıkça görür…
***
15 Şubat 2018…
Türk Ülküsünün yılmaz neferi Haydar Ağabeyimizi, Dâr-ül-Fenâdan (dünyâdan) Dâr-ül-Bekâya (ahiret) gönderdik.
84 Yıl gibi uzun bir ömür yaşamış olsa da Haydar Yurdabak, şairin dediği gibi, "her ölüm erken ölümdür."
1974 Yılında Etimesgut Büyük Ülkü Derneği Başkanlığı da yapan dava adamı, şair, yazar ve bürokrat kimliği ile tanıdığımız Dr. Lütfü Şahsuvaroğu’nuntanımı ile; “Mayamızın bin yıllık terkibinden inşa edilen Hisarı 12 burçtan oluşur: Bu 12 Burç: Samimiyet, Mesuliyet, Merhamet, Sadakat, Ehliyet, Fedakârlık, Vefâkârlık, Cesaret, Hürmet, Hikmet, Adalet ve Aşk’tır.”
İşte 12 burçtan oluşan bin yıllık terkibi nesilden nesile bir bayrak gibi devreden özde Ülkücülerden biriydi Haydar Yurdabak… Türk Milliyetçiliği hareketinin yeniden yapılandığı 1969 yılından itibaren Başbuğ Alparslan Türkeş’in izinde cesaretle yürüyen gönül eriydi…
***
O’nun Etimesgut’ta ve Şeker Fabrikasında verdiği mücadeleyi Ülkücü İşçiler Birliği'nin (Derneği) Kurucu Genel Başkanı Salih DİLEK şöyle anlatıyor:
"1970 yılı başları…
Türkiye açısından işçi meseleleri devamlı ön plandaydı. Büyük grevler olmaktaydı. Kanunsuz işçi olayları daima gazete manşetlerindeydi. 15-16 Haziran'da Türkiye Komünist Partisi ve DİSK'e bağlı sendikalar Komünist gençliğin önderliğinde ayaklanmış, Adapazarı’ndan İstanbul’a kadar fabrikaları işgal etmiş, büyük tahribatlara başlamıştı.
Benzer olayların Ankara’da başlama hazırlığı vardı, başlangıç yeri olarak Ankara-İstanbul yolu üzerindeki fabrikaları hedeflemişlerdi.
Bu dönemde Ankara/Etimesgut’taki Şeker Fabrikası’nda işe başladım. Haydar YURDABAK ve Nuri BERİK adlı çalışanlarla birlikte Ülkücü-Milliyetçi işçi topluluğunu gündeme getirdik."
Salih Reis’in de “Eskimeyen Dostlar’da” tarihe not düştüğü bu hatıratında bahsettiği Haydar Yurdabak, bir avuç dava arkadaşıyla birlikte, hiçbir yerden maddi ve manevi yardım almadan, inandığı ve kendini adadığı Türk Milliyetçiliği davasını en ileri noktaya taşımayı başardı. Etimesgut’ta Türkiye Komünist Partisi ve DİSK'e bağlı sendikalar hakimiyet kuramadı ise, bunu Haydar Yurdabak gibi lügatinde korkmak ve yılmak kelimelerine yer olmayan bir avuç alperene borçluyuz.
***
Bir anı:
1970 ‘li Yıllara gelindiğinde Etimesgut’un nahiyeliği elinden alınmış ve Yenimahalle’nin mahallesi yapılmıştı.
Seçim dönemiydi. Genç Ülkücüler olarak Yenimahalle’de bulunan MHP İlçe Teşkilatına gittik. Haydar Ağabeyimizin hizmetlerini anlattık ve İl Genel Meclisi üyesi olmasını talep ettik. Kabul gördü. Haydar YURDABAK Ağabeyimize, “İl Genel Meclisi Üyesi” olarak köylerimize hizmet etmek de nasip oldu.
Allah rahmet eylesin. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.