Neşe Alten Öğretmeni unutma, unutturma
Neşe Alten, Tekirdağ Şarköy’de, 1972 yılında, Alten ailesinin en küçük kızı olarak dünyaya geldi. Öğretmen olmak istiyordu. İlk ve orta okul eğitiminden sonra Sinop Öğretmen Lisesi’ni, ardından Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesini kazandı. 1993 senesinde, henüz yirmi bir yaşında gencecik bir öğretmen adayı olarak mezun oldu.
2 Temmuz 1993 tarihinde, Diyarbakır’ın Bismil ilçesi, Çavuşlu Köyü İlkokulu’na atandı. Ataması, Bismil’e çıkınca ailesi gitmemesi için ısrar ettiyse de Neşe öğretmen “Bayrağımın dalgalandığı her yere giderim.” dedi. Babası “Seni yalnız göndermem.” deyince, öğretmen olarak atandığı Bismil’in Çavuşlu köyüne beraber gittiler.
Çavuşlu Köyü’ne ulaşır ulaşmaz, görev yapacağı okula gitti. Okulun hali içler acısıydı. Köy muhtarı ve köyün ileri gelenleriyle konuşup eksikleri gidermek, sınıfı onarmak, okulu okul yapmak için yardım istedi. Yalnızca usta bulmalarını, masraflarını kendisinin karşılayacağını söyledi. İlk maaşının büyük bölümünü ustalara verdi, gerisini de borçlandı. Harabe binayı kendi imkanlarıyla öğrencilerinin okuyabileceği bir okula çevirdi.
Kıyıcı bölücü terör örgütünün en azgın zamanlarıydı. Terör örgütünün başı bebek katili (apo) Abdullah Öcalan, öğretmenlerin kürtleri asimile etme projesinin birer parçası olduğunu söylemiş ve örgütüne katliam emri vermişti. Teröristler okulları yakıyor, öğretmenleri kurşuna diziyor, vahşi katliamlarını kendi yayın organları olan Serxwebun’dan “ajan ve işbirlikçileri öldürdük” diye duyuruyorlardı.
26 Ekim 1993 akşamı Pkk’lı teröristler Neşe öğretmenin babasıyla birlikte yaşadığı evin kapısını “Açın, köydeniz. Hoca hanıma bir şey soracağız.” diyerek çaldılar. Genç öğretmen ve babası kapıyı açtıklarında karşılarında silahlı teröristleri buldular. Pkk’lılardan biri, babasına “Biz kamuoyuna açıklama yapmadık mı? T.C.’nin hiçbir öğretmenini, Kürdistan’a sokmayacağız, demedik mi?” diye vurarak yere düşürdü. Ve kızının gözleri önünde silahını yaşlı adamın şakağına dayayarak ateş etti.
Neşe Öğretmeni köyün çıkışına kadar yerde sürüklediler. Önce sol göğsüne 5 mermi, sonra sağ göğsüne 5 mermi sıkarak, onu vahşice katlettiler.
Gördükleri manzara karşısında köye gelen askerler gözyaşlarını tutamazlar.. Evde yemek masasının üzerinde ekmek, yoğurt ve küçük tüpün üzerinde kızartılmayı bekleyen iki-üç biber kalmıştı Neşe Öğretmen’den geriye.
Şehit edildiğinde 21 yaşındaydı.
Sonra ne mi olur?
“Neşenin ölümü insan hakları için mücadele ettiğini iddia eden hiçbir dernek tarafından kınanmadı.
AB komiserleri kimseye “ne yapıyorsunuz” demedi.
Sokak köpekleri için kıyameti koparanların sesi çıkmadı.
Azıcık nasırına basılsa bağıranlardan tek bir açıklama gelmedi.
Neşe öğretmen ve babasının arkasından on binler yürümedi.
Memleketinde, bedeni paramparça olmuş Neşe Öğretmen için sessiz bir cenaze töreni düzenlenir. Hainlerin kurşunlarıyla lime lime olmuş narin bedeni sessizce gömülür toprağa temsil ettiği devletin onuru ile birlikte..
Toprak bir kere daha vatan olur...
Ruhu şad olsun...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.