KÜRESEL KÖYÜN MUHTARLARI G20 ZİRVESİNDE ANTALYA’DA BULUŞUYOR
G20'ye sayılı günler kaldı. Tüm dünyanın gözü Türkiye'de. Antalya'da kuş uçurtulmuyor. Oteller kapatıldı, güvenlik kat sayısı arttırıldı, sırf zirve için kullanılacak olan yol asfalt çalışması yapıldı. 1 Kasım 2015 seçimlerden evvel, Türkiye’deki ve Türkiye’ye gitmek isteyen vatandaşlarını uyaran ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya liderleri ve ekonomi bakanları ile, ne hikmettir ki Antalya’da yapılacak G20 zirvesine katılmaktadırlar
Dünya liderlerinin toplantı yapması insanlık tarihinde yeni bir olgu. Mesela, 16. yüzyılda Osmanlı Padişahı, Çin İmparatoru, Babür İmparatoru, Rus Çarı, Papa ve Frenk Krallarından oluşan bir toplantıyı göz önüne getirebiliyor musunuz? Aynı mekanda olmayı bırakın, bu insanların birbirlerinin resimlerini bile görmesi güçtü. Günümüzün standartlarından baktığımızda o zamanlar halklar ve ülkeler arasındaki bağların yüzlerce asırdır kopuk denilecek kadar zayıf olduğunu söyleyebiliriz.
Artık belli bir grup dünya liderleri, her yıl bir araya gelip ortak meselelerini konuşuyor ve aralarında politika uyumu sağlamaya çalışıyorlar. En azından öyle deklare ediyorlar. Hem de Birleşmiş Milletler gibi resmi bir çerçeve olmadan. Buna G20, yani “20’linin Grubu” diyoruz.
1-G20 NEDİR?
Grup 2008’den bu yana düzenli olarak devlet ve hükümet başkanları zirvesi yapıyor; 10’uncusu 15-16 Kasım’da Antalya’da yapılacak. 20 Maliye Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı Grubu, dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan 19 ülkeden ve Avrupa Birliği Komisyonu'ndan oluşan topluluğa verilen isim olarak belirlenen G20, daha çok İngilizce Group of 20 (20 Grubu) kavramının kısaltması olarak kabul edilir.
2- G20 ülkeleri 2015:
AVRUPA |
Türkiye, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Rusya Federasyonu ve AB (* İspanya, G20 üyesi olmamasına rağmen, G20 Zirveleri ile diğer toplantılara “daimi konuk ülke” statüsünde iştirak etmektedir) |
AMERİKA |
ABD, Kanada, Meksika, Arjantin, Brezilya |
ASYA-PASİFİK |
ÇHC, Hindistan, Japonya, Güney Kore, Endonezya, Avustralya |
AFRİKA |
Güney Afrika Cumhuriyeti |
ORTADOĞU |
Suudi Arabistan |
Sembolik örgütten stratejik karar çıkmıyor!
Bu zirveden ne gibi sonuçlar çıktığına değinmeden önce esas olarak bu zirveden katılımcı ülke siyasilerinin ve insanlarının ne gibi beklentiler içinde olduğunu bir hatırlamamız gerekiyor. Küresel ekonominin yaşamakta olduğu sıkıntılar var ve bu sıkıntılara , ortak koordine edilmiş çözümler üretilmesi gerekiyor. Bu nedenle G-20 zirvesinde liderlerin kollarını sıvamalarını, bir masa etrafına oturarak farklı alternatifleri değerlendirmeler
Antalya Zirvesinin, daha önceki zirvelerden ayıran önemli bir özelliğinin, G20’de ilk defa ekonomik değil siyasi bir konuyu resmi gündemine alacak olmaları.Kaldı ki daha evvelki zirve toplantılarında açlık, ekonomik, insan kaçakcılığı, uyuşturucu ve göçmen sorunları ile ilgili özellikle Ortadoğu kaynaklı göçmen krizi sorunu yeterince irdelenmemiş, iyi analizler yapılmamış ve gerekli tedbirler alınmamış olacak ki bu zirvede ekonomi ağırlıklı konuların başında gelecektir.
Türkiye’nin önerisiyle 15 Kasım’daki açılış akşam yemeğindeki tartışma konusu Suriye iç savaşı ve mülteciler krizi olacak. Malum 1 Kasım seçim öncesi sevgili Almanya Muhtarı, Küresel köye sonradan ana eksen olarak dahil ettikleri Türkiye muhtarı ile bir görüşme yapmış ve Avrupa basınında, Türk ve Almanya basınında seçim öncesi siyasi hediyelerin jestleştiği İstanbul görüşmesi olarak hafızalara yer edilmişti.
Zirvenin çerçevesi yine kapsayıcı büyüme olmaya devam ediyor, ama açılıştaki güncel tartışma ilk kez bir siyasi kriz etrafında yapılacak.
Aslında bazı ülkeler G20 zirvelerinde siyaset konuşulmasına şimdiye dek karşı çıktılar.
Rusya, Çin, Fransa gibi ülkeler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde daimi üye olmalarının getirdiği veto yetkisini tartışmaya açmamak kaygısıyla, bugüne dek G20 zirvelerinde siyasi krizlerin tartışılmasından yana olmadı.
Dananın kuyruğu Antalya’daki G20 zirvesinde kopacak gibi görünüyor.
Ama mevcut manzaraya bakarak da bir şeyler çıkarmak mümkün. Örneğin Türkiye muhtarı adına ihtiyar heyeti dahi olamayan ancak yandaş muhtar kokartlı gazeteci Abdülkadir Selvi diyor ki; “Türkiye ile ABD, IŞİD'e karşı ortak operasyon yürütecek. Kara birliği olarak yer almayacağız. Biz ve ABD, havadan IŞİD hedeflerini vuracak. Karadan ise Hür Suriye Ordusu ile birlikte Arap ve Türkmen birlikler girecek. Ama kara operasyonunda cihadist örgütler yer almayacak.”
Türkiye’nin İncirlik Üssü’nü ABD’ye açması ve son günlerde bu üsse bir sürü yeni Amerikan savaş uçaklarının gelmesi bu sözleri doğruluyor.
Zaten New York Times da 26 Temmuz’da bunu yazmıştı.
New York Times, plana göre Amerikan savaş uçakları, Suriyeli militanlar ve Türk güçlerinin IŞİD’i, Türkiye sınırı boyunca Suriye’nin kuzeyindeki 96 kilometrelik bir hattan atmak için birlikte çalışacaklarını yazdı. ABD’li bir yetkili “Ayrıntılar üzerinde daha çalışılması gerekiyor, ama halihazırda Türkiye ile kuzey Suriye’de sahada IŞİD’le savaşan ortaklarımızı destekleme konusunda işbirliğini görüşüyoruz” dedi. Gazete “Plan görece ılımlı Suriyeli direnişçilerin kontrol edeceği bir bölge yaratacak. Türkler bunun aynı zamanda yerinden edilen Suriyeliler için güvenli bölge oluşturabileceği
Buna göre plan şunları getirecek: Türk askeri birliklerinin, Suriye’ye girdiği bir tabloyu tasavvur etmiyor, yine de uzun menzilli ağır silahlar sınırın ötesinde kullanılabilir. Türkiye’nin kara kuvvetleri sınırın iki tarafında da İŞİD’in yabancı savaşçı ve malzeme tedarikini azaltmak noktasında kullanılabilir.
Pazartesi günü de ABD Başkanı Barack Obama, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla arayarak Suriye’de IŞİD’e karşı operasyonu görüştü.
Bu görüşmede Türkiye’nin talep ettiği tampon bölgenin söz konusu olmadığını Erdoğan’ın Antalya’daki açıklamalarından anlıyoruz. Ankara, kara harekatı için de koalisyon şartı arıyor.
Türkiye de bu noktada, ABD’nin PYD ile çalışmasını ve Türkiye’den (Fırat’ın Batısı) PYD’ye militan geçişini önlemeyi ABD’ye kabul ettirmiş gözüküyor gibi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Müslüman Kardeşler’in büyük ‘’Arap Baharı’’ fiyaskosunun ardından Suriye planları kızıştığında, masasına kocaman bir Rabia biblosu koyması bile ABD açısından bir soru işareti diye düşünmekteyim.
VE EN ÖNEMLİSİ DE RUSYA
Zurnanın asıl zart dediği yere geliyoruz. Türkiye’nin, ABD ile ortak bir operasyonu aslında Suriye’den çok Rusya’yı hedef alıyor. Rusya’nın geniş kapsamlı bir askeri harekatla Suriye’ye girmesi ve kısa zamanda büyük yol kat etmesi ABD’yi korkuttu. ( Bu korku ABD’yi Orta Asya’da belirli adımları atarak Rusya’ya mesaj vermesine yol açtı )
Rusya, Suriye’de sadece IŞİD’i değil, Esad’a karşı tüm silahlı muhalifleri vuruyor.
Türkiye’nin desteklediği Fetih Ordusu’nu oluşturan gruplar; Ahrar el-Şam, El Nusra Cephesi, Liva el-Hak, Şam Lejyonu, Cund-el Aksa, Ceyşül Sünnet ve Ecned el-Şam gibi cihadçı terörist gruplar ve ÖSO, Rusya’nın temel hedefleri arasında. Rus kuvvetleri bunları halen fena halde vurmakta. Eğer Suriye’de Türkiye ve ABD, bu gruplarla operasyon yapmaya kalkarsa Rusya ile doğrudan karşı karşıya gelme tehlikesi oluşur diye düşünmekteyim.
Ortadoğu’daki durumun ekonomiye ciddi yansımalarının olacağını söyleyen Putin, “Çünkü bu bölge, tüm dünya ekonomisini, en azından büyük kısmını enerji kaynakları ile temin ediyor.” dedi.
Evet, Suriye küresel sistemi paylaşım/paylaşa
Antalya’daki G20 Zirvesi’nden çıkacak sonuçlar Türkiye için büyük önem taşıyor. Şimdiye dek 14 sefer muhtarlar ile bir araya gelerek büyük yol kateden Uzun muhtar G20 zirvesinde ise küresel köyün diğer büyük muhtarları ile göçmen krizinden kaynaklanan ekonomik krizin tahsilatını görüşecektir diye düşünüyorum.
Ne mi diyorum ? diyorum ki seneye NOBEL’e talip bir Cumhurbaşkanımız var..!
HANDAN ÖMER
12/11/2015
ANKARA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.