EY ŞEHİD OĞLU ŞEHİD İSTEME BENDEN MAKBER
İslamın bayrağını kanlarıyla yükseltme geleneğine sahip olan Yüce Türk milletinin ve Ülkücü Hareketin yiğit evlatlarından Fırat Yılmaz ÇAKIROĞLU şehadet şerbetini içmiş ve ölümsüzler kervanına katılmıştır. Milletimizin başı sağ olsun. Cenab-ı Hakk yüce kitabımızda “Vela tegûlü limen yügtelü fî sebîlillahi emvat. Bel ehyâün velâkin la teşurun(e)” Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Bilakis onlar diridirler, fakat siz hissedemezsiniz. (Bakara 154) buyuruyor. Bu ayet-i kerime, şehitlere “ölü” dememiz yasaklamış ve onların ölü olmadıkları ifade edilmiştir. İnsanlar, Allah-u Teâlâ’nın yolunda öldürülenler için: “Filanca öldü, dünyanın lezzeti ve nimeti ondan geçti.” derlerdi. Bunun üzerine Cenab-ı Hak bu ayet-i celileyi indirerek, onların hakiki manada diri olduklarını ve ölü olmadıklarını açıkladı. Şehitlerin ölü olmayıp diri olduğu hakikati Al-i İmran suresinde de şöyle açıklanmaktadır: “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü zannetme! Bilakis onlar Rableri katında diridirler ve rızıklanırlar. (Hem de) Allah’ın kendilerine lütfettiği (şehitlik rütbesi)ne kavuşmaları sebebiyle sevinç içerisindedirler. Arkalarından henüz kendilerine (şehit olarak) katılmamış olanlara da, hiçbir korku ve üzüntü olmayacağını müjdelemek isterler. [krş. 2/154] (Yine onlar) Allah’ın nimet ve ihsanı ile ve Allah’ın mü’minlerin mükâfatını zâyi etmeyeceği müjdesi ile de sevinirler.” (Ali imran 169-171) İslam âlimleri “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Bilakis onlar diridirler, fakat siz hissedemezsiniz.” ayetini delil getirerek şöyle demişlerdir: “Şehitler hem ruh hem de cesetle diridir, ancak biz bunun mahiyetini bilemeyiz.” demişlerdir. * Şehitlik hakkındaki şu hadis-i şerifler de şehitliğin ne yüce bir makam olduğunu haber vermektedir: Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet etti. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmeyi arzu etmez; sadece şehid müstesna! Şehid, gördüğü aşırı itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister.” (Müslim: 1877) Hz. Muaz (r.a. ) rivayet etmiştir. Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Müslümanlardan bir şahıs, deve sağılacak kadar bir süre Allah yolunda cihad ederse cennet onun hakkı olur. Allah yolunda yaralanan veya bir sıkıntıya düşen kimse, kıyamet gününde yaralandığı gün gibi, kanlar içinde Allah’ın huzuruna gelir. Kanının rengi zağferân gibi kıpkırmızı; kokusu ise misk kokusu gibidir.” (Ebû Davud, Cihad 40 ) Ebu Hureyre (r.a.) rivayet etti. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Muhammed’in nefsini kudret elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra tekrar savaşıp öldürülmeyi, sonra tekrar savaşıp öldürülmeyi ne kadar isterdim.” (Buhari-Müslim) Hz. Mikdam (r.a.) rivayet etti. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şehide, dökülen ilk kanı esnasında altı haslet verilir: Günahları bağışlanır, cennetteki makamını görür, cennet hurisiyle evlendirilir, ahiretin büyük korkusuna karşı teminat verilir, kabir azabından emin kılınır, iman elbisesi ile ziynetlendirilir.” (Buhari) Sehl İbni Sa’d (r.a.) rivayet etti. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İki dua reddolunmaz veya pek nadir reddolunur. Bunlar: Ezan okunurken yapılan dua ile savaş anında düşmanla boğaz boğaza gelindiği sırada yapılan duadır.” (Ebû Davud, Cihad 39) Ebu Hureyre (r.a.) rivayet etti. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz karıncanın ısırmasından ne kadar acı duyarsa, şehit olan kimse de ölümden ancak o kadar acı duyar.” (Tirmizi, Fezâilü’l-Cihad; Nesei, Cihad 35; İbni Mâce, Cihad 16) Ebu Hureyre (r.a.) rivayet etti. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah yolunda yaralanan bir kimse, kıyamet gününde yarasından kan akarak Allah’ın huzuruna gelir. Rengi, kan rengi; kokusu ise misk kokusudur.” (Buhari, Cihad 10) Hz. Selman (r.a.) rivayet etti. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir gün ve bir gece hudut nöbeti tutmak; gündüzü oruçlu, gecesi ibadetli geçirilen bir aydan daha hayırlıdır. Şayet kişi bu nöbet esnasında vazife başında iken ölürse, yapmakta olduğu işin ecri ve sevabı kıyamete kadar devam eder, şehid olarak rızkı da devam eder ve kabirdeki sorgu meleklerinden güven içinde olur.” (Müslim, İmâre 163) Cenab-ı Allah naklettiğimiz bu ayet ve hadis-i şeriflerin hürmetine cümlemize şehitlik makamını ihsan etsin. Şehitliği bizlere sevdirsin, Fırat’ımızı nimet verdiklerim dediği, peygamberlerle, şehidlerle, sıddıklarla ve salihlerle bir ve beraber etsin. O’nun dini uğrunda, vatan, millet ve bayrak uğrunda canını feda eden ve ölümsüzlük şerbetini içenler zümresine dâhil eylesin. “Ey şehid oğlu şehid. İsteme benden makber sana aguşunu açmış duruyor peygamber.. Muharrem Günay SIDDIKOĞLU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.