BAŞIMIZA TAŞ YAĞMASINA AZ KALDI
Saray’da kadınlar günü vesilesiyle resepsiyon veriliyor. Oturmakta olan Cumhurbaşkanı’nı
Bir AKP’li, Cumhurbaşkanının bir vakıf toplantısında su içtiği bardağı kutsuyor!
Yine bir AKP Milletvekili, muhalefetin Cumhurbaşkanına eleştirilerine “Allah’ın itibarlandırdığı
Isparta SDÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı bir profesör, “cinsel ilişkiye giren bir kişinin, ilişki sırasında hocasını, şeyhini hatırlaması durumunda, doğacak çocuğun bereketli ve güzel ahlaklı doğacağını” söylüyor!
Dönemin başbakanı, 2011’de protesto için tank üzerine çıkan bir kadın “O kadın, kız mıdır kadın mıdır? Bilemem” demişti.
Bir AKP’li Facebook’ta “Örtüsüz kadın ya satılıktır ya da kiralıktır” notu yazmıştı.
Dönemin Başbakanı 2010′da “Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum, kadın ve erkek farklıdır, birbirinin mütemmimidir.” Demişti.
Kürtaj tartışmalarında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “Kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın. Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, günahı ne? Anası ölsün” sözleri etmişti.
“Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.” diyen Sağlık Bakanı ile “Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum” diyen AKP’li vekil gördük.
Bir Başbakan Yardımcısı, “Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek.”derken, Orman ve Su İşleri Bakanı da kendisinden iş isteyen kadına “Evdeki işler yetmiyor mu?” demişti.
“Doğru namazın yolu doğru cinsel birleşmeden geçer” diyen dinci yaşam koçunu da tanıdık!
Diyanet, “Öz kızını öperken şehvet duymanın nikâha etkisi olur mu?” sorusuna "kalın elbisesinden tutarak, ya da vücuduna bakıp düşünerek şehvet duymak, bu tür bir haramlık oluşturmaz" açıklaması yaptı.
Kadın dövmek, bizde Arap kültürü ile tanışmamızdan sonra başlamıştır. Türk kültüründe, örfünde kadın her zaman el üstünde tutulmuştur. Cengiz Han’ın eşi için söylediği, “Ben sizim hanınızım, bu da benin hanım” sözüyle dilimize yerleşen “Hanım” kelimesi bunun hediyesidir.
Bir dergi, Hilafetin kaldırılışının 93. yıl dönümünde TBMM’nin yanı başındaki Ankara Atatürk Spor ve Sergi Salonunda Hizb-ut Tahrircilerin konuştuğu “Uluslararası Hilafet Konferansı” yapıyor, yobazlar, “İslam düşmanı kâfirler, 3 Mart 1924’te Hilafeti kaldırmakla İslam’ı ilelebet tarihe gömdüklerini sandılar” diye Atatürk’e hakaret ediyor.
Gerici kafa, bununla da yetinmiyor, “Bugün burada bizler, bu konferansta, yere düşen sancağı tekrar ayağa kaldırıyoruz. Hem de sadece düştüğü yerde değil, sadece İstanbul’da değil, Ankara’da bu sancağı ayağa kaldırıyoruz. Tam 92 sene sonra, bugün burada Hilafet’in ilga edildiği meclisin hemen yanı başında, Hilafeti yeniden ikame edeceğimizi haykırıyoruz.”de
Yobaz, örümcek, bölücü kafa memleketi ağ gibi sarmakla meşgul, milletin tek ümidi Ülkücüler de “değişim” hastalığında…
Yakında Allah, başımıza taş yağdırmazsa şaşarım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.