Esenboğa tarlalarında MHP’de yeniçeriliğe soyunup kazan devirenler, bir avuç mankurtla Nazım Hikmet’te yine Bahçeli’ye laf etmeye kalkışmış.

İşi gücü bırakmışlar, salondaki Erdoğan resimleriyle uğraşıyorlar.

Dertleri üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek…

Vazifeleri bu!

Utanacak surat, uyacakları ahlak kalıbı kalmamış!

Ankara’da binaltıyüz kişilik ufacık salona “binlerce devşirme”yi doldurma sihirbazlığını gösteren sahtekârlık!

Ülkücü Hareket mensuplarını sazan görme küstahlığına sığınan kurt postundaki çakallar!

Daha önce cemaat-sermaye-medya sarmalının kucağında şaklabanlığa soyunup davaya Brütüs hançeri vurmaya kalkıp bilekleri kırılan zavallılık!

Kalkmış CHP’li belediyenin kollarında Türk milletine yeni kumpaslar kuruyorlar.

Görevleri onun bunun taşeronu olmayan tek parti MHP’yi baltalamak!

*

7 Haziran’dan beri oynamadıkları oyun, çevirmedikleri dolap kalmamışken…

Her seferinde tokat yiyip serseme dönmüşken…

16 Nisan Referandumu bahanesiyle yine ortalığa döküldüler.

Kirli işbirlikleri, sinsi amaçları için yamanmadıkları adam kalmamış…

Bir ara BBP’çilerin önünde bardak gibi dizilmişlerdi.

Şimdi CHP’nin kucağında, “hayır kampanyası” adıyla MHP’ye vurmaya devam…

Arsızlık, töresizlik, sadakat ve hatta vefadan eser kalmamış bir güruh…

Y-CHP, PKK/HDP, MP, YP, BBP, FETÖ, Perinçekgiller ve kurt postundaki çakallar…

*

Onlar Ankara’da Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde sövüp sayarken, işbirlikçileri CHP’li Baykal da İstanbul’da milleti “hayır”a ikna etmek ve MHP’ye aklınca ders vermekle meşgul!

Hedeflerinde AKP ve Erdoğan var güya…

15 Temmuz’dan sonra gerek mecliste ve gerekse “devlet”te iplerin MHP’nin eline geçmesinden muzdaripler…

16 Nisan sonrası darmadağın olacaklarının telaşına kapılmışlar…

Öyle bir işbirliği ki, Amerikan projesi Yeniden Milli Mücadeleci kitlenin elemanları bile bu maskeli beşlerin yanında…

Askerlikteki hizmetlerini kullanarak parti kurup lider olma sevdasına düşen ama milletten “yüzde bir” bile alamayan adamlar da yanlarında…

Hikmetleri kendilerinden menkul, Başbuğ veya Bahçeli sayesinde belirli dönemlerde “Bakan” etiketi taşıyan ama Perinçekgillerin ve Y-CHP’nin televizyonlarında MHP’ye sövmekle ünlü ağalar da yanlarında…

Asla Anayasayı anlatmıyor, durmadan Bahçeli düşmanlığı yapıyorlar.

Hep aynı hikâye…

*

O kadar art niyetliler ki İstanbul teşkilatının toplantı düzenlediği “salona Erdoğan’ın resmini astılar” yalanını söylemekten çekinmeyen muhterisler…

Türk milletini ve Ülkücü Hareketi sazan sanan zavallılar…

Aylardır, Y-CHP’nin kollarında, PKK sevici Perinçekgillerin kanallarında, onun bunun bayrağı altında gösteri yapan koltuk muhterisleri…

Ey ar damarı çatlamış hayınlar…

Ülkücü Hareket’in Genel Merkezi’ne “Balgatçılar” diyebilen komplo teorisyeni dönekler…

Utanmıyor musunuz, “Salondaki RTE fotoğrafı Ülkücüleri ayağa kaldırdı” diye asparagas haber yapmaya?

CHP’li belediyenin Nazım Hikmet Salonunda devşirmelerin gösterisi mübah, AKP’li belediyenin salonundaki yan duvara sabitlenmiş Erdoğan posteri ile gösteri günah öyle mi?

İşçi Partisinin kızılyıldızı altındaki Ulusal’da boy göstermek mübah, CHP adına TBMM’de konuşmak demokrasi, Cumhurbaşkanı’nın fotoğrafının olduğu salonun sahnesinde Atatürk, Başbuğ ve Bahçeli posteri asmak günah öyle mi?

Ya sen S.Oğan efendi, hiç mi namusun ve vicdanın kalmadı ki, boyunu aşan twitler atıyorsun?

Bu partinin size verdiği etikete, afişleriniz için gece yarıları sokaklarda it sürüleri ile boğuşan Ülkücülerin harcadığı emeğe, sandığa gidip size oy veren MHP’lilerin çektiği çileye yazıklar olsun!

Sizin hiç utanmanız kalmadı mı, ar damarınız da mı çatladı kurt postundaki çakallar?

Türkiye’nin Türk milliyetçisi sanatçısı Mustafa Yıldızdoğan’a da mı hiç vefanız, hiçbir gönül borcunuz kalmadı?

O sahne, o muhteşem kalabalık çok mu zorunuza gitti?