Yıkımın iş birlikçileri
Bizimle hesabı olanlar boş durmuyorlar ve durmayacaklar. Türkiye’nin yaptığı sıçramanın önünü kesmek için daha da amansız ve şeytani planlar yaparak saldırıyorlar. Bundan sonra çok daha ileri alçaklıklarla karşılaşmak, bizim için sürpriz olmayacaktır. Özellikle içeriden vurmak için bütün iş birlikçilerini devreye soktular. Zillet bloku yıkım için yetmeyince, yeni eklemeler yaptılar.
Koronavirüs sonrasında yeni dengelerin kurulması kaçınılmaz görünüyordu. Henüz tablo netleşmemiş olsa da eski durumdan memnun olanlar, yeni gelişmelerin önünü kesmek, statükoyu korumak, ele geçirdikleri güç ve imkânlardan olmamak için her şeyi göze alacaklarını daha şimdiden gösterdiler. Bir defa daha anlıyoruz ki hazırlıklı olmak, karşılaşabileceğimiz şeytani planlara karşı önceden tedbir geliştirmek ve sıkı durmak gerekiyor.
TÜRKİYE’NİN HAKLILIĞI TESCİLLENDİ
Türkiye, tamamen milli politikalara yönelmiş, kendi hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için tam bir seferberlik başlatmış bir ülke olarak hem bölgesinde hem de dünyada farklı bir konum kazanmıştır. Mevcut ittifaklar ve oluşturulan bloklar çatırdayıp belirsizliğe sürüklenirken, Türkiye’nin dengeli duruşu, uzlaşan ama taviz vermeyen, her türlü yeniliğe açık ama geri adım atmayan tavrı öne çıkmış ve elimizi güçlendirmiştir. Akdeniz’in tamamında belirleyici ve etkin bir konum kazandık. Bizi neredeyse kendi kıyılarımıza hapsetmek için alçak planlar yapanlar ve bunun için iş birliği içine girenler, şimdi etrafımızda dönüyor, yeni duruma dahil olmak için bir yol arıyorlar. İsrail’in bir anda geri çekilmesi çok enteresandır. Yunanistan ve Mısır arasındaki paslaşmalar hiçbir sonuç vermediği gibi, Türkiye’nin haklılığını daha da pekiştiriyor. Yunanistan’ın sırf Libya’da elde ettiğimiz avantajın önünü kesebilmek için nasıl çaresizlik içinde çırpındığını, İtalya’dan Fransa’ya, oradan İngiltere’ye, o da yetmeyince Avrupa Birliği üyeliğine nasıl sığındığını ve yalvararak bir karşı cephe oluşturmaya çabaladığını ibretle izliyoruz. Son oyunları, Kıbrıs’taki İngiliz askeri üslerini hiçbir anlaşma ve hukuka uymadığı halde sivil yerleşime açma girişimleri oldu. Türkiye bu oyuna da müsaade etmeyecektir.
KİMSEDEN BİR ŞEY BEKLEMİYORUZ
Türkiye attığı her adımın altını dolduruyor ve hiç boşluk bırakmıyor. Onun için de Rusya’sı da, ABD’si de, Türkiye hesabı olan diğerleri de yaptıkları bütün hamlelerde ya kaybediyorlar ya da geri çekilmek zorunda kalıyorlar. Detaya girecek olursak ne yerimiz, ne zamanımız yeter. Ayasofya meselesinde de göreceksiniz aynı şey olacak. Kimin ne dediği bizi ilgilendirmiyor. Kendi işimizi kendimiz görüyor, kendi kararımızı kendimiz alıyoruz. Zaten bütün dengeleri değiştiren, bütün oyunları bozan nokta tam da bu olmuştur. Terörle mücadelede de, uluslararası ilişkilerde de, her türlü hakkımızın korunmasında da, hatta pandemi sürecindeki ihtiyaçlarımızın karşılanmasında da kimseye eyvallah etmedik, kimseden bir şey istemedik ve beklemedik. Tam tersine, elini güçlendirmek isteyenler bizimle iş birliği yapmakla daha avantajlı duruma geçtiklerini gördüler.
TELAŞ EDİLECEK BİR DURUM YOK
Bu noktaya gelinmesi tesadüf değildir. Cumhur İttifakı ile birlikte Türkiye olması gerektiği gibi idare edilmeye başlamış, milli ve yerli bir çizgi yakalamış ve sistemini değiştirerek dünya ile yarışabilecek bir ivme kazanmıştır. Pandemi sürecinin istisnasız her yerde olduğu gibi Türkiye’de de ekonomi üzerinde etkilerinin olması kaçınılmazdır. Bunun da tedbirleri alınmıştır ve kayıpların telafisi için harekete geçilmiştir. Yıkım ekibinin yalanlarına bakmayın, telaş edilecek bir durum yoktur.
İÇERİDEKİ İŞ BİRLİKÇİLER
Elbette bizimle hesabı olanlar boş durmuyorlar ve durmayacaklar. Hatta Türkiye’nin yaptığı sıçramanın önünü kesmek için daha da amansız ve şeytani planlar yaparak saldırıyorlar. Bundan sonra çok daha ileri alçaklıklarla karşılaşmak bizim için sürpriz olmayacaktır. Özellikle içeriden vurmak için bütün iş birlikçilerini devreye soktular. Zillet bloku yıkım için yetmeyince yeni eklemeler de yaptılar. Artık, Gelecek ve Deva takviyeli olarak yürüyorlar. Bu iki yeni yetmeden, yıllarca iktidarın içinde yer almış olmanın avantajı ile öyle salvolar geliyor ki, “pes artık” diyoruz. Şu anda muhalefet etmek adına söylenenleri ve yapılanları, en azılı düşmanımızın bile yapamadığını görüyoruz. Terörle mücadele edilir, teröristlerin haklarından gelinir, herkesten önce CHP’den itiraz yükselir. Sınır ötesi operasyonlara CHP ve yancıları akla ziyan bahanelerle karşı çıkar. FETÖ’nün iflahı kesilir, en çok bunlar bağırır. Akdeniz’de hak ve hukukumuzu koruruz, CHP’si, İP’i, HDP’si, Gelecek’i, Deva’sı aynı şeyi söyler, saldırıya geçer. Meclisteki kravatlı teröristler yargılanır ve ceza alır, CHP ortalığı ayağa kaldırır. Darbe çağrısı yapar, olağanüstülük oluşturmak için milleti tahrik etmeye, sokağa dökmeye uğraşırlar. Her sözleri kriz çıkarmaya, her hareketleri kaos oluşturmaya yöneliktir. Ayasofya gibi Türk tarihinin sembol yapısının ibadete açılmasına bile itiraz, herkesten önce bunlardan geldi.
ERKEN SEÇİM YOK
Darbe çağrılarından, koronavirüsten beklediklerinden bir sonuç alamayınca şimdi de “erken seçim” türküleri söylemeye başladılar. Yatıyorlar, kalkıyorlar, aynı şeyi tekrarlıyorlar. Cumhur İttifakı kesin, net ve ayrıntılı biçimde böyle bir ihtimalin bulunmadığını, seçimlerin Haziran 2023’te yapılacağını söyledi ve konuyu kapattı, ama bunlar aynı düdüğü çalmaya devam ediyor. Yeni sistemde, istisna sayılabilecek bir gelişme olmadıkça erken seçim söz konusu değildir. Daha bunu bile anlamamışlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.