Zilleti boş verip, kurallara uyalım
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milleti olarak, felaketin de ihanetin de her türlüsünü yaşadık. Özellikle son dönemlerde tarihe geçen olumsuzluklara şahit olduk. PKK ve diğer terör örgütlerini uzun yıllar üzerimize salıp kahpeliğin her türünü sergileyenler, bununla yetinmediler bir de FETÖ’nün dünya tarihinde görülmemiş kalleşliğini devreye soktular. ABD’sinden Rusya’sına, Fransa’dan Almanya’sına, Suudi Arabistan’dan Mısır’ına, Yunanistan’ından Ermenistan’ına kadar bize düşmanlık edip, karşımıza dikilmeyen kalmadı. Kimi Yunanistan gibi açıktan saldırdı, kimi Macron gibi arkadan dolanıp namertlik etti. Sözde müttefik ve stratejik ortak olduğumuzu ilan ettiler, sonra sınırımızın dibinde bir terör devleti kurmaya yeltenip, ekonomi üzerinden boğazımızı sıkmaya kalkıştılar. Mavi Vatan’ımıza göz dikip, bizi Antalya Körfezi’ne hapsetmeye uğraştılar. Hâlâ da vazgeçmiş değiller. Şehitler verdik, bedel ödedik, ama asla geri çekilmedik. Ne haklarımızdan vazgeçtik, ne milli güvenliğimize yönelik tehditlere sessiz kaldık. Hakkımızı savunduk, hukukumuzu koruduk, gerektiğinde sahaya inip, alayına birden meydan okuduk. Bundan sonra da bu yoldan dönüş olmayacaktır ve kararlılıkla varlığımızın, güvenliğimizin, hukukumuzun, menfaatlerimizin gereği neyse o yapılacaktır.
BİR DE ZİLLETLE UĞRAŞIYORUZ
Bütün bu alçaklıklarla mücadele ederken, deprem, çığ düşmesi, uçak kazası, sel baskını gibi felaketler sıraya girdi. Kimileri bunu 2020 yılının uğursuzluğuna bağladı, ama biz Türk milleti olarak kadere inananlardanız. Hepsini göğüsledik, hepsinin yaralarını sarıp kaldığımız yerden devam ettik. Bu mücadeleyi verirken dışımızdakilerin yaptıklarına değil ama içimizdeki zilletin ihanete varan yanlışlarına çok üzüldük ve üzülüyoruz. Bir de bunlarla uğraşmak, bunların ihanetlerini söndürmek zorunda kalıyoruz. Ne terörle mücadelede, ne Türkiye’nin bekasına yönelik saldırıların defedilmesinde, ne başımıza gelen felaketlerde ne Kovid-19 salgınında ülkemizin ve milletimizin yanında durmadılar. Her durumda ve her şartta siyasi hesaplarını, ülkenin varlığının ve birliğinin önüne geçirip, vatan-millet düşmanları ile paslaşmaktan, iş birliği yapmaktan, onlara malzeme verip azdırmaktan geri kalmadılar.
VAKALAR BÜTÜN DÜNYADA ARTIYOR
Koronavirüs salgını ne yazık ki, bütün hızıyla devam ediyor. Türk milleti olarak çok tedbirli olmak, bu belayı hep birlikte yok etmek bir vatan görevi haline gelmiştir. Salgın sadece Türkiye’nin meselesi değildir ve vaka artışları istisnasız dünyanın her yerinde yükselmiştir. İlk günlerde ellerini ovuşturup, buradan bir siyasi sonuç çıkarmaya uğraşan zavallıların, bu vaka artışları karşısında da yine hareketlendiklerini, yine ümitlendiklerini ibretle izliyoruz. Parselledikleri televizyon ekranlarından her şeyde olduğu gibi, virüsü de bahane ederek kin kusuyor, nefret saçıyorlar. Kovid-19’u eninde sonunda yeneriz, ama bu soysuzları ne yapacağız, nasıl iflah edeceğiz? Bu sorunun cevabını kimse bilmiyor.
KURALLARA UYMAK ZORUNDAYIZ
Devletimiz bu illeti en az hasarla atlatabilmemiz için, en başından itibaren olabilecek her şeyi yapıyor, her tedbiri alıyor ve uyguluyor. Tekrar başa dönemeyiz. Olağanüstü hal tedbirleri hiçbirimizin istemediği, ayrıca dünyada artık başvurulmayan bir yöntemdir. Ancak bu şekilde devam edemeyeceğimiz de aşikârdır. Nitekim yeni tedbirler devreye sokulmuştur. Toplu taşıma araçları, düğün ve benzeri faaliyetler için bir araya gelişler, virüsün yayılma kaynaklarını oluşturmaktadır. Yasaklamalar da daha çok bu tür faaliyetlere yöneliktir. Sonbahar iyice kendini hissettirip kışa girmeden önce, bu belayı en aza indirerek tehlike sınırlarından çıkarmak zorundayız. Maske, mesafe ve temizlik kurallarına sıkı sıkıya uymaktan başka çaremiz yok.
RESMİ BİLGİLERE İTİBAR EDİLMELİ
Sayın Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanımız her fırsatta uyarılarda bulunuyor ve yapılması gerekenleri anlatıyorlar. Sağlık Bakanlığının resmi paylaşım sitelerinden günlük vakalar ve genel gidişatla ilgili düzenli bilgilendirme yapılıyor. Özellikle zilletin içinde bulunduğu çevreler, resmi bilgileri yalanlamanın ve millette bir korku ve panik oluşturmanın çabası içindedirler. Türk milleti bunlara itibar etmemeli ve ilgili ve yetkili makamlardan yapılan açıklamaları dikkate almalıdırlar. Gerek haberlerimizde, gerek yorumlarımızda, gerekse günlük yaşantımızda bizim için de ölçü budur. Mesele ciddi, önemli ve büyüktür. Ne hafife alabiliriz, ne de bir korku ve endişe oluşturarak, milletimizin zihnini bulandırabiliriz. Uzmanların açıklamaları, tavsiyeleri, yönlendirmeleri elbette önemlidir. Ancak burada da herkesin kendi görüşünden çok, genel doğruları, Sağlık Bakanlığı kaynaklı açıklamaları öne çıkarmak durumundayız. TÜRKGÜN gazetesi olarak bunu yapmaya çalışıyor, bu ilke üzerinden hareket ediyoruz. İnancımız ve beklentimiz, bu salgının daha fazla ileri gitmeden tamamen kontrol altına alınacağı yönündedir. Bütün dünya bu bela ile uğraşırken, Türkiye’de bu meselenin bir siyasi polemik konusu olmasını hiçbir şekilde kabul edemeyiz. Herkes aklını başına almalıdır. Hükümet büyük bir gayretle ve bütün imkânlarıyla bu belayı defetmek için uğraşıyor. Bize düşen, yardımcı olmak ve kurallara uymaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.