2 Yıl Önce Suriye’ye Rus ‘Hayat Öpücüğü!’
Eylül ayının son günlerinde Rusya’nın Sesi ve Sputnik Muhabirlerinden “Amur”, Rusya-Suriye ilişkilerini ve Rusya’nın 2 yıl önceki Suriye’de hava harekâtı ile ilgili dahlini değerlendirmemi istedi. Değerlendirmelerim yayımlandı. Röportaj üzerine 2 yılda Suriye’de nereden nereye gelindiğini 2 yıllık geçmişe ve bugüne bakarak birlikte hatırlayalım mı?
İki yıl önce, 30 Eylül-1 Ekim 2015’te Rusya’nın Hava ve Uzay Kuvvetleri ve Hazar Denizi’nden Deniz Kuvvetleri tarafından atılan füzelerle birlikte Suriye’de büyük bir değişim başladı. Özellikle Rus füzelerinin Hazar Denizi’nden fırlatılması, sadece Suriye’deki gelişmeler açısında değil, Rusya’nın neler yapabileceği açısından da dünyaya “caydırıcılık” ve “Oyun Kurucu Devlet”in anlamı konularında önemli bir mesajdı.
Rusya’nın bu harekâtının öncesinde Esad rejiminin kuvvetleri nerdeyse tamamen Akdeniz’e yapışmıştı. Esad rejiminin elinde bir Şam kalmıştı ve Lazkiye-Şam arasındaki deniz kıyısına dayanmış, adeta çaresizleri oynuyordu.
Biraz daha hafızalarımızı zorlayıp o günleri hatırlamaya çalışalım. “Suriye dörde bölünüyor ve Esad, Şam ve sahildeki kesime razı olacak!” deniliyordu. Ancak Rusya bu oyunu bozdu!
Rusya bu müdahaleyi başladıktan sonra Esad rejimi giderek güç kazandı. Tabi burada sadece Rusya’nın hava kuvvetleri veya füze kuvvetlerinin değil, aynı zamanda Rusya’nın Suriye’ye silah yardımı yapması, olabildiğince ok askeri danışmanlarını göndermesinin de rolü vardı.
Keza Rusya’ya ilaveten İran’dan devrim muhafızlarından oluşan bir birliğin gönderilmesi, Lübnan’dan Hizbullah tarafından silah destek verilmesinin de büyük etkisi olmuştur.
Bu önemli silah, askeri, mühimmat ve bazı ekonomik destekler sonucu “mücadele azim ve iradesi” moral açısından da pozitif yönde desteklenen Esad rejimi, adeta küllerinden doğarcasına tekrar kendine geldi.
Ve iki yıl önce Suriye’nin dörde bölünmesinden bahsedilirken şu anda, Amerika’nın desteğindeki PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD/YPG’nin ağırlıklı olduğu çok az bir kesim dışında Suriye’nin toprak bütünlüğünden konuşuluyor.
Bence bugünkü koşullarda Esad kesinlikle Suriye’de kendi toprakları içerisinde ikinci bir oluşuma müsaade etmeyecektir. Suriye’nin toprak bütünlüğü esastır. Oradan bu noktaya kadar geldik. Ve bu noktaya gelirken de Rusya’nın kararlılığı ve desteği çok önemliydi.
Buna ilaveten Türkiye’de o kadar sıkça anlatmaya alıştığımız gerçekler nihayet AKP iktidarı tarafından da anlaşılmaya başladı. Türkiye-Rusya ilişkilerinin de düzenlenmesiyle birlikte en azından Türkiye, Suriye’de Esad rejiminin karşısında ve doğrudan engel olmadı.
Bu gelişmelerde kuşkusuz ki, Türkiye-Rusya ilişkilerinin tekrar iyileştirilmesinin büyük bir önemi var. Keza Türkiye aynı zamanda IŞİD’le mücadelede bazı kesimlerce zaman zaman eleştirilse de en doğru olanını yaptı. O da Fırat kalkanı harekâtıyla birlikte IŞİD’e karşı El-Bab’a kadar olan yerde yapmış olduğu çok başarılı bir temizlik Harekatı’ydı.
Ve yine Rusya, Türkiye ve İran’ın işbirliğiyle Astana süreci başladı. Bu Astana süreciyle birlikte şu anda çeşitli yerlerde dört çatışmasızlık bölgesinin tesis edilmesi sağlandı. Yani Cenevre süreci ağır giderken Astana süreci, kesin çözücü olmasa da Suriye’de yeni, yani IŞİD sonrası bir Suriye’nin kurulmasında önemli bir enstrüman haline geldi. Burada da gene Türkiye, Rusya ve İran arasındaki işbirliğinin çok büyük önemi vardır.
Şimdi Suriye’de son finaller oynanıyor. Bunlardan biri petrol bölgesi, Irak sınırına yakın olan Deyri Zor’un ele geçirilmesi üzerine. Hem ABD’nin desteğindeki PKK-YPG’li SDG, hem de Rusya’nın desteğindeki Esad güçleri Deyri Zor için etin bir mücadele veriyorlar. Bölgeyi ele geçiren petrol vanasını da ele geçirecek! Zor bir dönemeç daha yani…
Diğer oyun ise Türkiye sınırına yakın İdlib’te! Sona yaklaşırken oyun içinde oyunlar artabilir!
Son Söz: “Oyun Kuran Devlet” olduğunu hatırlayan Rusya’nın 2 yıl önceki hava ve füze harekâtları ile adeta boğulmak üzere olan Esad rejimine bir hayat öpücüğü gibi gelmiştir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.