ORTA ASYADA TIRMANAN GERGİNLİK-3 ÇİN – KAZAKİSTAN
Kazakistan Aralık 1991 de bağımsızlığını ilan eden bir Türk devletidir. Çin ise Ekim 1949 da kurulmuş bir komünist devlettir. Çin her ne kadar uzun geçmişe sahip olsa da ÇKP’nin iktidara geçip Çin Halk Cumhuriyetini kurması 1949!lara denk gelmektedir.
Kazakistan bağımsızlığını ilan ettikten sonra ülke topraklarında bulunan SS-13 kıtalararası füzeler ve yaklaşık 1000 nükleer füze ABD Rusya ve bölge ülkeleri tarafından yaptırımlara baskılara maruz kalmasını sağlamıştır hatta CB Nursultan Nazarbayev ABD’nin Kazakistan’a neden baskı yaptığını anlamadıklarını Kazakistan’ın Dünya ve bölge barışına önem verdiğini dile getirmiştir. Bu gibi baskıcı uygulamalar karşısında her ne kadar doğal zenginliği de olsa yeni bağımsız olmuş bir devletin vereceği cevaplar çok etkili olmayacaktır. ÇHC bu baskıcı tutumları fırsat bilip ekonomik açıdan da destekler sağlayarak Kazakistan’ı dizginlemeyi ve ilişkilerine zarar vermemeyi planlamıştır.
Çin açısından Kazakistan’ın önemine bakacak olursak, ilk akla gelen enerji politikası olacaktır. Çin 1990’lar ile başlayan Orta Asya açılımında ki bu açılımı batıya açılım olarak nitelemektedirler, komşuları ile iyi ilişkiler kurmak istemektedir. Aslında Çin’in yumuşak güç doktrini her zaman yaptığı kurnazlıktır. Kendi ekonomik ve küresel güç olma çabalarının alt yapısını bu şekilde oluşturdular. 15 sınır komşusu bulunan Çin, ekonomik kalkınma yıllarında Orta Asya’yı önce Orta Doğu’ya sonra da Doğu Avrupa ve Batı Avrupa’ya ulaşacak kapı olarak görmektedir. Bunda sebeptir ki İpek Yolu projesini yeniden hayata geçirip küresel hegemonyasını oluşturmayı planlamaktadır. Diğer devletlerin İpek Yolu projesine bakışındaki olumluluk ise hem Çin’e daha kolay ulaşmak hem de Orta Asya bölgesinde ki devletlerin Avrupa’ya açılması demektir.
Doğu Türkistan konusunda gerginlikler yaşansa da Çin Kazakistan ile ilişkilerini iyi tutmuştur. Kazakistan Dış borcunun yaklaşık %40’ını oluşturduğu düşünülen kredileri Çin Exim Bankı aracılığı ile almış ve bu durumda Çin’e bir nebze bağımlı kalmıştır. Diğer taraftan Doğalgaz ve petrol boru hatlarının da Çin’e yönelmesi ile Kazakistan’ı bir nebze bağımlı kılmıştır. Bu durumu kendi lehine kullanan Çin , Sincan Özerk Bölgesinde de çıkacak karışıklıkları önlemek Uygur halkını ve diğer azınlıkları bastırmak asimile etmek konusunda gerekli adımları vahşice ve gaddarca atmaktan çekinmemiştir.
1990’lardan itibaren Çin batıya açılış olarak nitelendirdiği Orta Asya açılımı benimsenmiş ve çokça dile getirilmiştir. Akabinde 1994 de Çin lideri Li Peng’in Türki Cumhuriyetleri ziyaretlerinde ekonomik ve jeopolitik görüşlerde mutabık kalınmıştır. Kamuoyunun gündeminde sıkça konuşulan orta Asya açılımı üzerine Ni Guoliang’ın Batıya açılış kitabında Orta Asya’nın öneminden bahsetmiştir. Doğu Türkistan yani Uygur Özerk Bölgesi olarak bilinen yaklaşık 1.700.000 m’ alana ve 115 milyon nüfusa sahip bölgenin tarihi önemli ölçüde iki devlet arasında stratejik öneme sahiptir. Bakın Doğu Türkistan 6.yy dan itibaren genel anlamda Türk devletleri ve beylikleri tarafından yönetilmiş yaklaşık 400 yıl gibi bir süre de Uygur devleti yani kendi öz halkı ile yönetilmiştir. Bugün bu bölgede Çin’in asimile politikası ve demografik yapıyı bozma girişimleri ile nüfus dağılımı şu oranlara ulaşmıştır, %45 Uygur, %40 Han Çinlileri , %7 kazak Türkü, %8 diğer azınlıklar olarak değerlendirilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken konu %5’ler civarında olan Han Çinlilerinin %40’lara ulaşmış olmasıdır. ÇKP’nin bastırma politikalarına maruz kalan Kazak Türklerine karşı sessiz kalan Kazakistan yönetimi Çin ile iyi ilişkiler yürütmeyi planladığı için bir çok konuda sessizliğini koruyabilmiştir.
Zaman zaman Kazakistan CB Nursultan Orta Asya birliğinden söz etmiştir ve bu birliğin AB ile aynı statüde olmasını aksi takdirde Orta Asya’nın Balkanlara döneceğini sıkça dile getirmiştir. Tabi ki bu durum Çin ve giderek Asya’da etkisini kaybeden Rusya’nın gerilmesine ve ikili ilişkilerde daha bencil davranmasına neden olmuştur.
Bu baskın Çin ve Rus gücünün yanında günümüz politik dengelerine bakarsak sevindirici olan konu, ABD’nin Çin ile olan gerginliği ve Çin’in Tayvan, Hindistan, Japonya gibi devletler ile olan gerginliği Rusya’nın Orta Asya’da giderek gücünü kaybetmesi ile BDT başta olmak üzere Bağımsız Türk Devletleri Teşkilatının Türk birliği adına daha yapıcı ve gözle görülür adımlar atabiliyor olmasıdır.
Orta Asya tarih boyunca Türk yurdu olmuştur ve bu statüsünü inşallah çok uzun yıllar koruyup daha ileri seviyeye çıkarmayı başaracağız.
Saygılarımla..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.