Yurtta Sulh Konseyi'nin isim, akıl, kadro, yönlendirme gücü kimler?
FETÖ ile mücadelede siyasi ayağı ortaya çıkarılıp, ona bedel ödettirilmediği süre bu mücadelede sonuç almak mümkün değildir. FETÖ siyasi alanda büyümüş, devletin hücrelerine bu alandan yerleştirilmiş ve şimdi tekrar dirilmeyi de bu alanda denemektedir.
15 Temmuz hain darbe girişiminden bu yana, FETÖ’nün siyasi ayağının ortaya çıkarılması konusu hep tartışılıyor ama bu manada numune olacak bir tane mücadele örneği bile yoktur. Bu konuda ısrarlı bir şekilde duran sadece MHP Lideri Devlet Bahçeli olmaktadır. Israrla FETÖ’nün siyasi ayağının ve 15 Temmuz darbe girişiminde kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi” adı verenlerin arkasındaki sivil gücün kimler olduğunun ortaya çıkarılmasını istiyor.
Geçtiğimiz hafta medyadaki MHP’yi takip eden muhabirlerle sohbet toplantısı gerçekleştirmiş ve orada bu konunun üzerinde uzun bir süre durmuş ve şu tespitleri yapmıştı:
* 15 Temmuz’un arkasında bir Yurtta Sulh Konseyi var. Konsey kavramını ele aldığınızda bu bir tek kişi anlamına gelmez. Bunların içerisinde darbeyi yapan askerler olduğu gibi darbecilerle hareket eden siviller, bürokratlar olabilir.
* Darbe başarılı hale gelirse de ülkeyi yönetecek bir yönetim kadrosunun bulunması lazım. Ben diyorum ki, siyasi ayak kim ise çıkarılsın. Herkes diyor ki, partilerde kim var? Herkes kimi biliyorsa söylesin… Ben kimsenin adını vermiyorum. Bizdekileri biliyordum, ‘hadi güle güle’ dedim. Böyle bir konseyin askeri kanadı belli, Silivri ve Sincan’da. Peki siyasi kanadı nerede? Bunları ‘bulun’ diyoruz. Bulamıyorlarsa bize yetki versinler biz buluruz bunları.
*Şu an müebbet cezası almış Silivri ve Sincan Cezaevinde bulunanlar eğer başarılı olsaydı ne olurdu? Hükümeti kimle kuracaklardı, cumhurbaşkanları, başbakanları kim olacaktı? Yurtta Sulh Konseyi’nin unsurları kimler olacaktı? Bunlar hangi partide varsa ortaya çıkartın diyoruz.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli uzun uzun FETÖ’nün siyasi ayağı konusu üzerinde dururken, 27 Mayıs ve 12 Eylül darbeleri sonrası kurulan asker ve sivil karışımı hükümetlerden bahsederek 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı “Yurtta Sulh Konseyi” içinde de hükümet kuracak yapı içinde bir asker-sivil karışımı olacağının mantığını tek tek izah etmiştir.
Türkiye’de kime sorarsanız sorun 15 Temmuz darbe girişimin arkasında FETÖ’nün siyasi ayağının yönlendirici ve motive edici olarak olduğunu söyleyecektir. Ama iş ortaya çıkarılmasına geldiğinde, kimse ortada görünmemektedir. MHP Lideri Devlet Bahçeli’de bunun farkında olduğu için cesaretlendirici bir duruş sergileyerek “Gelin hangi parti de Fetö’nün siyasi ayağından suçlular varsa ortaya çıkaralım” demektedir. Hem de defalarca bunu yapmıştır. Yine bu konuyu gündeme taşıdı ve kaç gündür bu konu “ana gündem” olarak her yerde tartışılıyor.
Teröristbaşı Fethullah Gülen’in Pensilvanya’da şatosunda ailece kalanlar bugün yeni parti kurmuş, kimi siyasette hala ahkâm kesmeye devam etmektedir. 15 Temmuz hain darbe girişiminden önce tüm Türkiye’yi “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” naraları atarak gezmiş ve sürekli ben “Başbakan olacağım” iddiasını ortaya koyan Fethullah Gülen’e çok yakın malum bayan parti kurmuş ve şu an onun partisi CHP-HDP yancısı olarak meclistedir.
Fetö’nün siyasi ayağına dokunulmayacağını hisseden Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener sürekli bu konuda “dik duruyormuş rolünü” oynamaktadır.
15 Temmuz’a “tiyatro, kontrollü darbe girişimi” diyen Kemal Kılıçdaroğlu oysa son yıllardaki tüm siyasi projelerini FETÖ’nün de olduğu ittifakla gerçekleştirmektedir. FETÖ’cü tüm gazetecilerin serbest bırakılmasını isteyen, birçok danışmanı FETÖ’den ceza alanda Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Ahmet Altan gibi PKK’lı ve FETÖ’cü damgası rahatlıkla vurulabilecek, 15 Temmuz darbe girişimini haftalar öncesinden bildiğini kendi ağzıyla ifade eden birinin serbest bırakılması gerektiğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu için de FETÖ’nün siyasi ayağı desek inanın abartmış olmayız. Benim için ha Bülent Arınç, ha Kemal Kılıçdaroğlu… Dikkat edin FETÖ’cülere sahip çıkma söylemlerinde zerre kadar farklılık yoktur.
15 Temmuz hain darbe girişimi öncesi “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” naralarıyla, “Başbakan olacağım” iddialarıyla Türkiye’yi gezen Meral Akşener’in Fethullah Gülen’e yakınlığını bilmeyen yoktur. 1 Kasım 2015 seçimleri sonrası MHP’de düzenlenmek istenen siyasi operasyonda tüm FETÖ’cülerin adeta seferberlik ilan ederek Meral Akşener’e verdiği desteği kim unutacaktır?
Fethullah Gülen’in ortaya çıkan “Meral Akşener’i koruyun. Ona sahip çıkın” şeklindeki yazılı mesajları, Meral Akşener’in FETÖ’nün hazırladığı belgesellerde söylediği “1980 öncesi Sayın Fethullah Gülen’in dinlerarası diyalog gibi bir proje uygulansaydı sağdan-soldan ölümler olmazdı” ve 2014 yılında Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı adayı olmasını isteyen FETÖ’cülerin onun imzasıyla gezdirdiği “Hocaefendi’yi bir gün herkes anlayacak, ne mutlu onu şimdiden anlayana!” cümleleri yanyana gelince nasıl net sonuçlar ortaya çıkıyor değil mi?
FETÖ’nün siyasi ayağı konusunda AKP hükümetinin büyük vebali vardır. AKP’nin iktidarında FETÖ’ye açtığı alan ve finalde de “Aldatıldık, kandırıldık” sahiplenmeleri ortadadır. Bu yüzden hükümet siyasi irade olarak, yargıya güvenli ve bağımsız alan açarak FETÖ’nün siyasi ayağının ortaya çıkarılması için her türlü atmosferi sağlamalıdır. Yoksa öyle “Elinde bilgi, belge olanlar savcılığa götürsün” demekle mücadele olmaz.
FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıkarılmadığı sürece Türkiye güvende değildir. FETÖ’nün en güçlü silahı “siyasi ayak” olarak hala yerli yerinde durmaktadır. “Yurtta Sulh Konseyi” içindeki siyasi akıl, güç ve yönlendirme sahipleri ortaya çıkarılmalıdır.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli bugüne kadar hangi uyarıda bulunduysa yanılmadı ve kimseyi yanıltmadı. O yüzden yine bir acı tecrübe yaşansın istenmiyorsa önlemini zamanında, vaktinde almak muhataplarının öncelikli vazifesidir. FETÖ’nün siyasi ayağı çırılçıplak ortadadır. O yüzden artık kimse üç maymunu oynamasın. FETÖ’nün çaycısı, çorbacısı değil, siyasi ayağı en büyük tehlike ve suç merkezidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.