‘Çalışkan olmayan, ahlakı olmayan Türk sayılmaz’

23 NİSAN, ÇOCUKLAR VE ATATÜRK -4

“Büyük Türk yarınının yapıcıları arasına girmek için şimdiden hazırlanın güzel çocuklar. Daima kulağınızda çınlasın ki, çalışkan olmayan Türk sayılmaz, ahlakı olmayan Türk olmaz. Şimdiden söylüyorum ki, sizlerden çalışmayanlar, millet işlerinde kendi paylarına düşecek olanı en iyi yapmak için bugün en iyi yetişmeye kulak asmayanlar bizim yarınki en büyük düşmanımızdır.”

ONLARA bir şeyler söylemek istediğim vakit, bir and meydana çıktı. İşte cumhuriyetimizin 23 Nisan çocuklarına armağanı’ dedi: ‘Türk’üm, doğruyum, çalışkanım. Yasam küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.’ Bu sözler, Türk çocukları tarafından o yıldan beri tekrarlanmaktadır. Vatanperver Dr. Reşit Galip, evvela bir baba olarak bu hisleri duymuş, sonra da Milli Eğitim Bakanı olarak okul çocuklarına bu andı içirmişti.” Dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip, 23 Nisan 1933 günü 23 Nisan Milli Hâkimiyet ve Çocuk Bayramı törenlerinin açılış konuşmasında ilk olarak Andımız’ı kamuoyuna duyurmuş oldu. Dr. Reşit Galip Bey’in Öğrencilere hitaben yaptığı ve “Çocuk Davası” nı anlamak açısından da çok önemli olan konuşmanın tamamı şu şekildedir:

“Çocuklar, Güzel yüzlü, güzel özlü Türk yavruları, bugün kutladığımız 23 Nisan, 13 yıl önce çoğunuzun daha doğmadığınız veya süt çocuğu olduğunuz zamanlarda yurdu kurtarmak için, Türk budununu (milletini) kurtuluşa eriştirmek için Büyük Millet Kurultayı’nın (TBMM) Gazi babanız eliyle açıldığı gündür. Bunu bayram edinmeniz Türk çocukları, öz kurultayın açıldığı günü kendi bayramınız için seçmeniz ne mutlu buluş!

Çocuklar, Bayramınız dolayısıyla size birkaç sözüm var. Bilirsiniz, daha iyi bilirsiniz ki, her Türk çocuğu anasının, babasının olduğu kadar milletindir, budunundur. Sizin sağlığınıza, sizin çalışmanıza, sizin budun ülküsüne ve törelerine uygun yetişmenize ananız, babanız kadar bütün Türklük yürekten bağlıdır. Can gözlerimiz üstünüze dikilmiştir. Sizin kafaca, bedence sağlam, gürbüz yetişmenizi, ahlakça en iyi, en yüksek yetişmenizi, millet dileğini kendi isteklerinden üstün tutar gönülle yetişmenizi istiyoruz. Analarınızdan, babalarınızdan, öğretmenlerinizden ve herkesten daha üstün yetişmek gayretiyle çalışmanızı istiyoruz.

Büyük Türk yarınının yapıcıları arasına girmek için şimdiden hazırlanın güzel çocuklar. Daima kulağınızda çınlasın ki, çalışkan olmayan Türk sayılmaz, ahlakı olmayan Türk olmaz. Şimdiden bağırarak söylüyorum ki, sizlerden çalışmayanlar, millet işlerinde kendi paylarına düşecek olanı en iyi yapmak için bugün en iyi yetişmeye kulak asmayanlar bizim yarınki en büyük düşmanımızdır. İçinizde yarın bütün milletin kendisine düşman olmasını isteyecek çocuk var mı? Budunlar (milletler) içinde bir ve eşsiz Türk’ün güzel yüzlü, güzel özlü çocukları, Türklüğün büyük yarını sizin görünüşte mini mini dayanaksız, fakat hakikatte acun (evren) yapısı kadar sağlam ve dayanıklı omuzlarınızdadır. Bunu düşünün, bilin, anlayın ve bir an bile unutmayın. Size bugün şu işi veriyorum. Bayramımız biter bitmez mekteplerinize döndüğünüz ilk günden başlayarak birinci derse girdiğiniz zaman sınıflarınızda hep birden ve her gün şu sözleri tekrarlayacaksınız: ‘Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.’ Bunu yalnız sizlerden, burada bulunanlardan değil, bütün mekteplilerden istiyorum. Haydi çocuklar bayramınız kutlu olsun. Bayramlara mutlu erenler gibi girin, gülün, oynayın, eğlenin.”

Andımız’ın ilk şekli 1972 yılında değiştirilmiştir. 29 Ağustos 1972 tarih ve 14291 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İlkokullar Yönetmeliği’nin 78. Maddesi’nde Andımız’da yer alan “budunumu” kelimesi “milletimi” olarak değiştirildi ve son kısma “Ne mutlu Türküm diyene” cümlesi eklendi. Andımız, 1997 yılında ikinci defa değiştirildi. “Öğrenci Andı”nın günümüzde söylenmekte olan metni, Millî Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisinin Ekim 1997 tarih 2481 sayısında yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 10. Maddesiyle belirlenmiştir. Bu maddeye göre “İlköğretim okulunda öğrenciler, her gün dersler başlamadan önce öğretmenlerin gözetiminde topluca “Öğrenci Andı”nı söyleyecekler.” Andımız’ın bugünkü tam metni şu şekildedir:

“Türk’üm,
Doğruyum,
Çalışkanım,
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi
saymak,
Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe
Durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!”

1933 yılı 23 Nisan’ı yurdun pek çok yerinde birbirinden ilginç kutlamalara sahne olmuştur. Anıtkabir Komutanlığı Belgeliği’nde yer alan ve o tarihlerde Atatürk’e gönderilen bir albümdeki fotoğraflardan yapılan törenlerin ve çocuk balolarının ne kadar canlı etkinliklerle kutlandığını görmek mümkün olmaktadır. İstanbul’da önce bütün çocukların katıldığı bir geçit töreni yapılmış, akşam da Maksim’de “Çocuk Müsameresi” (balosu) gerçekleştirilmiştir. Çatalca ve diğer birçok Çocuk Esirgeme Kurumunda etkinlikler düzenlenmiştir. İzmir Öksüzlere Yardım Cemiyeti Çocuk Bakım Yurdu tarafından çocuk bayramının havasına uygun faaliyetler yapılmış, küçük çocuklar, salıncaklara binmişler ve çeşitli oyunlar oynamışlardır. İzmir Hâkimiyet-i Milliye Okulu Fakir Çocukları Koruma Heyeti tarafından bir çocuk balosu düzenlenmiş, bu balo anısına bir albüm hazırlanarak Atatürk’e gönderilmiştir.

SONRAKİ GELİŞMELER (1935-1980)

Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen 23 Nisan tarihine bir türlü resmi olarak “Çocuk Bayramı” adı verilememiştir. 27 Mayıs 1935 tarihinde çıkartılan “Milli Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun,” 23 Nisan’ı sadece “Milli Hâkimiyet Bayramı” olarak tanımlıyordu. Bu Kanun’la, “1 Kasım Milli Bayramı” (Saltanatın kaldırılması bayramı) kaldırılmış; “23 Nisan Milli Bayram” ismi de “Milli Hâkimiyet Bayramı” olarak değiştirilmiştir. Yıllarca birlikte kutlamalar devam ettirilmiş olmasına rağmen, yasada “Çocuk Bayramı” ibaresine yer verilmemişti. 1935 yılında bu Kanun’un kabulünden sonra da 23 Nisan kapsamında “Çocuk Davası” nın çeşitli etkinliklerle kutlanmaya devam edildiğini görüyoruz. Çocuk Esirgeme Kurumu, halk, okullar ve diğer devlet kurumları, 20-30 Nisan Çocuk Haftası’nı, 23 Nisan’ı “Çocuk Bayramı” ve “Çocuk Günü” olarak kutlamaya devam edecektir. 1963 yılında hayatını kaybeden Dr. Fuat (Umay) Bey görmese de onun attığı tohumlar 1970’li yıllarda yeşermiş, O ve Çocuk Esirgeme Kurumu amacına ulaşmıştır. 23 Nisanlar, geniş kitleler tarafından kutlanmaya, anılmaya başlanmış, Türk milleti çocuk davasına sahip çıkmıştır. Bu nedenle 1970’li yıllar çocuk davamız bakımından adeta bir dönüm noktası olmuş, konu hem devlet düzeyinde hem de halk düzeyinde önemli bir konuma ulaşmıştır. 1975 yılında kutlamalara Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu da katılmış ve etkin görevler almıştır. TRT, çocuk programlarına hafta boyunca yer vererek büyük eğlenceler düzenlemiştir. TBMM Başkanlığı 23 Nisan 1978’de günü özel oturumla açarak, üye sayısı kadar çocuk temsilci ile toplandı. Bu ilk uygulamaya Ankara okullarından çocuklar katılmış ise de, sonradan 1980 yılında Türkiye’nin her yanından çocukların katılımı saplanarak, “Ulusal Çocuk Parlamentosu” gerçekleştirilmiştir. Aynı yıl (1980) TRT Kurumu, komşu ülkelerin çocuklarını da davet ederek, Çocuk Bayramı’nın uluslararası düzeyde kutlanmasını sağladı. Kurum bu uygulamalarını günümüze kadar devam ettirmiş ve ettirmektedir.

23 NİSAN NİHAYET RESMEN ÇOCUK BAYRAMI OLUYOR

1980 yılı çocuklar ve çocuk davası bakımından çok önemli bir yıl olmuştur. Yukarıda bahsettiğimiz gelişmelerin dışında bu yıl yaşanan en önemli gelişme 23 Nisan Çocuk Bayramı ile ilgili hukuki gelişme olmuştur. Milli Güvenlik Konseyi, o güne kadarki resmi eksikliği gideren tarihi kararı alarak bayramın adını “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” şeklinde tanımlamıştır. Danışma Meclisi, ertesi yıl (1981) 23 Nisan günü çocuk bayramı vesilesi ile özel bir gündemle toplanmıştır. 1985 yılında TBMM ve TRT Kurumu 23 Nisan şenliklerini ortaklaşa kutlamaya başladılar. O yıl her kıtadan, otuzdört ülkeden, farklı din ve milliyetten, ayrı dil ve renklerden çocukların katılımı ile Ankara’da “Dünya Barışı” simgelenmiştir. 23 Nisanlar artık Atatürk’ün Türk çocuklarına, Türk çocuklarının da dünya çocuklarına hediye ettiği bir gün haline gelmiştir. 23 Nisan Bayramı kapsamında ulusal egemenlik ve çocuk davasının birleşmiş olması son derece anlamlıdır. Çünkü “millet egemenliğini” yani “demokrasi”yi yaşatacak olanlar da geleceğin barış içindeki dünyasını kuracak olanlar da bugünün çocukları olacaktır. Bu nedenle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramları kutlanırken bayramın içeriğinde bulunan “ulusal egemenlik” ve “çocuk meselesi” birlikte, aynı ağırlıkta ele alınmalı, çocuklarımızın demokrasi ile barışa sahip çıkma ve yaşatma bilinçleri hep canlı tutulmalıdır. BİTTİ

KAYNAKLAR:

“23 Nisan Nasıl Çocuk Bayramı Oldu?” Tarih ve Toplum Dergisi, Cilt: VIII., Sayı: 43 (Temmuz 1987).

AFETİNAN, A., Atatürk Hakkında Hâtıralar ve Belgeler, 4. Baskı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1984.

AKIN, V., Bir Devrin Cemiyet Adamı Doktor Fuat Umay (1885-1963), Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 2000.

ASLAN, İ., “Dünyanın İlk Çocuk Bayramı 23 Nisan ve Uluslararası Çocuk Yılı”, Belleten, Cilt: XLVI, Sayı: 183 (1982).

Atatürk ve Çocuk, Yayına Haz: K. M. Teke, Anıtkabir Komutanlığı Yayınları, Ankara, 2014.

GÜLER, A., Benim Ailem (Atatürk’ün Saklanan Ailesi), Yılmaz Basım, İstanbul, 2015.

GÜLER, A., Nutuktan Dersler Çocuklar İçin Nutuk, Halk Kitabevi, İstanbul, 2017.

Kılıç Ali, Atatürk’ün Hususiyetleri, Sel Yayınları, İstanbul, 1955.

SOYAK, H. R., Doğumundan Ölümüne Kadar Atatürk ve Atatürk’ün Hususiyetleri, Hayat Yayınları, İstanbul, 1965.

SÖNMEZ, C., Atatürk’te Çocuk Sevgisi, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 2014.

VELİDEDEOĞLU, H. V., “İlk Ulusal Bayram ve Bir Anı”, Cumhuriyet, 16 Nisan 1982.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali GÜLER Arşivi
SON YAZILAR