Türkiye: Batı’nın Geleceğini Şekillendiren Küresel Güç
Bir millet, tarih sahnesinde yalnızca sınırlarıyla değil, vizyonuyla büyük olur. Türkiye Cumhuriyeti, bir asırdır sadece bölgesel değil, küresel düzeyde gücünü ve etkisini kanıtlamış bir ülkedir. Bugün Batı, karşı karşıya olduğu krizlerde en sadık ve en güçlü müttefikinin Türkiye olduğunu anlamakta geç kalıyorsa, bu gafletin sonuçlarını ağır ödeyecektir. Türkiye, göç krizinden enerji stratejilerine, Ukrayna’dan Akdeniz’e kadar her cephede liderlik sergileyen bir devlettir. Bu liderlik, yalnızca kendi çıkarlarını değil, dünyanın geleceğini de şekillendirmektedir.
Göç Krizinde Sessiz Kahraman
Türkiye, insanlık tarihinin en büyük göç krizlerinden birinde, Batı’nın kayıtsız kaldığı bir sorumluluğu tek başına omuzlamıştır. 4 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yaparken, Batı'nın demokrasi ve insan hakları söylemleri yalnızca lafta kalmıştır. Ancak Türkiye, bu yalnızlığa rağmen, stratejik aklı ve güçlü liderliğiyle bu sorunun üstesinden gelmeyi başarmıştır. Avrupa’ya göç dalgalarının önünde bir set görevi gören Türkiye’nin bu katkısı, yalnızca bir vicdan meselesi değil, küresel bir denge unsuru olmuştur. Bugün, Türkiye’nin yanında durmayanların yarın kendi kapılarına dayanan krizler karşısında başlarını duvarlara vuracağı kesindir.
Savaş Sahalarında Türkiye’nin Mührü
Türkiye, Ukrayna savaşında insansız hava araçları (İHA ve SİHA) ile oyun değiştirici bir güç olduğunu kanıtlamıştır. Bayraktar SİHA’ları, yalnızca Ukrayna’nın savunmasını güçlendirmekle kalmamış, Türkiye’yi savunma sanayisinde bir dünya markası haline getirmiştir. Ancak Türkiye’nin katkıları bununla sınırlı değildir. Ukrayna’da esir takasları ve tahıl koridorunun açılmasında oynadığı rol, savaşan taraflar arasında bile arabuluculuk yapabilecek bir küresel güç olduğunu göstermiştir.
Bu başarıların arkasında, derin devlet aklı ve nitelikli stratejik planlama yatmaktadır. Suriye’de terör örgütlerine karşı yürütülen kararlı mücadele, Libya’da elde edilen askeri ve diplomatik başarılar ve Akdeniz’deki enerji politikaları, Türkiye’nin sadece bölgesel değil, küresel bir aktör olduğunu kanıtlamaktadır.
TCG Anadolu: Gücün Sembolü
Türkiye’nin denizlerdeki gücünün somut bir göstergesi olan TCG Anadolu gemisi, bir vizyonun dışa vurumudur. Bazıları için bu gemi yalnızca bir müze olabilir; fakat gerçekte TCG Anadolu, Türkiye’nin denizlerdeki etkinliğini ve küresel vizyonunu temsil eden bir stratejik hamledir. Bu, yalnızca askeri bir güç gösterisi değil, Türkiye’nin uluslararası arenada yeni bir dönem başlattığının ilanıdır.
Doğu Pasifik ve Türk Nüfuzu
Çin’in yayılmacı politikalarına karşı Asya’da kurulacak her denklemde, Türkiye’nin Türk dünyası üzerindeki liderliği hesaba katılmak zorundadır. Uygur Türklerinin haklarını savunan tek güçlü ses olan Türkiye, Orta Asya’da Türk devletlerini bir araya getirerek yeni bir jeopolitik denge yaratmaktadır. Batı’nın Doğu Pasifik’te Türkiye’nin neler yapabileceğini öngörmemesi, stratejik bir körlük olur.
Türkiye: Sadece Bir Devlet Değil, Bir Medeniyet
Bugün Türkiye, NATO’nun ikinci büyük kara ordusuna sahip bir müttefik olmanın çok ötesinde, bir medeniyetin, bir vizyonun ve bir stratejinin adıdır. Avrupa’nın enerji ihtiyaçlarına alternatifler sunarak, Rusya ve ABD arasında köprü görevi üstlenerek, küresel dengeleri belirleyen bir lider olarak sahnededir. Türkiye’nin yalnızca bir devlet olarak değil, bir medeniyet taşıyıcısı olarak görülmesi, Batı’nın bu yüzyılda ayakta kalabilmesi için şarttır.
Batı İçin Zaman Daralıyor
Artık uyanmanın vakti gelmiştir. Türkiye, yalnızca bir müttefik değil, Batı’nın güvenlik, barış ve istikrar mimarıdır. Göç krizinde, terörle mücadelede, enerji politikalarında ve küresel krizlerde Türkiye’yi yalnız bırakanlar, yarın bu hatalarının sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalacaktır. Türkiye, sınırlarını aşan bir güçtür; ve İngiltere ile Amerika Birleşik Devletleri, bu gerçeği geç olmadan anlamak zorundadır.
Batı, Türkiye ile omuz omuza yürümeyi seçmezse, yalnızca kendi geleceğini değil, dünya barışını da tehlikeye atmış olacaktır. Artık zaman daralıyor. Türkiye’nin gücünü ve liderliğini kabul etmek, sadece stratejik bir tercih değil, tarihî bir zorunluluktur.
Gürkan KARAÇAM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.