Lider Bahçeli Gerçeği ve AKP Hükümeti
Arşiv niteliğinde bir görüntüden söz etmek istiyorum: Yetkili konumda yetkililer ve etkili konumda yandaş yazarların ağzından bir Öcalan güzellemesi. Hatırlamakta fayda var. Ne demişler, "Et tekraru ahsen velev kâne 180." (Tekrar güzel şeydir. İsterse 180'inci kez olsun) Türk Milleti'nin hiç bir ferdinin unutmaması gereken, çözüm sürecinde nasıl bir Apo seviciliği varmış. Herkes bunu büyük bir mutluluk içinde yapıyormuş. Yetkililer ve etkililer akıl tutulmasına uğramışlar sanki. Bu düşüncede olan bir iktidar nasıl olacak da terörü bitirecek ya da teröre son verecek? Hem Öcalan'a hem de Kandil'e yanık olacaksınız, üstüne üstlük onlarla ve onların emrindeki PKK'yla mücadele edeceksiniz? PKK'nın politik arenadaki vuvuzelası HDP'yi kötü göstermek için Öcalan karşıtı ilan edeceksiniz? Bu nasıl bir kafa yapısı? Başbakan Yardımcılarının, Bakanların, milletvekillerinin, köşe yazarlarının dile getirdikleri çok ilginç sözler. İsim vermeden yayınlıyorum, çünkü o zaman, o süreçte her AKP'li bunlara benzer sözleri ediyordu.
"Öcalan Türkiye'nin önünü açıyor. Öcalan dünyanın geleceğini iyi okuyor."
"Şu anda binlerce Türkoğlu Türk Abdullah Öcalan'ın mesajıyla duygulanıyorsa; artık gelecek yeni bir dönem başlamıştır."
"Öcalan Türkiye'nin demokrasisine katkı sağlıyor."
"Abdullah Öcalan bile zamanın ruhunu yakalamışken..."
"Öcalan ölmeyi değil yaşatmayı seçti."
"Sayın Öcalan demek suç olmaktan çıktı. PKK'nın kendi bayrağını (kişinin kendi deyişidir), Öcalan'ın posterini taşımak suç olmaktan çıktı. Hatta eyaletler, demokratik özerklikler falan bunların hiç birisi suç değil."
"Sürekli Öcalan adına yalan söylüyorlar. Öcalan başkanlık sistemine karşı, Öcalan AK Partiyle koalisyona karşı. Öcalan şöyle diyor, böyle diyor külliyen bunlarda yalan... Öcalan adına mütemadiyen yalan söylüyorlar. Öcalan bunları yalasa muhtemelen sopayla kovalar diye düşünüyorum."
"Abdullah Öcalan televizyon seyrediyor, belki bizi de seyrediyordur. HDP, Abdullah Öcalan'ı içerde tutmaya çalışıyor. Bakın çok açık söylüyorum Abdullah Öcalan'ı bizzat içerde tutmaya çalışan HDP'nin kendisidir."
"MİT'in temas halinde olduğu Öcalan ve Kandil'dekilerin HDP'den daha tutarlı diye değerlendiriyorlar. Daha makul ve daha tutarlı, daha bilerek Türkiye'de binlerce yıllık süreç nasıl yürür nasıl yürümez diye iyi biliyorlar."
"Abdullah Öcalan'ın bir biçimde kendisiyle ilgili kaygısı olduğu düşüncesi çok mümkün değil. Doğrusu, çünkü; ideolojik olarak bir rehber, bir lider."
"Ama Öcalan iyi ki bu süreç içinde muhatap alınıyor. İyi ki Öcalan faktörü var. Yoksa bazı şeylerin kolay kolay önüne geçmek zor olurdu."
"Bebek katili denilen bu kişi çıktı 21 Mart'ta gerçekten çok kapsayıcı, insanlara geleceği gösteren ve helalleşme teklifi sunan bir konuşma yaptı."
"Bu süreçte çok sorumluluk bilinciyle hareket edip, çözüm sürecinin ilerleyen aşamasında Türkiye Öcalan'ın konumu düşünmelidir."
"Siz kimsiniz Öcalan'ı zor duruma düşürdüğünüzü bilmiyor musunuz? Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz? Öcalan'ı itibarsız hale getirmek istiyorsunuz?"
Etkili ve yetkili kişilerin Apo'yu öven sözlerine, akıllarının tutulmuş hallerine bakarsak, bazı sonuçlar çıkarabiliriz.
Buna göre önceden Öcalan'a sayın demek suçmuş, PKK çaputu taşımak suçmuş, Öcalan'ın posterini taşımak suçmuş. Türkiye'nin önü kapalıymış. Eyalet ve demokratik özerklik demek önceden suçmuş. Öcalan başkanlık sistemine karşı değilmiş. AKP'yle koalisyon konusunda girişimleri varmış. Öcalan'ı içerde tutmak isteyen HDP'ymiş. İnsanlara helalleşme teklif etmiş. Ancak unuttukları bir şey var. Lider Devlet Bahçeli'nin başka bir şey için söylediği söz bunlar için de geçerlidir. Hesaplaşmadan helalleşme olur mu be gülüm! Öcalan'ın konumu yani serbestiyeti tartışılmalıymış. Ev hapsi mi olacak yoksa tamamen serbest mi bırakılacak. Kendine bakarsak İmralı zabıtlarında serbest kalacağını inanarak belirtiyor. Biri de çıkmış, 'Siz kim oluyorsunuz' diyerek HDP'yi Öcalan'ı itibarsızlığa düşürmekle suçluyor. Sanki bir birliktelikleri varmış da, siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz diyor. Bu nedir Allah aşkına?. Bunu yapanların savunulacak bir yanları var mı?
İşte bu akıl tutulmasına uğramış zihniyet, bu konuda Türk Milletinden özür dilemeden hemen hemen aynı kadroyla, aynı zihniyetle yola devam ediyor. Toplum olarak biz bu söylenenleri unutuyor ya da unutturulmaya çalışıyoruz. Aynen bugün paralel dedikleri güruh karşısında da Lider Devlet Bahçeli'nin zamanında yapmış olduğu uyarılar karşısında hemen hepsi yürek yemiş aslana dönen bu zihniyet mensuplarıydı.
Neler neler söylemediler... Konuşmalarına başlarken Fethullah Gülen'e selam yollayanlar, gurbetteki Fethulah Gülen sevgi ve saygılarını yollayanlar... Büyük bir maharetmiş gibi gittim, ziyaret ettim, Başbakanımızın selamların ilettim. Bir isteğiniz var mı? diye suallerini ilettim diyenler mi ararsınız yoksa: Bu okulları oluşturanlara bu okulları kapatın diyorsa, şayet vicdanları buna el veriyorsa, kara vicdanlı değilseler... Diyenler bugün yine görev başındalar. En yetkili noktalarda oturuyorlar. Bir farkla bu lafları ederken bıyıksızdılar, şimdi bıyıkları var. Vicdanları bıyıklarıyla doğru orantılı gelişmiş olmalı.
Bu beyler şimdi cemaat okullarını kapatıyor kara vicdanlılar mı? Bunlarda hiç vicdan yok mu?
İyi de be kardeşim bu Lider bahçeli daha size ne yapsın?
19 Haziran 2010 Milliyet: Bahçeli, "OHAL ilan edilsin!"
19 Ekim 2011 Radikal: Bahçeli, "OHAL ilan edilsin!"
19 Eylül 2012 Hürriyet: Bahçeli, "OHAL ilan edilsin!"
15 Mart 2016 Milliyet: Bahçeli, "OHAL ilan edilsin!"
O günlerde ve daha öncesinde sınırlı OHAL isteğini dikkate almayanlar, bugün tüm yurtta OHAL ilan etmişlerdir.
2010 yılında Lider Devlet Bahçeli'nin isteğine, partisinin grup toplantısında zamanın Başbakanı Recep Bey şöyle sesleniyor, Lider Bahçeli'ye cevap veriyordu:
"Çıkıp 'OHAL ilan edin, açılımdan vazgeçin, erken seçim' diyorlar. Allah aşkına soruyorum 73 milyonun yüreği sızlarken bunu konuşmanın zamanı mı? Terör örgütü OHAL yeniden ilan edilsin, Türkiye yeniden 90'lı yılların ülkesi olsun diye kanlı eylemler yapıyor. Ankara'dan birileri de buna yağ sürüyor.
OHAL yerleşim bölgelerini boşalmıştır. Terörle bunu gerektiriyor diye eğitime ara vermektir. OHAL tehlike var diye binaları yıkmaktır. Temel ihtiyaç maddelerine el koymaktır. Sokağa çıkma yasağıdır. 1987'de OHAL ilan edildi ve biz kaldırıncaya kadar devam etti, hangi yaraya merhem oldu? Hangi sorunu çözdü? OHAL terörü derinleştirdi. Bölge halkını mağdur etti. OHAL istemek terörün diline teslim olmaktır."
Şayet Lider Devlet Bahçeli dinlenseydi, dedikleri dikkate alınsaydı ne Gülen cemaati ne de başka bir cemaat Devlette yapılanmaya cesaret edemezdi ne de darbe girişimini yaşamazdık. Terörde dururdu.
Sorarım size bu terörle mücadele etmeyi bilmeyen bu anlayış, cemaate teslim ettiği kaleleri, mevzileri şimdi geri almak için çırpınıyor, geri alması mümkün mü? Lider Bahçeli'yi daha çok dinlemeniz gerekmektedir.
Buradan da anlıyoruz ki, konuşmuş olmak için konuşmamalı, yancılık, yalakalık yapmamız gerekiyor. Hele bu çağda hiç... Çünkü arşive çok kolay ulaşılıyor. Biline!
Sağlıcakla kalın!
Fikri ATILBAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.