İdrak Nasip İşidir Efendi, Bırak da Dilinde Tüy Kalsın
Bizim için yazılanı bilmeden kurarız hayallerimizi…
Yarını planlarız, dünkü planlarımızın bugünün sahillerine vurduğu küçük kırıntılara güvenerek…
Bu benim hayatım deyip sahiplendiğimiz ömrümüzün çok da bize ait olmadığına tanık oluruz çoğu zaman…
Kim cehenneme dönsün ister ki hayatının ve birilerinin cenneti yaşayabilmesi adına payına cehennem düşenlerden olmayı isteyecek kadar deli…
Bazı hayatlar vardır efendi! Ve o hayatların sahiplerinin kaderidir kendilerinin olmayan o hayatı yaşamak…
Cüzzi bir irade ile ne, ne kadar elindedir senin…
Çizileni oynayan aldanmış her oyuncu gibi kendini çizer sanma sendromudur sıkça rastlanan…
İşte Hakikat! Kadir Kader ile iteler seçmişse Aslan’ını…
Ve kibir! Kendini seçilmiş sanma saçmalığıyla hal diliyle etrafa saçılan hakirsiniz bakışları…
Makam, mevki, mal, mülk, şan, şöhret sahibi(!) olanların kendilerine imtihandan sebep verilen nimetleri seçilmişlik alameti olarak yorumlaması…
Oldum gafleti ve iblisin tezgâhında işlenmiş çürümüş ruhların milyonlarca masum hayatın cellâdı olması…
Elitler oligarşisi ve “Oligarklar Besin Zinciri”nden sebep sanki düzenmiş gibi dayatılan bitirilemeyen açlık…
Nesillerin imhası ve yok edilmek istenen hakiki ahiret inancı ve hüp edilmek istenen İslam İtikadı…
Küresel Din Ticareti, eritilmek istenen Milli Şuur ve gereksiz olduğuna inandırılmak istendiğimiz Ahlak…
Küreselleşme yalanıyla genç-yaşlı tüm dimağlara kazınmaya çalışan “Tek Gerçek Para” ideolojisi…
“Top Yekûn Kalkınma” ile “Ferdi Zenginlik” kapışmasında biz diyenlerin, ben diyenler kulübü tarafından koparılan yaygara ile; “Ey Millet bugün biz diyenlerin tek derdi ben olmak, biz diyerek ben olmak arzusundalar” aldatmacası ve yutulan toplumsal bilinç, azdırılan-kudurt
“Müslüman’ın hakkıdır iyi bir yaşam” spekülasyonuyla meşrulaştırılan İsraf…
Haz müptelalığı ve satılık fetvaların temaşası…
Perdelenmiş sahte peygamberler seramonisi ve “biat et kurtul” propagandası…
Adaletin Gücü yerine iblisin uşağı olmuş satılık ruhların “bende olsam yapardım” maskesiyle perdelediği bulaşıcı bir hastalık, koy yerine yeni(!) kavramı “Gücün Adaleti” ve en geçer akçe hile…
Sayfalarca yazsanız da, saatlerce konuşsanız da dillerde aynı şarkı “yeme bizi, kim olsa aynısını yapar ve sende olsan sende yapardın”…
Sussa da dilim, susmaz ya beynim, ne diyelim;
İdrak nasip işidir efendi, bırak da dilinde tüy kalsın…
Gürkan KARAÇAM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.