ÇİFTLİK BANK’IN ASIL GÖTÜRDÜKLERİ
Çiftlik bank olayından sonra neden devlet destekli tarım ve hayvancılık projeleri geliştirilmez diye düşünüp duruyordum. Meğer zamanında yapılmış.
Tevfik Güngör’ün 6 Nisan 2018 tarihinde Dünya Gazetesi’nde yayınlanan yazısında bu konudan bahsedilmiş. Üstelik devletin 1969 yılında başlattığı “Besi Projesi” isimli bu çalışmada tarım ve hayvancılık bir arada değerlendirilip üreticiye destek verilmiş.
Projenin tarım kısmı bugün ekonomi gündeminin ön sıralarını teşkil eden Şeker Fabrikaları, hayvancılık kısmı ise yine et fiyatlarından dolayı zaman zaman ismini duyduğumuz Et ve Balık Kurumu tarafından gerçekleştirilmiş.
Tamamını okumanızı tavsiye ettiğim, o dönemleri görmüş bir okuyucunun değerli köşe yazarına ilettiği satırların bir kısmı şöyle;
“1969 yılında pancar çiftçisinin kasaplık hayvan yetiştirmesi için Bakanlar Kurulu tarafından Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü'ne görev verilmişti. Besi Projesi adı verilen proje ile şeker fabrikaları, pancar çiftçisine pancar ekiminde olduğu gibi mukaveleli olarak kasaplık sığır besisi yaptırmıştı.
İsteyen pancar çiftçisine “Sığır Besi Sözleşmesi” ile bakabileceği kadar sığır veriliyordu.
Verilen ayni ve nakdi avanslar ile canlı hayvan bedeli, pancar üreticisinin pancar alacağı bordrolarından kesilirdi.
Belli bir zaman sonra kesim için elverişli hale gelen sığırlar, fabrikaların tesellüm merkezlerinde canlı olarak tartılıp Et ve Balık Kurumu vasıtalarına yüklenir ve kesim işlemi yapılmak üzere en yakın kombinalara sevk edilirdi.
Yapılan tartı üzerinden canlı hayvan bedelleri fabrikalar tarafından çiftçilere ödenir ve sonra Et ve Balık Kurumu'ndan tahsil edilirdi.
Bu proje devam ettirilseydi bugün et ithali yapmamıza gerek kalmazdı. Fabrikaların kuru küspe tesisleri de iptal edilmez ve çiftçiye ucuz yem satışı ve aynı zamanda istihkak mukabili yem dağıtımı devam ederdi. Ülkemiz de bugünkü dar boğaza sürüklenmezdi.”
Şimdi bu satırları okuyunca üzülmemek elde değil.
O dönemler ülkenin tarım ve hayvancılığına baktığınızda böyle güzel projeler göz önüne gelirken bugün ise bir tarafta Çiftlik Bank diğer tarafta Şeker Fabrikalarını özelleştirilmesi...
Önce Çiftlik Bank’a değinelim.
Özellikle son 4-5 yıldır ülkemizde et fiyatlarında ciddi artış söz konusu.
Devletimiz yurt dışından et ithalatı yapmak suretiyle dahi engel olmaya çalıştığı bu durumkarşısında maalesef kayda değer bir sonuç alınamadı. Zaten böyle verimli toprakları olan bir ülkede tarım ve hayvancılıkla ilgili herhangi bir ürünün ithaledilmesi de içler acısı bir çözüm yöntemiydi.
Devletin uzun süredir et üretim ve tüketimi ile ilgili gerçekçi bir çözüm projesi ortaya koyamaması, vatandaşta hayvancılık işine mi girsek sorularının sorulmasına sebep oldu.
Sistemsiz ve düşük adetlerde üretimin beklenilen seviyede kazanç sağlamamasına bir de oturduğun yerden hiçbir çileye katlanılmadan para kazanma hevesi katılınca, bu alana yönelen özel teşebbüs tereddütsüz şekilde destek bulabildi.
Sonuç vatandaşımızın yıllardır ortaya koyduğu birikimler uçup gitti.
Üstelik dahası var!
Tarım veya hayvancılıkla ilgili yapılacak olası bir yatırım girişimine ilgili yatırım girişimine bir daha hangimiz destek oluruz şüpheli.
Çiftlik Bank sadece insanlarımızın paralarını alıp götürmekle kalmadı istenilen teknoloji ve sanayi seviyesine henüz gelemeyen ülkemizin tarım ve hayvancılık noktasında dünyada ki sayılı ülkelerden biri olabilme umutlarımızı da bir süreliğine alıp götürdü.
Bir sonraki yazıda Şeker Fabrikaları ve özelleştirme ile devam edeceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.