Muharrem Günay SIDDIKOĞLU

Muharrem Günay SIDDIKOĞLU

ELİNE, BELİNE VE DİLİNE SAHİP OL

İnsanın eli, her türlü iyilik ve kötülüğün uygulayıcısıdır. İnsan eline sahip olamazsa bir öfkede kâtil bir tamahkârlıkla da hırsız olur. Oysa Allah eli, çalmak, çırpmak, dövmek ve öldürmek için değil, üretmek, başkalarına vermek ve sevmek için yaratmıştır.

Dil de böyledir. Allah dili, yalan söylemek, iftira atmak, sövmek ve kötü söz söylemek için değil, iyi ve güzel söz söylemek, iyiliği emretmek, kötülüğü nehy etmek için yaratmıştır. Bele sahip olmakta namusumuza, şerefimize sahip olmak şeklinde anlatılmıştır. Onun içindir ki Hacı Bektâşı Veli:
Eline, beline ve diline sahip ol” buyurmuştur. Ele, bele ve dile sahip olmak aynı zamanda İslam ahlakının da temelini oluşturur.

Ele, bele ve dile sahip olmaktan bir başka maksat ise; Ele; vatana, devlete, millete; Dile, Türkçeye; Bele, töreye sahip çıkmaktır. İslam açısından millete, vatana, devlete ve töreye sahip çıkmak ta dini bir gerekliliktir.

Türk milleti, Asâkir-i İslam (İslam’ın askerleri) ve Cundullah (Allah’ın ordusu) ve Allah’ın İslâm’a hizmetle şereflendirdiği bir millettir. Üzerinde ay yıldızlı bayrağımızın dalgalandığı ve ezan seslerinin yükseldiği cennet vatanımız ise atalarımızın yadigârı ve ana ırzımız kadar kutsal ve mübarektir.

Türkçe, Türk milletinin ses bayrağıdır. Türk milletini oluşturan en önemli unsurlardan birisidir. Bu bakımdan dilimize sahip çıkmalıyız. Tarihi, dini ve kültürel mirasımızı gelecek nesillere ancak dilimiz sayesinde aktarabiliriz.

Töre ise Türk toplumunu asırlardır ayakta tutan ve herkesin uymak zorunda olduğu ahlaki kurallar bütünüdür. Onun içindir ki ilimize, devletimize, kutsal vatan topraklarımıza, dilimize ve töremize sahip çıkmak bizim olmazsa olmazlarımızın başında gelmelidir.

Müslüman Yalan Söylemez

Ayet-i kerimelerde ve hadisi şeriflerde açıkça beyan edildiği üzere, yalan İslam’ ın şiddetle yasakladığı ve büyük günah saydığı bir davranıştır. Yüce Allah; “Yalan sözden kaçının.” (Hac,22/30) “Doğru söz söyleyin” (Ahzab,33/70) buyurmaktadır.

Peygamberimiz(s.a.s) de; “Doğruluk (insanı) hayra götürür. Hayır, da cennete götürür. Kişi doğru konuşa, konuşa Allah’ın yanında doğru kişi olarak yazılır. Yalan ise kötülüğe, kötülük de ateşe götürür. Kişi yalan konuşa, konuşa Allah’ın yanında yalancı (Kezzap) olarak yazılır.” (Müslim, Birr,103,III,2012–2013) Buyurmuştur…

Kur’an-ı kerime göre: “Allah, haddi aşan, yalan söz söyleyen kişiyi doğru yola iletmez.” (Mü’min, 40/28)

Bu nedenle kişi,”İyice bilmediği bir şeyin ardına düşmemeli, kulak, göz, kalp ve bunların hepsinin yaptıklarından sorumlu olduğunu“(İsra,17/36) unutmamalı; “Ya doğru ve faydalı söz söylemeli ya da susmalı”dır. (Müslim, İman,75.I,68)

Abdullah bin Amr İbni'l-Âs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kişi tam münâfık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terk edinceye kadar o kişide münafıklıktan bir sıfat bulunmuş olur: Kendisine bir şey emânet edildiği zaman ona ihanet eder. Konuştuğunda yalan söyler. Söz verince sözünden döner. Düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar." (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî)

İbn-i Mes'ud (r.a.) şöyle demiştir: "Kul, yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam edince bir an gelir ki, kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamı simsiyah olur. Sonunda Allah nezdinde ‘yalancılar’ arasına kaydedilir." (Muvatta) Doğruluk, ferdi ve toplumu huzur ve mutluluğa götürür, yalan ise kötülüğe ve felakete sürükler. Bu nedenle, yüce dinimiz İslam, özde ve sözde doğruluğu emretmiş; yalanı ve yalan sözü yasaklamıştır.

Mü’min eli ile dili ile ve beli ile çevresine güven veren insan demektir. Başta namaz olmak üzere, oruç, hac gibi ibadetlerini yerine getiren bir Mü’min özü, sözü, içi ile dışı bir olmalıdır. Her konuda kendisine güvenilebilmelidir. Allah’ın isimlerinden birisi olan “El Mü’min”, dostlarını azaptan, kullarını zulümden emin kılan demektir. Kendisine inanan ve iman edenlere kendi isimlerinden birisini veren Yüce Allah müminlerden “kendilerine her konuda güvenilen insan olmalarını istemiştir. Sevgili Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
Vallahi mümin olamaz, vallahi mümin olamaz, vallahi mümin olamaz” buyurdu. Kendisine: “Ey Allah’ın Resulü, kim mümin olamaz?” denildi: “Zulüm ve şerrinden komşusu güven içerisinde olmayan kimse” buyurdu.” (Buhari, Kitâbu'l-Edeb: 29, Tecrid no: 2019)

“Kişinin namazı, orucu sizi aldatmasın. Dileyen oruç tutar, dileyen namaz kılar. Fakat güvenilir olmayanın dini de olmaz.” (Kenzul-Ummal. H. No: 8436)

Sevgili Peygamberimiz Müslümanı :“Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir” (Tirmizî, Îmân, 12) şeklinde târif etmiştir. Öyleyse her Mü’min çevresine güven veren, elinden, belinden ve dilinden herkesin emin olduğu insan olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muharrem Günay SIDDIKOĞLU Arşivi
SON YAZILAR