Kutuplardaki erime yeni sistemden mi oldu
YENİ yasama yılının başlamasıyla birlikte, zillet cephesinin eski hastalıkları yine nüksetti. Yapıcı, yol gösteren, çözüm üreten hiçbir şey ortaya koymadıkları gibi, sisteme, kurumlara ve hükümete ölçüsüz ve dengesiz biçimde saldırıyorlar. Kendilerini dinlerken, hangi ülkeden bahsettiklerini, nerede yaşadıklarını anlayamıyorsunuz. Hayali şeyler üretiyor, sonra da onun üzerinden hücuma geçiyorlar. Ne istedikleri, ne yapmaya çalıştıkları, neyi hedefledikleri belli değil. Sadece eleştirmek, germek ve yıkmak için uğraşıyorlar.
DÜNYADAN HABERSİZ!
Yeni döneminin ilk gününden itibaren, yine hükümet sistemini bir defa daha hedefe koydular. Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup konuşmasını hayretler içinde dinledik. Bir parti genel başkanı ülke gerçeklerinden, bölgemizdeki durumdan, dünyadaki gelişmelerden nasıl bu kadar habersiz olabilir? Neredeyse kutuplardaki erimeyi bile Türkiye’deki sisteme ve hükümete bağlayacak. Kılıçdaroğlu’nu dinlerken havaların soğumasının yaklaşan kış mevsimiyle bir ilgisi olmadığını, hükümetin icraatlarından kaynaklandığını zannedersiniz. Konuşmasında bütün olumsuzlukların sebebi olarak, yeni hükümet sistemini gösterdi, çözümü de yeniden parlamenter sisteme geçmekte buldu. Bu milletin gerçekten buna inanacağını, “parlamenter sistemi yıllarca uyguladık, sonucu darbeler, krizler, tıkanıklıklar ve gerginlikler olmadı mı?” diye sormayacağını mı zannediyor. Keşke PYD ve PKK’nın sorunlarıyla ilgilenip, onları meşrulaştırmak için ortaya koyduğu çabanın çok azını da bu milletin gerçek meseleleri için gösterse.
BEYHUDE ÇABA
Türkiye’nin CHP ve yancılarının uçuk, ilgisiz, dünyadan habersiz söz ve sataşmalarıyla ilgilenecek, bunlara vakit ayıracak lüksü yoktur. Yeni sistem Türkiye’nin önünü açmış, rahatlatmış ve sorunların çözümünü kolaylaştırmıştır. Kılıçdaroğlu ve zillet cephesini rahatsız eden budur. Kendilerine bir daha koalisyon yoluyla da olsa iktidar imkânı kalmadığının farkındalar. Eski sistemde ısrar etmelerinin, geri dönülmesini istemelerinin asıl sebebi budur, ama bu beyhude bir çabadır. Onlar kendi dertleriyle uğraşıp dursunlar, hükümet önüne bakmalı ve işlerine yoğunlaşmalıdır.
YÜZDE 50’NİN ALTI, MEŞRUİYET TARTIŞMASI AÇAR
Sayın Erdoğan’ın yeni sistemde cumhurbaşkanının seçilme oranı ile ilgili söyledikleri, bir kavram kargaşası oluşturmamalıdır. Yüzde 50 artı 1’in aranması bu sistemin temelidir. Seçimin iki turlu olmasının sebebi, bu oranın mutlaka sağlanmasıdır. Bu durum, hem sistemi teminat altına almakta, hem seçilen cumhurbaşkanı ile ilgili her türlü tartışmayı sonuçlandırmakta, hem de gerçek demokrasiye uygun düşmektedir. Sayın Erdoğan yüzde 52 ile, yani çoğunluk oyları ile seçilmiş olmasına rağmen, zillet cephesi çok zorlama gerekçeler ileri sürerek bir meşruiyet tartışması açmak için her yolu denemiştir. Yüzde 50’nin altında bir oranla seçilen cumhurbaşkanı, hiçbir şartta bu tartışmaların dışında kalamaz ve görev yapması çok ama çok zorlaşır. Dolayısı ile bana göre, seçilme şartı ile ilgili olarak mevcut sistem doğrudur ve korunmalıdır.
SİSTEMİ TARTIŞMANIN KİMSEYE FAYDASI YOK
Şunu da unutmamak gerekiyor. Yeni sistem henüz çok yenidir. Zamanla oturacak ve kurumsallaşacaktır. Bu arada eksik ve aksaklıklar olursa elbette düzeltilir. Sayın Bahçeli’nin bu konudaki değerlendirmesi her zaman geçerlidir: “Yönetim sistemleri ayet hükmü değildir. İhtiyaç hasıl olduğunda değişecektir. Sistem mimarisinin bileşenleri arasında denge ve uyum gözetilmeden, milli iradenin onayı alınmadan alınacak her adım boşlukta kalacaktır. Hiçbir yönetim sistemi sabahtan akşama kurumsallaşmaz. Emek, sabır gösterilmeden devlet ve toplum hayatının yeni baştan düzenlenmesi hemen olacak iş değildir. Türkiye aradığı parlak yönetim sistemini bulmuş ve benimsemiştir. Değişen rejim değildir. Sistem değişikliğini ‘rejim elden gitti’ diyerek karalamaya niyetlenen bozgunculardır. Kuşkusuz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilke ve esaslarıyla oturması, güçlenmesi zaman alacaktır. Dünya üzerinde hiçbir hükümet sistemi kısa sürede fayda ve sonuçları verememiştir. Bu da son derece normaldir. Beklenen ve ölçümü yapılan bir durumdur. Geçiş sürecinde uyum sorunlarının aşılması kaçınılmazdır. Sistem tartışmasını yeni baştan açmanın ne ülkeye, ne millete, ne demokrasiye hiçbir yararı olmayacaktır.”
İVEDİ MESELE, FIRAT’IN DOĞUSUDUR
AK Parti yeni sisteme daha sıkı sarılmalı, daha samimi şekilde sahip çıkmalı. Bu sistemden dolayı bir daha iktidar yüzü göremeyecekleri için, her fırsatta saldırıp, surda gedik açmaya çabalayanların işini kolaylaştıracak yorum ve değerlendirmeler, yanlış anlamalara sebep olacak açıklamalar yapılmamalıdır. MHP’nin bu konudaki tavrı, yaklaşımı ve duruşu herkes için örnektir. Aynı şekilde kabine revizyonu haberlerini sık sık gündeme taşımak asla iyi niyetle izah edilemez. Türkiye’nin ivedi meselesi, ne sistem tartışması açmak, ne de kabine revizyonu beklentisi oluşturmaktır. Öncelikli meselemiz, Fırat’ın doğusunda güvenli bölgeyi mevsim şartları da göz önünde bulundurularak bir an önce hayata geçirmektir. Türkiye’nin huzuru ve geleceği için bunu yapmamız şarttır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.