KANDİL’DEKİLERE TAHLİYELER
“Siz bizi kentinize kabul etmezseniz yarın kapınıza bir başçavuş gelecek ve başınız sağ olsun diyecek.”
10.03.2014 Sırrı Süreyya Önder.
Anayasa Mahkemesi, 2013’te Kazlıçeşme'de düzenlenen Nevruz etkinliğindeki konuşması nedeniyle “terör örgütü propagandasını yapmak” suçundan 3 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan ve 6 Aralık 2018 tarihinde cezaevine giren HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi, 9 bin TL de tazminata hükmetti.
Yani devletimizin parası Sırrı Süreyya’nın cebinde, bir tek özür dilemediğimiz kaldı. Ya paralar kimlere kimlere gidiyor bir bilsen, buna mı takıldın adam milletvekiliydi daha ne olsun diyeceksiniz.
Evet ben buna takıldım, beğenemediniz mi?
*
Kandil’dekilere tahliyeler bir bir verilirken; Cilo’da, Kato’da, Gabar’da şehidimin kanıyla sulanan topraklarda açan çiçekler solmaya başladı…
Şu kareye iyi bakın.
Montaj değil, kanlı canlı Kandil ziyareti.
Sırrı Süreyya Önder ile Selahattin Demirtaş’ın arasındaki şahıs, kırmızı listede aranan Murat Karayılan ve diğerleri…
Kandil kadrosu ve HDP milletvekilleri…
Sırrı Süreyya tahliye edileceğine göre sıra Demirtaş, Tuğluk ve Kışanak’ ta demektir.
Ki atılan adımlar, verilen kararlar, bürokrasideki bulanık sular insanın aklına hiç iyi şeyler getirmiyor.
*
Anlaşılan terör örgütü propagandası yapmak, fikir özgürlüğünü ihlal etmek demek bundan sonra…
Bu durumun önüne geçilmesi lazım diye düşünüyorum. Yoksa terör sevici ikiyüzlüler; öz yönetim de ilan eder, terör örgütü liderine methiyeler de düzer, alenen tehditlerde de bulunur, Kandil’e selam da gönderir ve daha nicesi…
Mesela yeni yargı paketi.
MHP ve AK parti içindeki bazı milletvekilleri meclise gelen yargı paketinde Terörle Mücadele Kanunu ve düşünce suçları üzerinde hassas çalışılsın diye ikazda bulunmuştu. Umarım ki bu hassasiyet ikazları dikkate alınmıştır.
Yoksa bu tahliyelerin devamı gelir.
Mesela 40 HDP milletvekiline fezleke düzenlenmiş, sonucu tahliye olacaksa ne gerek var devletin maktu harçlarını boşa harcamaya?
Haksız mıyım ama?
*
Ne yazık ki yargının terörle mücadelesi, TSK’daki gibi bir istikrarlı değil.
Ya belli suçlar vardır, tartışmaya dahi açılamaz. Anayasal düzene karşı suçlar gibi fakat nasıl oluyor da birden bu konuma gelebiliyoruz aklım almıyor.
Terörle mücadelenin yargı kolunda nerede hata yapıyoruz? Yargıdaki bu kargaşa TSK’daki terörle mücadele operasyonlarını da olumsuz etkilemez mi? Sonuçta yakalanan veyahut teslim olan teröristler yargının önüne çıkıyor.
Belki de bizim bilmediğimiz medyaya yansımamış birçok tahliye vardır, olamaz mı?
Şöyle bir tablo var sanki karşımızda; bir tarafımız mücadelede kararlı iken bir tarafımız da bu kararlılığı sabote etmek istiyor.
Aklımız karışık, gönlümüz sıkışık.
Neyse, Türkiye bunlara da alışık…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.