Prof.Dr. Celalettin YAVUZ

Prof.Dr. Celalettin YAVUZ

Türkiye’nin Hava Savunması ve S-400’ler

Türkiye’nin hala sonlandırılamayan uzun ve orta mesafeli füzelere karşı füze savar sistemi gibi çok önemli bir güvenlik sorunu var! Son zamanlarda “Yüze yüze kuyruğuna gelmiş!” gibi. Zira Rusya’nın S-400 füze/hava savunma sisteminin alımı konusunda anlaşmaya varılmış gibi. Bu kanıyı güçlendiren gelişme Rusya’nın askeri ihracat şirketi Rosoboronexport’un CEO’su Miheyev tarafından 18 Temmuz 2017’de, “Türkiye’yle S-400 füzesi anlaşması üzerinde uzlaşı sağlandığını ve kontratın hayata geçirileceğine inandıklarını” söylemesiyle yaşandı.

Bu konuda, Milli Savunma Bakanlığı görevi sona ermeden bir gün önce Fikri Işık da her ne kadar imzalar atılmadan bitti denemez!” dese de, S-400’lerle ilgili müzakerelerin imza aşamasında olduğunu söyledi. Yeni Bakan Canikli’nin de değişiklik yapması beklenmiyor.

Türkiye, balistik-kıtalararası füzelere, uzun-orta mesafeli klasik füzelere karşı entegre hava savunma sisteminden yoksundur. Bazı hava üsleri çağdışı kısa-orta mesafeli İngiliz Rapier füze sistemlerine sahiptir. 2012’de Suriye tarafından düşürülen bir Türk F-4 uçağının ardından NATO’dan Patriot hava savunma füze sistemi istenmişti. ABD ve Alman patriot bataryaları getirilmişti. Ancak “Patriot” tipi kısa-orta menzilli füze/hava savunma sistemleri S-400’ler kadar uzun ve orta mesafeli balistik füzelere karşı etkili değildir.

Öte yandan, başını ABD’nin çektiği NATO, tüm Avrupa’yı kapsayan bir “Füze Kalkanı” projesini 2006 yılında gündeme getirmişti. Sistem Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nde kurulacaktı. Ancak Rusya buna şiddetle karşı çıktı.

Bunun üzerine ABD’de Obama yönetimi “Füze Kalkanı”nın Rusya’ya karşı değil, “İran’a karşı olacağı” sözünü verdi. Bunu takiben 2009’da NATO’nun Lizbon Zivesi’nde Malatya Kürecik’te erken ihbar radarının da kurulacağı, füze rampalarının da Romanya’da devreye alınacağı bir yapılanmaya gitme kararı alındı. Sistem neredeyse hizmete girmek üzere. Bu sistem, kıtalararası balistik füzeleri erken ihbarla öğrenip, uzayda imhayı öngörmektedir.

Hava savunması öncelikle muhasım ülkenin hava unsurlarının etkisizleştirilmesiyle başlar. Yani önce düşmanın bombardıman uçakları ile yerden yere fırlatacağı balistik veya uzun-orta mesafeli füze rampaları-atma sistemlerinin kullanımının önlenmesi esastır. Şayet bunlardan bombardıman uçakları havada ise, havada iken imhaları planlanır. Ancak bombardıman uçaklarını koruyan av uçakları da olacağı için, av uçaklarına karşı mukabil hava harekâtı (kendi av uçaklarınla bombardıman ve gerektiğinde düşman av uçaklarına karşı harekât) uygulanır.

Şayet av uçakları yetersiz veya etkisiz kalırsa, o zaman devreye yerden havaya füze sistemleri(SAM) devreye girer. Bunlar da uzun, orta ve kısa mesafelidir. Güdümlü füzeli hava savunma sistemlerine ilaveten uçaksavar topları ve kısa mesafelerde seyyar olarak (omuzdan atılan) “Stinger” gibi silahlar da vardır.

Türkiye, NATO’nun Füze Kalkanı’na ilaveten orta/uzun menzilli füzesavar veya uçaksavarlara havi hava savunma sistemi tedarikini planladı. Uygun maliyet, gelişen teknolojinin transferi ve Türkiye’de üretim de dâhil en iyi şartları bir Çin firması teklif etti. Ama ABD başta olmak üzere, NATO müttefikleri “NATO hava savunma sistemine ait bilgiler Çin’in eline geçer!” dedikleri için bundan vazgeçildi. Hatta Çin firmasında ısrarcı olan dönemin Savunma Sanayii Müsteşarının başını dahi yedi.

Hava savunması; balistik füzelere, uçaklara, kısa-orta-uzun mesafeli füzelere ve İHA gibi keşif cihazlarına karşı keşif cihazları (radar, uydu, diğer erken ihbar sistemleri), bombardıman ve av uçakları, uçaksavarlar, füzesavar sistemleri, ülke çapında hava üsleri-yol pistleriyle destekli olursa başarılı savunma yapılabilir. Kıymetli sanayi merkezleri, askeri üs/limanlar, ulaştırma hatlarının kavşak noktaları, akaryakıt depoları hava savunma sistemiyle korunmalıdır.

Son Söz: Füzesavar sistemi konusunda yıllardır havanda su döven AKP iktidarı, teknoloji transferi ve Türkiye’de üretim de dâhil, füzesavar sistemini tesis etmelidir. Kendi öz savunması için silahlanmak ise her devletin meşru hakkı olup, diğerlerinin ne dediği önemsizdir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof.Dr. Celalettin YAVUZ Arşivi
SON YAZILAR