"15 Temmuz akşamı TSK içinde yuvalanan bir çete grubu Türk demokrasisine darbe yapmak istedi. Parlamentoya darbe yapmak istedi."

"FETÖ terör örgütünü biliyorsunuz, artık bütün dünya biliyor."

Bu cümleler,15 Temmuz darbe girişimi sonrası birlik ve beraberlik adına düzenlenen Yenikapı mitinginde Kemal Kılıçdaroğlu tarafından kullanılmıştı.

Ne olduysa 15 Temmuz'dan çok kısa bir süre sonra ağız değiştirdi ve bu söylediklerini unutarak FETÖ'cülere sahip çıkmaya başladı.

Şimdi "Kontrollü darbe "sözünü ağzından düşürmüyor.

FETÖ'ye toz kondurmuyor. 15 Temmuz'dan 2 ay sonra Adana'da miting yaptı, FETÖ'den tutuklu ne kadar yazar var hepsinin adını teker teker okuyup kalabalığa alkışlattı. 15 Temmuz sonrası FETÖ'ye sahip çıkma adına somut ilk adımı bu şekilde atmıştı.

Zaten Yenikapı mitingine önce "katılmama" kararı almıştı, sonra toplumsal baskından dolayı dostlar alış verişte görsün misali "katılma" kararı aldı. Aslında niyetini o zaman hissettirmişti.

Kemal Kılıçdaroğlu "15 Temmuz darbe girişimine karşı niçin önceden önlem alınmadı, niçin istihbarat zayıf kaldı?" deseydi buradan bizde anlam çıkarır ve hak verirdik. Ama o topyekün "Kontrollü darbe " dediği vakit, anında FETÖ'cülerin safına geçmiş oluyor.

Çünkü bu "Kontrollü darbe" ifadesinin ilk kullananı FETÖ'nün tetikçi yazarlarıdır. Kemal Kılıçdaroğlu onların propagandasından sonra bunu kullanmaya başlamıştır.

Kemal Kılıçdaroğlu bir gün olsun 15 Temmuz şehitlerine sahip çıkmamıştır. Onların ismini bir gün olsun anmamıştır.

FETÖ'cü pilotların bomba yağdırarak şehit ettiklerini sırf "Kontrollü darbe" propagandası tutsun diye mi anmamaktadır?

Gerçi PKK'lı teröristlere sahip çıkması için CHP milletvekillerini yürüten PKK'lı teröristlerin cenazelerine CHP milletvekillerini gönderen Kılıçdaroğlu'ndan bizim beklentimizde oldukça yüksek oluyor!

CHP'nin terör örgütlerine bir sevdası vardır.

FETÖ'de CHP'nin aşk duyduğu terör örgütleri başında gelmektedir.

Kemal Kılıçdaroğlu zerre olsun FETÖ'yü eleştirmeden "Kontrollü darbe" çığırtkanlığı yapmaktadır. Buna da en çok FETÖ'cü teröristler sevinç çığlığı atmaktadır.

Geçtiğimiz gün Hürriyet gazetesinden Abdülkadir Selvi'ye konuşan Kemal Kılıçdaroğlu "Kontrollü darbe sözünü referandumdan çok önce kullandım. Üstelik bizim bastığımız bir broşürde de geçiyor. Salı grup toplantısında da söyledim, hiç kimse itiraz etmemişti. 'Niye bunu söylüyorsun' da dememişlerdi. Bu benim düşüncem" demiş. Resmen  yalan söylüyor. 

"Kontrollü darbe" ifadesinden sonra AKP, MHP başta olmak üzere birçok parti Kemal Kılıçdaroğlu'nu çok ağır bir şekilde eleştirmiş ve kendisini FETÖ'ye sahip çıkmakla suçlamıştı.

Kemal Kılıçdaroğlu "Adalet" yürüyüşünü bile terör örgütlerinin avukatlığına dönüştürmüştü. Bir tarafında PKK'nın kapatılan gazetesinin yayın danışmanını, diğer tarafında FETÖ'den ihraç edilmişleri yürüterek kendi dengesini kurmuştu.

"Kontrollü darbe"  sözünden dolayı "hiç kimse itiraz etmemişti." Diyen Kemal Kılıçdaroğlu sanırım MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin bu manadaki eleştirilerini duymamazlıktan geliyor. Oysa hepsi siyasi tokat niteliğindeydi.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin 15 Temmuz sebebiyle Hürriyet gazetesine verdiği özel mülakattaki "15 Temmuz'da olup bitenlere kontrollü darbe demek, devleti yönetenlerin, verilen 249 şehitten, 2 bin 193 gaziden doğrudan sorumlu olduğunu iddia etmektir. Bu mümkün müdür? Asla! Kim bile bile ve siyasi çıkar uğruna vatandaşlarımızın ölüme yollanması kararını verebilir? Darbe girişimi başlamadan haber alıp önlemek varken, 'Ben bunu yönlendirip halkın göğsünde eritirim. Milleti kalkan yapar, paçayı kurtarırım. Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir' denilebilir mi? Böyle bir büyük vebali kim üstlenmeye cür'et edebilir? Bunu iddia etmek; akıldan, izandan, idrakten mahrum olmak demek. CHP lideri, 249 demokrasi şehidinin ruhunu azap etmeyi bıraksın." Sözleri CHP'ye yeterince tokattır ama terör örgütlerine sevdalanmış CHP'nin bunu anlaması mümkün değildir.

Çünkü CHP nerede bir terör örgütü var, onun gönüllü avukatıdır.

Terör örgütlerinin suçunu sulandırmak için her türlü üzerine düşeni yapmaktadır.