Bu Vatan Başkanlık Sistemine Hazır mı?
Sayın okurlar,
Uzun süredir her sıkışıldığında başkanlık sisteminden bahsediliyor.
Artık vakit başkanlık sistemini her yönüyle inceleme vaktidir. Öyle ben istedim yapılacak deyip milletimi bir buhranın içine atmaya kimsenin hakkı da haddi de değil…
Cumhuriyetimiz üniter yapıdır. Parlamento sistemi ile güçler ayrılığı ilkesine dayalı olarak 93 yıldır yönetiliyoruz. Reis-i Cumhur makamı milletin, dolayısı ile devletin tüm kurumlarının başıdır (buna askeri alanlar da dâhil). Yetki açısından bakacak olursanız bugün geçilmek istenilen başkanlık sistemindeki ‘Başkan’dan daha yetkili konumdadır. Kaldı ki başkan senatoya karşı sorumludur, yani senatonun yetki iznini almadan çoğu planını gerçekleştiremez. Amerika Birleşik Devletleri başkanı sayın Huseyin Barack Obama’nın sağlık reformu konusunda senatodan izin alabilmek için defalarca açıklama yapmak zorunda kalması bu dediklerimin yegane göstergesidir.
Başkanlık sistemi ile Amerika Birleşik Devletleri dünyaya hükmediyor sözü acı gerçeğimizi göremeyenlerin sözüdür. ABD dünya hamiliğini Birleşik Krallıktan devralırken başkanlık sistemi ile yönetildiği için almadı, ekonomik ve silahlı gücünün dönemin en iyisi olması dolayısı ile aldı. Bu ekonomik ve silahlı gücünü her zaman devlet menfaatine kullandığı için günümüze kadar süregelen süper güç konumundadır.
Yanılıyor olsam bugün Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkeler ABD’nin kaybetmek istemediği en güçlü set olmazlardı. ABD olası Rus Saldırısına karşı Ortadoğu’dan başlayan bir set oluşturmuştur. ABD olası sözüne çok önem veren bir devlettir kaldı ki bu yüzden elinde tuttuğu gücü kaybetmedi (son 10 yıl hariç). Almanya Parlamento sistemi ile yönetiliyor ve görünen o ki Avrupa kıtasını yöneten üç devletten biridir. Almanya’da Cumhurbaşkanı makamı sembolik konumdadır, sadece başbakan ön plandadır ve yetkiye sahiptir. Bugün Avrupa’nın en güçlü kadını diye hitap edilen Merkel Almanya’nın Başbakanıdır. Fransa 5.Cumhuriyette yarı başkanlık sistemine geçmiştir (4 Ekim 1958). Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande bilinen tek isimdir zannediyorum Fransa başbakanının adını bilen yoktur (31 Mart 2014- Manual Valls). Keza görünen o ki Fransa Avrupa kıtasını yöneten 3 ülkeden birisidir.
Biz 5000 yıldır beylik akabinde Padişahlık sistemi ile yönetildik. Keramet sistemde değil yönetendedir. Bugün bir cennet mekân Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, II, Abdülhamid gibi devlet aşığı ve güç ve para hırsı olmayan yöneticiye sahip olsaydık eminim ki dünya önümüzde diz çökecekti. Üzülerek söylüyorum ki biz yönetim gücümüzü kaybettik. İktidara kim gelirse gelsin bugüne kadar para ve güç ikileminden birine kapılıp tarihin tozlu raflarında yerini almıştır.
Şu anki iktidarın doğrusunu yanlışını bir kenara bırakalım. Sayın Erdoğan güç savaşı içerisine girmiş ve ona engel olan ya da engel olabilecek herkesi ya da her kesimi yok etmeyi kendine görev addetmiştir.
Sayın Erdoğan’ın bu tutumu bana Komünist parti kurucusu Vladimir İliç (Lenin)’i hatırlatıyor. Çarlık Rusya yıkılıp yerine SSCB kurulduğunda Lenin iktidarı eline geçirip tüm kesimlere nüfuz etmiştir. O zamanlar farklı düşüncede olanların (muhalefet) olması imkânsızdı, Lenin’e göre onların yanında olanlar ve onların karşısında olanlar vardı. Lenin ölünce ona görkemli bir kabir yapılıp her yıl milyonlarca ziyaretçi akınına uğramıştır hatta Rus halkı zaman zaman ziyaret için kilometrelerce kuyruklar oluşturmuştur. Lenin öldükten bir süre sonra Rusya büyük krizler yaşamaya başladı sistem artık çökmüştü. Açlık sefalet kol geziyordu Rusya sokaklarında. Lenin’in yaptığı yanlışlar gün yüzüne çıkmaya başlayınca halk meydandaki kabrine saldırmaya başladı.
Ben başkanlık sistemine karşı değilim aksine bend e başkanlık sistemini isterim ancak farklı sisteme geçiş yapmak kolaydır asıl mesele bağımsız hareket edebilecek kurumları oluşturmaktır. Bir kişi çıkıp bana diyebilir mi ki Yargı, Adalet, Hukuk gibi konularda tarafsızlık var? Sayın Erdoğan’ın aleyhine ya da partisinin aleyhine karar çıkarılabilir mi? Sayın Erdoğan’a çamur atma gayesinde değilim ben sistemin gelmesi için gerekli hususların yerine getirilmediğini anlatmaya çalışıyorum. Başkanlık sistemi tam anlamıyla güçler ayrılığıdır ancak Senato ve alt komite birbirini denetleme gücüne sahiptir. Gerektiğinde başkan senatoda Senatörlere kendini açıklamak zorundadır. Hukuk sistemi tarafların kontrolünde değildir. Devlet kurumları kişinin ya da siyasi görüşlerin emrinde değil sadece başkanlık makamındaki kişinin emrindedir. Diyelim ki Erdoğan bu hususları yerine getirebilecektir. Peki bana Erdoğan’dan sonra başkan olacak kişinin ‘Ben ülkenin sahibiyim deyip diktatörlüğe geçmeyeceği’ garantisini verebilir mi?
Demem o ki aziz milletim VAKTİNDEN ÖNCE AÇAN ÇİÇEK SOLMAYA MAHKÜMDUR…
Tuncay GÜLÇİN
23.10.2016
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.