Sayın okurlar,

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kilis de yaptığı iftar toplantısında müjde diye addettiği Suriyeli insanların Türk vatandaşlığına alınması hususu bir hayli gündemimizi meşgul edecektir. Bu vatandaşlık adı altında planlanan oyunlar benim aziz milletimin huzurunu hatta refahını bozmaya yöneliktir…

Bu vatandaşlık oyununun altında yatan gizli oyunun Halep ve Şam’ın bir kısmının Türkiye’ye bağlanması olduğunu AKP tabanına yaymışlar ve bu yüzdendir ki seçmenlerin birçoğu tehlikenin farkında bile değil. Bir de vatandaşlık kriterleri var onlara da bakmak gerekir. Suriyeliler için kriterler şu şekilde;

• İlk etapta 30 bin Suriyeli vatandaşlığa alınacak ve bunlar mesleki alanlardan seçilecek.
• Doktor, mühendis gibi beyaz yakılar ön planda tutulacak.
• Yatırım yapmak isteyen Suriyeliler Türk ortak olmadan yatırım yapabilecek.
• Seçme ve seçilme hakkına sahip olacak. Yani Göçmenler Avrupa daki gibi kendi vekilini seçecek.
• Vatandaşlığa geçtikten sonra ilk bir yıl oy kullanamayacak.
• Vergiye tâbi olacak. Türk vatandaşı olduğu için okulda sosyal sigorta priminde iş yeri açma ruhsatı gibi birçok alanda Suriyelilerden alınmayan vergiler alınabilecek.

Ne güzel değil mi? Ücretsiz yararlandıkları birçok alandan artık ücretli yararlanabilecekler…

Peki, iktidar seçmenleri hiç düşünmezler mi kültürel çatışmanın sonuçlarını? AKP destekçisi seçmenlerden bir baba kızını Suriyeli birine verecek mi? Bu kültür denen şey çok farklı bir şey normal hayatta karşılaşılan birçok sorun karşısında nereden aldık bunları ülkemize diye buuz eden çok insan gördüm, çok söz duydum. Suriyeli doktorlar mühendisler öğretmenler deniyor ya hani, iyi de benim ülkemde benim milletimden atanmayı bekleyen 300 bin civarında öğretmen adayı var. Nitelikli iş gücünden bahsediliyor. Birisi çıksın bana desin ki Suriyeli insanlar şunu yapabiliyor ama Türk milleti yapamıyor? Benim milletimde 3 milyon civarında işsiz varken iş imkânı yaratmak yerine bu işsizler ordusuna yeni insanlar katmak ne kadar doğrudur?

Birde şu Halep’i alma yalanı var! Ey! Erdoğan Cennet mekân Süleyman Şah’ın türbesini koruyamayıp Eşme’ye kaçıran ve bununla övünen kimdi? Emin olun ilerleyen günlerde sayın Erdoğan daha önce defalarca yaptığı o meşhur U dönüşlerini tekrar yapacak ve ‘Bu Suriyelileri almak hata idi bunlar vatandaşlığı hak etmiyorlar’ diyecektir. Daha geçenlerde Mavi Marmara hususunda ‘Yardım götürürken bana mı sordunuz’ diyen de yine Cumhuru Reis Erdoğan’dır. Kaldı ki o dönemde gelmeyin vururuz diyen İsrailli diplomatlara karşılık olarak gerekirse o gemiye bende binerim diyen de o dönemin başbakanı Erdoğan’dır. Bu millet tüm bu olanların hesabını elbet bir gün soracak. Şuan iktidara oy veren seçmenlere sesleniyorum; bu ülke her çıkmaza girdiğinde Milliyetçi Hareket Partisine sığınmıştır. Biz Milliyetçi irade bu ülkenin son kalesidir derken laf olsun torba dolsun diye demiyoruz. Sizin basiretiniz bağlanmış gözünüz görmez olmuş olsa da siz benim aziz milletimin bir parçasısınız elbet bir gün doğruyu görecek ve hak olan iktidarı Milliyetçi Hareket Partisi ne vereceksiniz. Bu hususta size doğru olanı göstermek de biz Türk-İslam davası uğruna hayatını adayanların boynunun borcu ve vazifesidir…

Suriye vatandaşlarına yardım etmek uğruna vatandaşlık verenler;

Size o meşhur sözü hatırlatırım ‘Merhamet ile devlet yönetmek toprak kaybettirir’ Biz de Müslümanız elhamdülillah ve mü’min kardeşlerimize yardım etmek bizim de vazifemizdir ancak bu yardım vatandaşlık verip ev sahibi yapmak değil devletinin siyasi rejimi düzelene kadar misafir etmektir. Ve bu misafirlik süresince Suriye’deki rejimin açtığı sorunları diğer büyük devletlerinde aracılığı ile çözüme kavuşturma hususunda gerekli adımları atmaktır. Bugüne kadar defalarca toplantı yapılıp açıklama yapılmasına rağmen herhangi bir sorunun çözülmemesi İsrail-Filistin’de olduğu gibi süper güçlerin çözüm üretmek istemeyişinden kaynaklanıyor. Hedef ise Türkiye’yi kıskaca alıp isteklerini kabul ettirmek ve hatta Türkiye’de de iç çatışma çıkarmaktır. Ey! Erdoğan bu büyük tehlike karşısında Suriyelilere vatandaşlık vermekte mi gördün çözümü? Hani sen dünya lideriydin? Büyük adamdın? Her Salı muhtarları toplayıp basın açıklaması yapmakta kullandığın aklı neden vatanımın geleceği söz konusu olduğunda kullanmıyorsun? Vatandaşlık vermek merhamet değil ahmaklıktır ve Türk’ü asimile etme politikasının bir parçasıdır. Hatırlayın 2002’den bu yana Türk milliyetçiliği namına herhangi bir yasa ya da söylem duymadık tam aksine ‘Milliyetçiliği ayaklar altına aldık ve ben Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanıyım, Sayın Abdullah Öcalan şehitlerin değil aldığı kellelerin hesabını veriyor…’ gibi gayet âcizane söylemler duyduk…

Bu millet milliyetçidir AKP seçmenleri de hataya düşmüş olsa da milliyetçidir. Ecdadımın hatırı için Türk olan herkes bu hususu düşünsün vesselam…

Tuncay GÜLÇİN
10.07.2016