İsmim Ali DURMUŞ…

Heybeliada sakinlerindenim.

Sene 1971…

Küçük kardeşim, Fatih İmam Hatip Lisesinde öğrenciydi. Hem kardeşimin ders durumlarını öğrenmek hem de öğretmenleri ile görüşmek için okuluna gittim. Vakit geçirmek için gezinirken gözüm Balat’taki Patrikhaneye takıldı.

- “Ne hayalet bir bina! Küfrün merkezi burası olmalı” diye söylendim, sesim yüksek çıkmıştı…

 Az ilerde bir bankta oturan 90 yaşında aksakallı güngörmüş yaşlı bir efendi benim sesimi işitmiş olmalı: - “Evlâdım neden ah vah diye söyleniyorsun?” diye sordu.

Patrikhaneyi göstererek, - “Bu hayalet binada kim bilir ne kadar casus vardır” dedim.

Ak sakallı amca; - “Evlâdım, ben bu gözlerimle gördüm, bu kulaklarımla işittim.”

- “Hayırdı muhterem, ne gördün, ne işittin.”

O anlattı, ben şaşkın şaşkın dinledim. İşte o muhterem efendiden dinlediklerim:

 - “Ben Süleymaniye Câmisinin cemaatindendim.  İngilizlerin İstanbul’u işgal ettiği günlerdi. Bizim 20 yıllık imam efendi, yani Süleymaniye Câmisinin imamı, başında sarığı, cübbesi ve uzun sakalları ile bildiğimiz imam ortadan kayboldu. Kime sorsak hiç kimse bilmiyor.

- “İmam efendi nereye gider” diye cemaat merak içinde idi.

Bir iki ay sonra öğle namazını kılıp bahçede oturduğumuz bir günde, bir manga İngiliz askeri, başlarında subayları ile birlikte çıkageldi. Ellerinde tüfekleri ile sağa sola dikkatlice bakarak kontrol ediyorlar, herhangi bir saldırı olmasın diye. Önlerindeki subay yüksek sesle seslendi:

- “Ey Cemaat! Beni tanıdınız mı?”

Kimseden bir ses çıkmayınca, bir müddet sonra tekrar sordu:

- “Ey Cemaat beni tanımadınız mı?”

Tanıyan çıkmamıştı. Bir müddet sonra başındaki miğferini çıkarıp cemaate dedi ki:

 - “İşte ben 20 yıllık imamınız...”

Bizler şaşkınız, sanki dilimiz tutuldu, ne diyeceğimizi bilemedik:

Bizim eski imam, pardon İngiliz subay dedi ki:

- “Ben bir İngiliz yüzbaşısıyım. Vazifem bitti, şimdi gidiyorum. Şunu da söyleyeyim, sizin dininizi biliyorum, benim arkamda namaz kılanlar namazlarını iade etsinler.”

Ve geldiği gibi manga askeri ile çekip gitti. Kim bilir bunun gibi kaç casus daha vardır...