"PKK/PYD'yi kedine dost edinen Amerika'nın düştüğü durumu inşallah Türkiye'deki herkes ve dünyadaki oluşumların hepsi görmüştür. Oynanan kirli bir oyundur."

Amerika'nın meşhur, her yerde, her bölgede kendini üstün tutan ve buna göre ortalığı karıştıran, çevresine hava atarak bu olayı yaşamaya baktılar. Amerika yaşadığı ve yaşattığı büyük olaylaTürkiye'yi boş sandılar. Amerika bizi ilişkiye girdiği PKK'ya benzetmiş olmalı ki Türkiye'ye de yasa dışı örgülere davrandığı gibi davranarak en büyük hatasını sevabıymış gibi uygulamaya kalkıştı.

Böylece böl-parçala-yönet döner sermaye üçgeninde müdahaleci olarak bizi de yönetmeye kalkıştılar. Amerika için yabancı olmayan bu modeli Türkiye'nin bulunduğu bölgede farklı gurupları azdırarak Türkiye'yi de tehdit etmeye başladılar. En büyük yoldaşlarıyla birlikte "Atatürk'ün askerleriyiz" demeyi reddeden birileriyle beraber yürümeye başladılar.

Terörist örgütü ayırt edemiyoruz diyor. Ve böylece YPG'ye terörist demiyorlar, ama; onlar için ÖSO terörist oluyor. YPG'yi terörist ilan edemeyiz elimizde bir bilgi, belge yok diyenler, ÖSO için terörist olduğunu biliyorlar. Spiker, "ÖSO'yu emperyalizmin şemsiyesi altında ülkesini parçalamak isteyen bir örgüt olarak tanımlıyorsunuz. Aynı şeyi PYD için söyleyemez miyiz" sorusu ile karşılaşınca Selin Sayek Böke "Biz Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız" demekle yetindi.

Amerika'nın Türkiye içinde yaptığı operasyonlarla ilgili Fetö grubu, Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgede PKK'nın güç kazanmasıyla sonuçlandı. 2003 yılında Irak'ın işgaliyle PKK daha da güçlendi. Her değişim, konjonktür ve Türkiye'nin kaale almamasıyla birlikte PKK güçlendi. Kürt sorununun yükselmesini çözüm bahanesiyle içimize sokan Amerika, çözüm olmasına engel oldu.

AKP 2005'te oyunu bozmak istedi, ama; üç kez Apo denen haine tüm uyarılara rağmen inandı. Çözüm istedi. Bu arada Suriye'de iç savaş çıkarıldı. İç savaşı Amerika değerlendirdi. Amerika olmayacak bir iş yaptı müttefikini değil de PKK'yı destekleme yolunu seçti.

Bu süre içinde Türkiye için Kobani tuzağı kuruldu. Amerika her şeye rağmen çözüm sürecini Türkiye'ye önerdi. Amerika, NATO, bazı Avrupa ülkeleri, Erdoğan'ı çözüm sürecine dönmeye zorladı. Türkiye'ye zarar verilmeyeceği söylenerek YPG'ye yarı özerk bir bölgenin kurulması isteniyordu.

Kandil'in yanında saf tutan Amerika'nın oynadığı oyun da, at yerine koyduğu PKK'dır. Ancak anlamadıkları gerçek bu birlikteliğin ortaya çıkmaması Amerika'nın kaybı Ortadoğu bölgesinde sözünün geçmeyeceği olayını gündeme getirdi. Yaşanan olaylar karşısında YPG'nin Turamp tarafından anlamsız şekilde desteklenmesi, Türkiye gibi büyük bir devleti uykusundan uyandırdı ve üç kez denediği çözüm sürecinin bir aldatmaca, kandırmacadan ibaret olduğunu Türkiye gördü ve bunun üzerine Milliyetçi bir tavırla, Amerika tarafından bir daha programlanan çözüm daha doğrusu aldatma sürecinin yeniden işlemesini isteyen ve bunun üzerine kurulan çözüm oyununun yeniden sahnelenmesini kabul etmedi. Ancak Türk hükümeti AKP'yi bu yolda destekleyen ve yüreklendiren, vatan söz konusu olunca gerisi teferruattır diyen Milliyetçi Hareket Partisi orta yere çıktı ve yapılan bu operasyonun açık bir şekilde, kıvırmadan yapılmasını, askerimizin yerine getirmesini daima tüm kalbiyle destekledi. Milliyetçi Hareket Partisi konu Türkiye olunca her şeyi bir kenara koydu ve ülkesinin heder edilmesini istemedi.

Türkiye'nin oynanan bu oyunla birlikte ve kendi ülkesini, kendi elleriyle Amerika ve yanında bulunan Avrupalı devletlere rağmen terör örgütlerine yem etmeye kalkan hainlerin Türk olmaları asla beklenemez. Gerçekten Türk olanlar ülkelerini teslim etmek için oyun oynamazlar.

Sağlıcakla kalın!