ÇİPRAS’IN HEYBELİADA ZİYARETİ
Komşu ülkelerimiz kimlerdir diye sokakta herhangi birine sorsak akla ilk Yunanistan gelir.
Kimi zaman gerginlik yaşadığımız kimi zaman da can ciğer kuzu sarması olduğumuz bu ülkeyle iyi kötü tarihi bir geçmişimiz var fakat bu geçmişi gelecekle şekillendirmek öyle zordur ki, anlatılamaz…
Neyse, lafı uzatmaya gerek yok. Yunanistan son zamanlarda gündemimizi oldukça meşgul etmekte fakat bu sefer öyle savaşın eşiğine gelindi, gerginlik had safhada, darbeci askerleri teslim etmiyor polemikleri ile değil; Heybeliada Ruhban okulu ve Aya Triada Manastır ziyareti ile gündemde.
Yunanistan tamamen dostane ve kardeşçe yaklaştığını iddia ediyor bu sefer, peki bu ziyaret samimi geldi mi size de?
Şahsen bana hiç samimi gelmedi…
15 Temmuz darbe girişiminden sonra birçok FETÖ üyesini ülke topraklarına alan ve teslim etmeyeceğim gerginliklerini yaratan, kimi zaman Ege adaları üzerinden taciz girişimlerinde bulunarak rahat durmayan, Türkiye’nin S-400 almasına köpürüp duran Yunanistan şimdi ne oldu da dinler arası hoşgörü diyalogları üzerinden Türkiye ile temasa geçiyor?
*
Neyse, gelelim Çipras’a.
Heybeliada Ruhban Okulu ve Aya Triada Manastırı’nda incelemelerde bulunurken şu açıklamayı yaptı: “Bugün içerisinde bulunduğumuz bina sadece iki ülke arasındaki uluslararası bir mesele değil, medeniyetler bazında bir konudur. Farklılıklarımız var fakat karşılıklı iyi niyet ve diyalog içerisindeyiz. Yunanistan’da yaşayan Türkler ve Türkiye’de yaşayan Rumlar, iki ülke arasında köprü olmalı.”
Peki bu köprü neden Ruhban Okulları’nın yeniden açılması üzerine kurulmak isteniyor? Halbuki daha önemli daha başka meseleler varken…
Bakın; misyonerlik faaliyetlerinin temeli nerelerde atılır bunu artık bilmeyen yoktur. Suriye sınırımızdaki akıbet henüz netleşememişken bir de başımıza yeni bir dış politika krizi doğmamalı.
Kardeşlik diyalogları ile yeniden şekillendirme derken alttan alta yeni bir tuzağa sürükleniyor olabiliriz.
*
Heybeliada Ruhban Okulu, yetiştirdiği din adamlarıyla Hıristiyan Ortodoks âleminde her zaman önemli bir yere sahip olmuş. Çünkü bu okul yalnız İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin değil Orta Doğu’dan İngiltere’ye, Kanada’dan Yeni Zelanda’ya hatta Etiyopya’ya kadar geniş bir haritanın din adamı gereksinimini karşılamış. Yani Hristiyan dünyası için çok önemli bir konumda. Faal olduğu yıllarda en yüksek öğrenci sayısına 130 öğrenci ile 1964’de ulaşmış. Kapatıldığı 1971 yılında ise 70 öğrenci varmış.
Peki Çipras’ın bu çağrısı üzerine yeniden bir düzenleme yapılır mı? Açıkçası bu konu hakkında hiçbir fikrim yok.
Keşke Yunanistan’ın asıl amacı, Ortodoks alemine nitelikli din adamlarının kazandırılarak dinler arası diyaloğun kuvvetlendirilmesi olsa. Ne yazık ki maske bu olacak ve kim bilir bu okullardan kaç tane Brunson yetişecek…
Bu yüzden Türkiye’nin Ruhban Okulları meselesinde çok hassas davranması gerek.
*
Türkiye; kin gütmeyen, art niyet beslemeyen, gerçekten hoşgörü ve kardeşlik içinde yaşamak isteyen herkesin…
Ermeni’sinden Süryani’sine, Yahudi’sinden Müslümanına dek herkesin…
Bu devletin birliğinden, vatanın bütünlüğünden yanaysanız eğer.
Fakat türlü maskeler altında, nifak tohumlarını bu topraklara saçmak istiyorsanız Anadolu’nun bağrı yanık çocuklarıyla karşılaşırsınız…
*
Duygusallığı bir kenara bırakırsak işin özü şu aslında: S-400’ ler, Türkiye’ye 2019 sonbaharında teslim edilmeden önce Yunanistan ve Ermenistan bazı şeyleri kaşımaya başladı. Fransa, 24 Nisan’ı “Ermeni Soykırımı’nı Anma Günü” ilan etti, Çipras birden Heybeliada Ruhban Okulu ziyaretinde bulundu.
Bir olta attılar sonu olmayan bu denize, bakalım balık tutacak mı diye bekleşiyorlar.
Bilmem farkında mısınız; artık güneydoğuda terörü hortlatarak üzerimize gelmiyorlar daha stratejik çalışıyorlar.
Ve asıl tehlike bu işte.
Ateşle oynama Türkiye, söndüremediğin yangının çok zaten.
Çok…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.