RABBİME ŞÜKÜRLER OLSUN!
Dün, Türkiye'nin hasretini çektiği, hasretinle yandığı inanılmaz bir tabloyla karşı karşıyaydık. Dünkü görüntünün oluşmasında kimin katkısı olduysa, o meydanı dolduran yüz binlerden Allah razı olsun. Bunun önemini anlamayan, bunu şov olarak görenlere de Allah hidayet eylesin.
3 Lider'in, TBMM Başkanının ve de Cumhurun başının bir arada çay içip, sohbet ederken bir pozları var. Burada da dikkat edilmeyecek ince bir ayrıntı var. 5 kişi oturuyor, Başbakan Binalı Yıldırım haric hepsinin düğmeleri ilikli. Onunda vücut yapısından olsa gerek ceketin düğmeleri açık. Demek oluyor ki Lider devlet Bahçeli bir şeyi daha başarmış. Herkese saygılı olmayı en kafa adamlara bile kabul ettirmiş. İnşallah dinlemeyi de öğretmiştir.
Dün demokrasiye karşı olanların, düşman olanların Türk Milleti tarafından dik duruşun millet tarafından desteklenmesi ve gösterilişiydi. Dün her şeye rağmen Türk Milletini ayranının kabardığında nelerin olabileceğinin tahmin edilmesiydi. İşte bu tahmin bile dosta güven, düşmana korku vermiştir. Biz, herkesin Türkiye için ölme, Türkiye'yi sevme ihtimalini sevdik.
Biz, öbür dünya yolculuğunda yani cennetle mi, cehennemle mi sonuçlanacak, bizim için uzun olan, Allah'ın katında çok kısa olan yolculuğumuzda yanımıza aldığımız heybede, valiz de ne taşıdığımız çok önemlidir. Heybemizi, torbamızı öbür dünya için yaptıklarımızı değil de, dünya için yaptığımız dünyalıklarla doldurduysak vay halimize!
Heybenin içi: Mal, mülk, makam, mevki, şan, para, kadın, içki, zevk, sefa ile doluysa bunların orada işe yaramayacağı çok aşikar derecede ortadadır. Şayet heybemiz: Allah sevgisi, Peygamber sünneti, namaz, ezan sevgisi, oruç, zekat, aç, açıkta olana yardım, yardımlaşma, kelimei şahadetle nefes vermek, dayanışmayla doluysa o zaman öbür tarafta açan çiçekleri koklayabileceğiz, Allah yolunda yürümenin, hak söylemenin bizim için ölümsüz hazzını alabileceğimizin işareti olacağını idrak ediyor, bize bildirildiği nispette biliyoruz.
Dostlar, onun için Allah yoluna davete icabet ettik, onun için aynı yolda yürüyor, hakkı savunuyor, hak olanın yanında yer alıyor, batıla karşı galip geleceğimizi biliyoruz. İşte bu yüzden, Habil'le Kabil'in mücadelesinde Kabil'in yanında değil, Kerbela'da Yezit'in yanında yer almadık, almayız. Biz her zaman Hakkın, haklının, adalet yolunda olanın, ilahi kudretin izinde, emrinde yer aldık.
Onun için biz vatanın karşısında yer alan köksüzlerin yanında değil, Türk Milletinin yanında yer aldık. Onun için Müslüman'ız, onun için Ülkücüyüz. Onun için Lidere Lider demeyi, onun yaptıklarının aynı zamanda bizim dik duruşumuzun keskinleşmesini, onun varlığının Ülkücü Hareke armağan olduğunu bilir, her söylediğiyle Ülkücü Hareket mensuplarının göğsünü kabarttığını, mahcup etmediğini biliri. Bundan dolayı bize rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş'ten sonra, kendini Başbuğ ilan etmeyen Lider Devlet Bahçeli gibi birini verdiği için Allaha milyonlarca şükür ederiz.
Ondaki asaleti, varlığıyla varlığımıza katan bir Lidere varlık katılmaz da, ihanet odaklarının içinde olunursa, Hareket de, ülke de, Allah davası da öksüz kalır, derin yaralar alır. Yolculuğumuzda, bizim için evla olan, nasibimizde yer alan Ülkücülüğümüzü, Lider Devlet Bahçeli'ye duyulan sevgi, saygı, şükran ve minnet duygularını da heybemizde taşımazsak, Milliyetçi Ülkücü, Türk Milliyetçisi olarak imtihanımızdan zayıf not alırız.
Ülkücü şükür etmesini bilen, hamd eden, Rabbinin isteklerine boyun eğen, Onun yolunda yürüyendir. Ülkücü her şart ve koşulda Allahu Ekber diyenlerden, yanlışları ve hatalarından Allah'a sığınandır.
Milyonlarca kez Rabbime şükürler olsun, hamdu senalar olsun!
Sağlıcakla kalın!
Fikri ATILBAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.