ÖZSÖZ
Şol gökleri kaldıranın
Donatarak dolduranın
Ol! deyince olduranın
Doksan dokuz adı ile
Değerli Ülkücü Medya takipçileri, nasip olursa bundan böyle bana ayrılan bu köşede naçizane duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım.
Aslında hiç yazar olmayı hayal etmemiştim, vakit, sabır ve emek işiydi çünkü. Zamanımız kısıtlıydı, ellerimizden kayıp gitmek üzere olan bir vatan vardı, her şeyi bir kenara bırakıp onu kurtarmak durumundaydık.
Toplumsal olarak ciddi sıkıntılar yaşadığımız bu dönemde, yüzde yüz milli imkanlar dahilinde yetiştirilmiş bünyemizi, milletimize bir nebze moral vermek, geçmişten bugüne gelen doğruları, hatırlatmak, gelecek için ihtiyaçlarımızı elimizden geldiğince ifade etmek adına kullanmak boynumuzun borcuydu ve bu durumdan kendimize vazife çıkarmıştık.
Hayal ettiğimiz kutlu ülkeye ulaşarak, dünyayı kurtarmak için ihtiyaç duyduğumuz formülü bir önceki devletimizin buhran dönemlerinde millete yol gösteren ünlü mütefekkirimiz rahmetli Ziya Gökalp’ten almıştık,“Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak”.
Sonra bu formülü, günümüz Türkiye’sinin, Türk dünyasının ve İslam aleminin içinde bulunduğu, adeta diferansiyel denklem haline gelmiş çok bilinmeyenli denklemlerde yerine koyup onları çözümlemeye çalışmak ilk adımımız olmuştu. Yazılarımı yazdıkça git gide, öğrenir, öğrendikçe uygular hale gelmem bana toplumsal bunalımdan nasıl çıkılacağına dair bir yol göstermeye başladı.
Yaptığını yaz, yazdığını, uygula, uyguladığını kontrol et şeklinde ifade edilen evrensel kalite sisteminin temel kurallarını, milleti oluşturan her bir ferdin kendi şahsında uygulaması ile bu buhran günlerini atlatacağımızı düşünüyorum. Bu yöntem ile eminim ki birçoğumuz yaptıklarımızı yazamayacak, sonra yazabileceklerimizi yapmak için doğru olanı bulmak gerektiğinden, bilgiye, okumaya, sorgulamaya ihtiyaç duyacağız. Kulaktan dolma bilgiler yerine gerçekleri araştıracak, yazarak kayıt altına alacak bunları kendi hayatımızda uygulayacak, son olarak da kontrol ederek kaliteli bir hayatın temellerini hep birlikte atacağız.
Bugün devletimizden, onu yönetenlerden kurum ve kuruluşlarımızdaki yetkililerden, şehrimizi, mahallemizi, sitemizi, evimizi paylaştığımız insanlardan beklediğimiz iyi ve doğru olmaya dair her ne var ise görebilmek, aynı zamanda milli şuur ve ahlak sahibi olabilmek için, az önce belirttiğim formülü ve yine yukarıda izah ettiğim yöntemi kendimizden başlayarak uygulamalıyız. İşte o zaman çağlar üstünden bir sıçrama yaparak dünyadaki bütün mazlumlara kucak açacak, hakkı tutup kaldıracak yeni bir medeniyetin oluşmasını sağlayacağımızı düşünüyorum.
Ben Türk milletinin geçmişte yaptığı bu atılımları bugünde yapacağına tüm kalbimle inanıyor ve bunun adına “Türk İhtilali” diyorum.
Bu ihtilali eğer yukarıda bahsettiğim gibi normal yöntemler ile gerçekleşmez, her ne adına olursa olsun cihan hâkimiyeti mefkûresi genlerine işli olan Türk milletini, şuan üzerinde bulunduğu topraklarda esir etmeye kalkanlar, bu idealin önüne geçmeye çalışanlar, hatta Türk milletini yok etmeye kast edenler olursa, değişmeyen ecdat yadigarı fıtratımız devreye girecek, dünyanın her yerinde bulunan teşkilatlarımız bir ıslıkla harekete geçecek, bu uğurda Fıratlarımız düşse de kurt başlı sancağımız Allah’ın izni ilelebet yükselecektir.
Ben yazılarımı öncelikle kendi kendimi istikamet ve fıtrat üzere tutabilmek, Türk İslam Ülküsü yolunda mücadeleden her şart ve durumda asla vazgeçmemek adına bir “ant” teşkil edebilmek için hiçbir ticari gaye gütmeden yazıyorum.
Bana bu fırsatı veren Ülkücü Medya ailesine teşekkürlerimi sunuyorum.
Keyifle okumanız, formülü ve yöntemi almanız, çoktan başlamış bu ihtilale her daim katkı sunmanız dileklerimle.
Halil Hakan Oturak
05.01.2017
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.