Ermeni köpeği ASALA’dan sonra DHKP-C, PKK, FETÖ, IŞİD belaları başımızdan hiç eksik olmadı.

Güçlü devlet olmadıkça şehit vermediğimiz zaman olmadı.

Milli dış politikanız da olmayınca çevreniz ateş çemberine dönüveriyor.

MHP’nin bütün samimiyeti ile 14 yıllık AKP iktidarına içeride ve dışarıda yapılacak terör operasyonlarına verdiği desteği yakın zamana kadar kullanmamışlardı.

BOP eşbaşkanlığı ve çözüm süreci masallarından bugüne geliverdik.

Şimdi Bahçeli’yi dinleyip terörle müzakere yerine mücadeleye giriştiler ama kahpe içeride olunca kapı kilit tutmuyor.

Hala yaralı maralı hikayeleri ile Suriye’den memleketimize adam taşımakla meşguller.

İçerisi zaten 3 milyon Suriyeli’nin serbestçe dolaştığı cennet!

El Bab denilen yerde 14 şehit…

ÖSO, El Nusra, IŞİD, YPG, PKK kuklaları ile oynanan oyunun son sahneleri…

Hikaye, Şam’da Cuma namazı kılmakla başlamıştı.

Durup dururken Esad’ın Esed’e döndüğü günlerdeydi…

Kobani için PKK’nin memleket topraklarından alkışlarla geçirildiği devir.

O Kobani’den kopup gelen soysuz sürüsünün ikide bir canlı bomba olup kan akıttığı günlere geldik.

Suriye’de ABD, Rusya, İran, Türkiye boy ölçüşüyor.

Ankara’da Rus büyükelçisi öldürülüyor.

Katili, Devlet Bey’in bütün ısrarına rağmen henüz tepede, devlette temizlenememiş FETÖ artıklarından… Kimi El Nusracıydı diyor.

Dış politikamız yerlerde sürünürken…

AB almazsa almasın Şanghay Beşlisi var denilen günlere…

Antalya Konyaaltı’nda PKK itlerinin Mehmetçik şehit edebildiği günlere…

Amanoslarımızda PKK’nin dolaştığı günlere geldik. Şimdi orası özel güvenlik bölgesi!

Fırat kalkanı çerçevesinde TSK’nin desteklediği ÖSO’nun IŞİD’in elindeki El Bab’ı kuşattığı sıralarda…

Allah’la kitapla alakası olmayan katil sürüsü IŞİD, uyuşturucuya doyurup gönderdiği zavallı devşirmelerini Mehmetçiklerin yanında patlatıyor.

El Bab dediğin sınırımıza 30 kilometre uzakta.

Önemli bir sanayi merkezi ve kavşak. 2013’ten beri IŞİD’in elinde ve tam bir şer yuvası.

İşte orada 14 şehidimiz var.

Sonra TSK, IŞİD’i bombalıyor, yüzlerce deyyus öldürülmüş!

İçeriden ve dışarıdan kıskaçtayız.

Türkiye’nin eli iyice zayıflatılmak, iyice itibarsızlaştırılmak isteniyor.

Türkiye küresel ve bölgesel düzeyde ciddi mevzi kaybetmek riskiyle karşı karşıya…

Burada MHP Lideri Bahçeli’nin milli birlik çağrısının çok önemi var.

Hükümet, ikbal beklentisini bir yana bırakıp Bahçeli’ye kulak vermelidir.

Kahpe içeride olunca kapının kilit tutmaması tabiidir. Memleket hayın ve casus kaynıyorken, provokasyonların önünü alamayız.

Türk milleti bu kirli oyunu iyi tahlil etmeli, tahriklere kapılmamalıdır.

Mehmetçiklerimiz ve polislerimizi bu cadı kazanında şehit veriyoruz.

Bu şeytani sarmaldan milli birlik ve sağduyu ile çıkabiliriz.

Öncelikle iktidar istihbarat zafiyetini ortadan kaldırmalıdır.

Bütün belanın kaynağı bu konudaki zafiyettir.

FETÖ’nün ve yoldaşı PKK’nin kaynakları kurutulmalı, tepe kadroları ne pahasına olursa olsun yok edilmelidir.

Teröre ve terör örgütlerine destek veren kim olursa olsun yakasına yapışılmalıdır.

FETÖ nedeniyle binlerce mağdur insan yaratıldı, acilen bu konu açıklığa kavuşturulmalıdır. Rus elçisini öldürecek kadar akıl tutulmasında FETÖ kadroları dururken Bank Asya’ya para yatırmış diye binlerce öğretmen ailesini devlete küstürmenin faydası değil zararı olur.

“Türk milleti” ibaresini hükümetin iyi ezberlemesi, Ülkücü kadrolara güvenip yer vermesi, siyasi beklentilerini ikinci plana atması ve MHP’ye ve lideri Devlet Bahçeli’yi dinlemesi şarttır.

Bu devletin bekası, huzuru ve hürriyeti yine Ülkücü Hareket’in omuzlarındadır.

Türk milliyetçileri, Bahçeli etrafında kenetlenerek ülkenin geleceğine odaklanmalıdır.

Bu cadı kazanından başka çıkışımız yok!