Bu itirafları daha çok duyacağız

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Twitter hesabından 'Yerinde tespit!' notuyla, ABD'li bir uzmanın PKK ve YPG ile ilgili itiraf gibi açıklamaların yer aldığı bir video paylaştı. Bizim için sürpriz yok. Bu daha bir başlangıç. Kendini düzeltmesi, hukuka, akla, vicdana, dünya gerçeklerine uyması gereken onlar.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Twitter hesabından 'Yerinde tespit!' notuyla, ABD'li bir uzmanın PKK ve YPG ile ilgili itiraf gibi açıklamaların yer aldığı bir video paylaştı. Bu paylaşım görsel medyada da yer aldı. Ne olup bittiğini net ve açık şekilde özetleyen bu açıklamada, ABD merkezli Hudson Enstitüsünün Kıdemli Orta Doğu Uzmanı Doran, ABD ile terör örgütü PKK'nın kirli ilişkilerini anlatıyor ve aynen şunları söylüyor:

         Burada odaklanmamız gereken, bu durumun nasıl sonuçlanmasını istediğimizdir. Buna nasıl çözüm getirmek istediğimiz hususu gibi. Şunu kabul etmek gerekir ki biz kuzeydoğu Suriye'de bu felaket durumun oluşmasına neden olduk, çünkü PKK'yla ittifak ilişkisine girdik. YPG yani sahadaki Kürt güçleri aslında PKK. PKK bir terör örgütüdür ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın terör örgütleri listesindedir. Türkiye'yi Kürtler ve Türkler arasında bölmek istiyor.  Biz PKK ile müttefiklik ilişkisi kurarak Türkiye'yle çatışma sürecine girmiş olduk. Bu insani açıdan akıllıca değildi, stratejik açıdan ise hiç akılıca değildi. Bu durumda stratejik açıdan önemli olan Türkiye'nin uluslararası yönelimidir. Türkler bize yıllarca PKK'nın kuzeydoğu Suriye'de özerk bir Kürt devletinin kurmasına imkan tanıyacak bir güç şemsiyesi sağlamamızdan rahatsızlık duyduklarını söylediler. Biz ise onlara sürekli olarak susun ve oturun dedik. Aralarına Arap, Ezidileri ve diğerlerini soktuk ama o örgütün güç merkezi her zaman PKK oldu.

KENDİMİZE YALAN SÖYLEDİK!

           Şunu kabul etmemiz gerekir ki biz kendimize yalan söyledik. Obama yönetimi bunun PKK'dan başkası olduğu şeklinde takdim etti ve böylelikle Amerika halkının kandırmada başarılı oldu, ancak Türkleri kandıramadı. Onlar bize sürekli bunun ilişkilerimize zarar verdiğini söylediler ve biz onları görmezden gelmeyi tercih ettik. Ayrıca mevzu sadece Erdoğan değil, Türk halkının büyük bir çoğunluğu bu operasyonu destekliyor. Şu karışıklığa bakın, şunu kabul etmeliyiz ki, biz bu karışlıklığın meydana gelmesinde çok büyük bir rol oynadık. Bu durumu geride bırakmak demek Ankara'yla dünyanın bu kısmını istikrarlı hale getirmek için yeniden iyi ve verimli ilişkiler kurmak demek. 

ER YADA GEÇ GİDECEĞİZ!

        Tüklerle verimli bağlarımız olmazsa ki, bu büyük ölçüde bizim şartlarımız üzerinden değil onların şartlarıyla çalışmak demek oluyor. Herkes biliyor ki er ya da geç gideceğiz. Türkiye sonsuza dek orada olacak ve Türkler de bunu gayet iyi biliyor. İnsani kaygılarımız olabilir, onları kuvvetli şekilde savunabilir farklı görüşlere sahip olabiliriz, ancak bunu yaparken gerçek bir stratejik anlayış olmadan yaptığımız birçok geçici taktik kararını sonucu olarak ortaya çıkan bir çerçevede değil Türklerin istediği çerçevede olmalı.

BİZİM İÇİN SÜRPRİZ YOK

         Bu açıklamalarda bizim için sürpriz yok. Kendini düzeltmesi, hukuka, akla, vicdana, dünya gerçeklerine uyması gereken onlar. Eninde sonunda bu olacaktır. Bunu şimdi söylemiyoruz, her zaman aynı şeyi savunduk. 18 ekim tarihli, “Dik dur eğilme, bu millet seninle” başlıklı yazımızda, “Türkiye’yi terör örgütü ile masaya oturmak gibi abuk ve alçak tekliflerin asla ciddiye alınmadığını ve alınmayacağını, hatta konuşulmasına bile izin verilmediğini biliyoruz. En azından bizim beklentimiz bu yöndedir. Biz haklıyız, biç güçlüyüz, biz doğru taraftayız. Yalnız kalmamız, tehditler almamız bu gerçeği değiştirmez. Bugün yalnız kalsak da, yarın herkesin gıpta ile bakacağı, saygı duyacağı, kabul edip geri çekileceği bir noktada olacağımız kesindir. Kararlılığımız ve kahramanca mücadelemiz sadece bugünümüzü değil, geleceğimizi de şekillendiriyor. Bu belalar atlatıldıktan sonra saygınlığımız da, etkinliğimiz de, dünya ölçeğindeki yerimiz de çok daha farklı, çok daha yukarıda olacaktır. Bundan herkes emin olsun” diye yazmıştık.

DAHA NELER DUYACAĞIZ

         Bu yazının bir gün öncesinde, “Artık onlar düşünsün” başlıklı yazımızda da, “Ne dünya o zamanki dünya, ne de Türkiye o zamanki Türkiye. Biz millet olarak o zor şartlarda bile size eyvallah etmedik ki, şimdi edelim. Bildiğinizden geri kalmayın, istediğinizi söyleyin, istediğinizi yapın. Bu yoldan dönen namerttir. Biz haklıyız, doğruyuz. Hukuk bizden yana, vicdan bizden yana, gerçekler bizden yana. Dünyayı daha ne kadar aldatacak, bu yalanları, bu kanı nereye kadar sürdüreceksiniz? Buradan bir defa daha ve iddia ile söylüyorum. Çok yakın zamanda kendi milletlerinizi nasıl kandırdığınızı, nasıl kan ve gözyaşı ile abat olmaya çalıştığınızı kendi vatandaşlarınız da görecek, anlayacak ve sizden hesap soracak. Zulüm ile abad olanın akıbetinin berbat olması kaçınılmazdır” tespitinde bulunmuştuk.

         Aradan henüz bir hafta bile geçmedi, ABD’li uzmanın söyledikleri daha bir başlangıçtır. Arkası gelecek, yeter ki biz bildiğimizden şaşmayalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orhan KARATAŞ Arşivi
SON YAZILAR