Libya'da olmak, milli görev

Ülkenizde güvende olmak, bölgenizde etkin hale gelmek, dünyada saygı ve itibar kazanmak istiyorsanız, arkanızda mutlaka güçlü, kudretli, dosta güven veren, düşmana korku salan bir ordunuzun olması gerekir. Diplomasinin arkasını da silahlı gücünüz doldurur, siyasi belirleyiciliğinizin sınırlarını da ordunuzun etkisi belirler.

FETÖ TEMİZLENDİ, DENGELER DEĞİŞTİ

Türk Silahlı Kuvvetleri her zaman, her şartta Türk milletinin onuru, gururu olmuş, kendisine ihtiyaç duyulan her durumda bekleneni ve isteneni en küçük bir tereddüt göstermeden yerine getirmiştir. Böyle olduğu içindir ki, Türk ve Türkiye düşmanlarının ilk hedefi durumundadır. FETÖ’nün özellikle ve ivedilikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine sızması bir tesadüf değildir. Orduyu çökertirlerse, gerisinin kendiliğinden geleceğini bildikleri için en sinsi ve en kalleş şekilde bu kurumda örgütlenmeyi her şeyin önüne geçirmişlerdir. Nitekim, etkin oldukları dönemlerdeki ihanetleri yüzünden bedel ödemek zorunda kaldık. Terörün tavan yapmasının, dış etkilerin ağırlık kazanmasının boşuna olmadığını, şimdi çok daha iyi anlıyoruz. Bu terör örgütü bütün kurumlarımızdan olduğu gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinden de temizlendikten sonra, bütün dengeler bizim lehimize değişti.

CHP’NİN TAVRI ÇOK ÜZÜCÜ

Kahraman ordumuz şimdi yeni bir görev için hazırlanıyor. Libya’ya asker göndermeye izin veren Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin bugün Mecliste görüşülmesi ve kabul edilmesi bekleniyor. Sonrasında kahramanlarımız yine tarihi bir görev için Libya’da olacaklar. Bu duruma Akdeniz’de Türk varlığını yok etmeye çalışanların, üç tarafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen bizi karaya hapsetmeye uğraşanların itiraz etmesini anlıyoruz. Düşman düşmanlığını yapıyor. Karşılarında Türk Silahlı Kuvvetleri gibi, dünyanın en saygın, en etkin ve en kudretli ordularından biri ve bize göre birincisi olunca daha da kuduruyorlar. Ortalığı velveleye verip, bizi etkilemeye ve güya vazgeçirmeye çalışıyorlar. Yunanistan, Mısır, Güney Kıbrıs ve onlarla hareket eden ülke yönetimlerinin itirazlarını ciddiye almıyoruz, ama onlarla aynı yönde hareket edip benzer şeyler söyleyen CHP ve yancıları bizi çok düşündürüyor, çok üzüyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu olduğunu iddia eden bir siyasi parti, ülke gerçeklerinden, bölge dengelerinden, dünyanın gidişatından nasıl bu kadar kopuk, nasıl bu kadar uzak, nasıl bu kadar ters yönde olabilir? Bu hem kendi seçmenlerine, hem kahraman ordumuza, hem de Türk milletine bir zulümdür.

HAFTER DENİLEN CANİ DURDURULMALI

Libya’ya asker gönderme kararına karşı ortaya koydukları gerekçeler, son derece ilgisiz, uçuk ve gerçek dışıdır. Libya çöllerine macera aramaya gitmiyoruz. Sorunun diplomatik yollarla çözülme ihtimali kalmamıştır. Ortada kaçınılmaz bir gerçek vardır. Libya ile imzaladığımız anlaşma Akdeniz’deki varlığımızın garantisidir. Uluslararası haklılık ve meşruiyetimizin teminatıdır. Bu anlaşmayı mevcut hükümetle yaptık. Bu hükümet şu anda uluslararasında tanınan, kabul gören, meşru ve legal bir hükümettir. Diğer taraftan Libya’daki iç kargaşa sebebiyle dengeleri değiştirmek, yönetimi ele geçirmek isteyen bir terörist var. Hafter denilen bu caninin durdurulması iki sebeple önemlidir. Birincisi, Libya’daki mevcut hükümetin devamı, bizim için hayati önemdedir. Yaptığımız anlaşmanın geçerliliği ve kalıcılığı buna bağlıdır ve bir çağrı yapılmıştır. Dolayısı ile oraya her şeyden önce Akdeniz’deki varlığımızı, hukukumuzu ve haklarımızı korumak için gidiyoruz. Yanlış olan hiçbir şey yoktur. Tersine tereddüt gösterir, zaman kaybeder ve gerekeni yapmazsak, telafisi olmayan kayıplara uğrayabiliriz.

İkincisi, Libya gibi bizim hinterlandımız da olan, tarihi sorumluluk alanımızda bulunan bir ülkede olup bitenlere seyirci kalamayız. “Suriye’den bize ne” diyebildik mi? Desek bile, bunun sahada bir karşılığı olabilir mi? Aynı şey, Irak için geçerli değil midir? Biz Suriye’de işgali, Irak’da toprak kazanmayı mı hedefledik? Hayır, biz oralardaki belirsizliğin, kargaşanın, bölünmenin doğuracağı sonuçların en çok bizi etkilemesi yüzünden müdahil olmak durumda kaldık. Buralar gönül ve kültür coğrafyalarımızdır ve Misak-ı Milli havzası içindedir. En küçük bir ihmalin nelere mal olduğunu yaşayarak gördük.

HER TÜRLÜ TEDBİR ALINMALI

Şimdi, tarihin yeniden şekillendiği bir dönemden geçiyoruz. Onun için “Bizim güvenliğimiz, sadece kendi sınırlarımızdan değil, Irak’dan, Suriye’den, Libya’dan başlar” diyoruz. Bu içi boş bir laf değildir, tarihin ve coğrafyanın bizim önümüze koyduğu bir gerçektir. Sayın Bahçeli’nin belirttiği gibi, Türk vatanının güvenliği, huzuru ve istikrarı için her türlü tedbiri planlayıp, devreye almak şarttır. Kaldı ki Türkiye’yi hedef alan jeopolitik risk ve tehditlere zamanlama yanlışına düşmeden müdahale etmek kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Libya’ya asker göndermek, bölgemizdeki kirli oyunların bozulması için yapmaya mecbur olduğumuz bir görevdir. Stratejik bir körlük, gelişmelerin seyrini okumaktan aciz bir kavrayış, komşu ülkelerdeki ağır sorunlara ilgisiz ve duyarsız bir yaklaşım kötü sonuçlara, vahim gelişmelere yol açacaktır. Libya güvenli ise, Türkiye de güvenli olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orhan KARATAŞ Arşivi
SON YAZILAR