Üçüncü evre ve beklentiler
95 yıllık Cumhuriyet tarihimizin üçüncü evresi, bugün resmen ve fiilen başlıyor. Birinci evre Cumhuriyetin kurulmasıydı. İkinci evreyi çok partili sistemi hayata geçirerek yaşadık. Şimdi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile üçüncü evreye başlıyoruz. Her şeyden önce bu yeni dönemin, bu tarihi sürecin ülkemize, milletimize, devletimize hayırlı olmasını diliyorum.
YENİ SİSTEMDEN BEKLENTİLER
Ülkemizin ağır sorunları var. Çok ciddi bir beka sorunuyla karşı karşıya kaldık. Darbeler yaşadık. 15 Temmuz gibi dünyada eşi benzeri görülmemiş bir ihaneti millet iradesiyle savuşturduk. Yeni sistemden beklentimiz, her şeyden önce bu tür ağır ve hayati sorunların bir daha tezahür etmesidir. Buna izin vermeyecek bir yapı oluşturulmasının önü açılmıştır. Nasıl bir sistem kurarsanız kurun, önemli olan uygulayıcıların niyeti ve performansıdır. En güzel, en iyi sistem kötü yöneticiler elinde, sorunlu ve sıkıntılı bir sonuç ortaya çıkarabileceği gibi, vasat bir sistem doğru ellerde çok daha başarılı ve verimli olabilir. Kurulan sistem bir önce sistemin aksaklıklarını ve eksiklerini gidermeyi ve bahaneleri ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. Beklentimiz ve dileğimiz bunun uygulamada da böyle olmasıdır.
SAĞLIKLI VE ADİL BİR SEÇİM YAPILDI
Sistemin ilk adımı partili Cumhurbaşkanı ve bazı kurulların oluşturulması ile geçen dönemde atılmıştır. İttifak düzenlemesi ile çok daha doğru ve adil bir seçim yapılmasına fırsat sağlanmıştır. Cumhurbaşkanlığına aday olmak isteyen herkese eşit imkan verilmiştir ve son derece sağlıklı ve adil bir seçim yapılmıştır. Nitekim, seçim sonrasında bütün adaylar ve partiler sonucu büyük bir olgunlukla kabul etmiş ve onaylamıştır. Cumhurbaşkanı seçilen sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan çok daha hızlı karar alan, siyasi tartışmaların ve çekişmelerin dışında tamamen icraata yönelen, ülkenin sorunlarını ehil ve uzman kadrolarla çözebilen, demokrasiyi ve hukuku öne alan bir hükümet kurmasını bekliyoruz.
BAKANLARIN SİYASİ KİMLİĞİ YOK
Cumhurbaşkanının Anayasadaki yetki ve görevlerinin yanına yürütme sorumluluğu da eklenmiştir, ama artık sorumsuz değildir. Önce millete, sonra meclise ve yargıya karşı sorumludur. Kurulacak hükümet güvenoyunu milletten almıştır. Bu da Cumhurbaşkanına kabine oluşturmakta çok büyük bir kolaylık sağlamaktadır. Bakanların siyasi kimliği olmayacaktır. Olanlar da bakan olarak atandıkları anda, bu kimliği bir kenara bırakmak zorunda kalacaklardır. Dolayısı ile meclis içinden bakan atanıp atanmayacağı sadece bir ayrıntıdan ibarettir. Meclisin elbette denge ve denetleme görevi devam edecektir, ama gensoru ve güvenoylaması gibi hükümeti meşgul edecek unsurlar artık yoktur. Siyasi dengeler, bölge ve şehir beklentileri hesaba katılmadan, doğrudan ehliyet ve liyakati esas alan bir kabine oluşturulacaktır. Seçilen bakanlar siyasi hesaplar yerine, asli işlerine odaklanacaklar ve çok daha verimli bir icraat yapmalarının önünde bir engel olmayacaktır.
ENERJİYE AYNI BAKAN
Sayın Cumhurbaşkanı eğer isterse siyasi isimleri de değerlendirebilir. Nitekim, milletvekili seçilmiş bazı isimlerin kabineye alınabileceği konuşulmaktadır. Bizim duyumlarımız bu isimlerin başında, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın olacağıdır. Berat Albyarak'ın önemi ve değeri sayın Cumhurbaşkanının damadı olmasından gelmiyor. Başarılı bir bakanlık yürüttüğü ve Enerji sektöründe büyük kabul gördüğü belirtiliyor. İleriye dönük bir takım hayati projeler hazırlandığını da duyuyoruz. Bu projelerin başarıya ulaşması için yeni ve ehil ekipler oluşturulduğu ve dolayısı bir aksaklık olmaması için aynı bakanla devam edilmesinin düşünüldüğü konuşulmaktadır. Bu konuşulanların ne kadar doğru olduğunu bugün göreceğiz.
SORUMLULUK CUMHURBAŞKANINDA
Siyasetten kabineye kaydırılan başka isimler de olabilir. Sayın Cumhurbaşkanı bunun işaretini vermiştir. Ancak, 16 kişiden oluşacağı açıklanan kabinenin çok büyük bölümünün kendi alanlarında uzmanlaşmış, bürokrat, işadamı, bilim adamı ve hatta sivil toplum temsilcilerinden seçileceği anlaşılıyor. Kaldı ki, yeni sistemde bakanlar kadar, yine bugün açıklanacak kararname ile oluşturulacak yeni kurullar da önem arz etmektedir. Buralara yapılacak atamalar da hem sistem, hem de hizmet verimliliği açısından son derece hayati değere sahip bulunuyor. Cumhurbaşkanının bakanları ve kurulların başına getireceği isimleri, kolayca değiştirme ve yenileme imkanı da var. Sonuçta siyasi sorumluluk tamamen Cumhurbaşkanındadır ve millete hesabı o verecektir.
ORTADOĞU NEDEN YOK?
Yeni sisteme geçiş dolayısı ile bugün görkemli törenlerin yapılacağı açıklanmıştır. Abartmamak ve maksadı aşmamak kaydı ile bu törenlere bir itirazımız yok. Ancak, Türkiye'nin en eski ve saygın Gazetelerinin başında gelen Ortadoğu Gazetesi temsilcilerinin bu törenlere neden davet edilmediğini hala anlayabilmiş değiliz. Bir kasıt olduğunu düşünmek istemiyoruz ve bu yanlışın en kısa zamanda düzeltilmesini umuyor ve bekliyoruz. Her şeye rağmen törenleri de, açıklanacak kabineyi de, sonrasındaki gelişmeleri ve özellikle icraat kısmını dikkatle takip edeceğimizi, ülke ve millet faydasına olacak her şeyi sonuna kadar destekleyeceğimizi bir defa daha ve altını çizerek belirtelim.
MECLİS BAŞKANLIĞI ÖNEMLİ
Yürütmenin oluşturulmasına paralel olarak, yasamada da önemli düzenlemeler yapılıyor. Partilerin iç meseleleri kendi bilecekleri iştir. Dolayısı ile kendi kurullarına kimleri seçtikleri bizim meselemiz değildir. Ancak, Meclis Başkanlığı önemli bir görevdir. Bu göreve Sayın Binali Yıldırım'ın aday gösterilmiştir. Biz, sayın Binali Yıldırım'ın Cumhurbaşkanı yardımcılığı gibi görevlerde değerlendirileceğini düşünüyorduk, ama meclis başkanlığı için de makul ve isabetli isimdir. Özellikle İsmail Kahraman gibi, birçok soru işareti barındıran bir isimden sonra bu göreve düşünülmüş olması, önemini ve değerini bir kat daha arttırıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.