Ekonomi aşırı ısınınca erken seçim geldi.
Ülkemiz 24 Haziran 2018 tarihinde erken seçime gidiyor. Gerekçe, MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye göre; "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi resmen hayata geçmeden devamlı yargılanmakta, karalanmakta ve hasar verilmeye çalışılmaktadır. Türkiye’nin bu ağırlığın altında daha fazla kalması, 3 Kasım 2019’a kadar sabırla dayanması geldiğimiz bu aşamada mümkün, makul ve münasip değildir.”
Sayın Bahçeli’nin görüşüne katılmamak elde değil. Çünkü, Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi ekonomi. Enflasyon baskısı artıyor; cari işlem açığı büyüyor. Dış ve iç borç toplamı milli geliri aştı. Türkiye, büyük bir ekonomik krize doğru gidiyor. Nitekim, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek özel sektöre; “aman borçlanmayın, fırtına geliyor”uyarısında bulundu.
AK Parti iktidarının ısrarla desteklediği inşaat sektörü 2018 yılına gelindiğinde yerini durgunluğa bıraktı. Konut sektöründe üretim fazlalığı olduğu ortaya çıktı. Öte yandan bankaların kredi faiz artışı sürüyor. Bazı büyük firmalar bankalara olan borçlarıyla ilgili yapılandırma istiyor.
Konunun daha iyi anlaşılması açısından bazı rakamları vermekte fayda var:
* Türkiye’nin toplam dış borcu, Eylül 2017 itibarıyla 453.2 milyar doları aştı.
* Türkiye’nin iç ve dış toplam borçları ise 3 trilyon 604 milyar liraya ulaşarak milli geliri aşmış durumda.
* 12 aylık cari işlemler açığı 53.3 milyar dolar olarak gerçekleşti.
* Konut kredilerinin ortalama faizi yüzde 14.97 seviyesine yükseldi.
* Ocak 2018’de resmi rakamlara göre işsizlik % 10.8 ile 3.5 milyonu aştı.
* Enflasyon % 10.23 oldu, temel ihtiyaç maddelerinde % 20’ye yaklaştı.
* Sosyal güvenlik açığı, 2017 yılı ekim ayı sonu itibariyle 25 milyar 678 milyon TL düzeyine ulaştı. 2018 Yılında 30 milyar TL’yi aşması bekleniyor.
Türkiye, kamuya ait her şeyi özelleştirmeye devam ediyor. Ülke ekonomisi özel sektöre ve küresel sermayeye devredildi. Devlet ekonomiden çekilince verimlilik artacak, işsizlik azalacak, refah toplumu olacaktık. Devlet sadece alt yapı yatırımları, sağlık, eğitim ve güvenlik gibi asli görevleri ile uğraşacaktı. Ne yazık ki öyle olmadı. Özellikle Ak Parti Hükümetleri kamu bütçesinden yapılması gereken yol, köprü, otoyol gibi hizmetler ile şehir hastanelerini uzun yıllara sari borçlanarak "yap-işlet-devret modeliyle" yaptırma yolunu seçti.
Sonuç olarak, siyasi iktidarın, 3 Kasım 2019'a kadar ekonomiyi dengede tutması, istikrarı korumasının zor olduğu anlaşılmıştır. İşte bu ahval ve şeriat dahilinde ülkemiz erken seçim kararı almıştır. Umudumuz odur ki, aziz milletimizin görev vereceği iktidar sahipleri; ekonomideki yapısal sorunları çözer, cari işlem açığını giderecek çareleri bulur, hayata geçirir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.