SURİYE’NİN KUZEYİNDEKİ TEHLİKE ÇANLARI
Suriye’de çıkan iç savaş sonrasında, bölgede çanlar hiç susmadı…
İlk başta Irak’ın işgali ardından Suriye’de iç çatışmalar ve sırada İran’ a ambargolar derken sıra Türkiye’de ama önce İran’ı sıkboğaz etmek gerek.
Malumunuz İran, nükleer enerji konusunda uyanık davrandığı için Suriye ve Irak kadar lağvedilemez fakat ciddi bir bunalıma sokulabilir.
*
Ortadoğu’da ABD kudurmuş köpek gibi adeta, İran ile iş birliği yapan herkesi terörist ilan etmek üzere.
Yetmedi, BAE ve Suudi Arabistan’ı da pis işleri için tetikçi olarak kullanmaya başladı ve İran’ın şah damarı Hürmüz Boğazı’nı kapatabilirim diye bir çıkış yaptı.
Bunun üzerine kinlenen İran, Suriye politikasında iyice Rusya’ya yaklaştı ve ABD’nin bölgede dara düşmesi için elinden geleni ardına koymayacağını ilan etti.
Peki ABD buna karşılık ne yaptı? SDG’ yi kullanarak Irak sınırı yakında, Fırat nehri yakaları üzerinde Dayr Az Zor kırsalında, Omar petrol sahasında askeri takviye güçler göndermeye devam etti.
*
Ya Türkiye bu çıkmazın neresinde?
Diğer yazılarımda da bahsettiğim gibi, tam ortasında…
Sanki bütün devletler savaşmak için, diplomatik saha olarak Türkiye’yi kullanıyor.
Ve öyle uyanık davranıyorlar ki, Türkiye’yi seçim gerginlikleri ve ekonomik darboğazın içine sürükleyip derin bir kış uykusuna yatırıyorlar.
*
Bakın açık açık yazmak gerek anlaşılan, yoksa kimsenin umurunda değil.
Suriye’nin kuzeyinde Ermeni federe devleti kurmak istiyorlar. Ha PKK ha YPG-SGD hiç fark etmez aynı yolun yolcusu.
Irak’tan da Barzani ve peşmergesi “Korkmayın, biz paşa paşa kurduk.” Mesajlarıyla sınır hattımızı iyice gevşetecekler.
Zamanında Barzani ve türevlerini adam yerine koyanlar, önümüzdeki günlerde Suriye’nin kuzeyinde YPG federe devleti kurulduğunda elinin tersiyle bir kenara itse, biz tanımıyoruz kardeşim bu soytarıları dese; 2013-Diyarbakır Şivan Perwer ve Barzani buluşması önümüze konulduğunda ne yapacağız?
Ne mi yapacağız? Davutoğlu döneminin kepazeliklerine boğulan Suriye politikasının vebalini ödemeye devam edeceğiz.
Bir Diyarbakır buluşması daha yaparız belki kim bilir?
Davutoğlu ve türevlerinin zihniyeti devletin bürokrasisinde devam ettiği sürece, millilikten uzak bir Türkiye’yle karşı karşıya kalacağız.
Bu yüzden tehlike çanları kulağınızı sağır etmeden, bir durun düşünün derim.
*
İstanbul seçimleri evet çok önemli, tencere ateş pahası evet çok önemli, dolar fırladı gitti evet çok önemli.
Fakat beka işgali hepsinden daha önemli…
Diyeceksiniz ki karnımız açken ne beka meselesi?
Haklısınız, buna asla hayır demiyorum fakat bizim bu hale düşmemiz bile beka meselesi aslında…
Marketlerdeki sebze reyonlarında sinek avlanması, seçim provokasyonları, dolar simsarları ve daha nicesi beka meselesi.
Anlaşılamayan mesele bu aslında, herkes Cumhur İttifakı’nın devam etmesi için yapılan bir propaganda olduğunu zannetti ama linç girişiminde bulunacağınıza bir oturup dinleseydiniz.
Cumhur İttifakı bugün var yarın yok. Baksanıza Türkiye İttifakı konuşulmaya başlandı.
Bütün mesele beka meselesi.
Ekonomi, terör, iç güvenlik, seçimler ve daha nicesi beka meselesi…
Yarın Türkiye İttifakı ayağına diyelim ki MHP dahil edilmedi ya da karşı çıktı. Beka sorunu devam etmeyecek mi?
Edecek.
Mesele bu değil işte, siyasi partiler, kaoslar, çıkarlar değil.
*
Bizim bekamız zaten yıllar önce sarsıldı.
Misakı And’a sahip çıkamadığımızda sarsıldı.
Musul ve Kerkük Barzani’nin itlerine yem edildiğinde sarsıldı, Doğu Türkistan FETÖ’cülerin kullanacağı bir ajite olduğunda sarsıldı, Süleymaniye’de askerimizin başına çuval geçirildiğinde sarsıldı.
Az biraz şansımız kaldı, onu da hiç etmeyin emi…
Suriye’de çalan tehlike çanları kulakları sağır etmeden kesin…
Kesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.