Cumhuriyet

 

"Kanla, irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti

Cehennemler kudursa, ölmez nigahbanıyız"  (Hüsnü Öncü)

Bir fırtına, bir kasırga, her şeyin her şeye karıştığı bir tufan yaşadık. Ergenekon'dan çıkar gibi çıktık. Başta sarı saçlı, mavi gözlü bir Bozkurt olan, sonradan Atatürk olacak Mustafa Kemal ve onun inancıyla şekillenen arkadaşları Allah'ın izniyle, kula kulluğu yasaklayan, özgür birey ve bağımsız toplum olmamızı sağlayan Cumhuriyeti ilan ederek bu tufanı atlattılar. Sayelerinde, düşman postallarıyla çiğnen topraklarımız işgalden, analarımız, bacılarımız, avratlarımız tecavüzden kurtuldu.  Hiçbir kadınımız, Ebu Garip hapishanesinde, "Ey Müslüman kardeşlerim gelin, Allah aşkına gelin bizleri karnımızdaki İngiliz, Amerikan piçleriyle beraber öldürün." diye ağlayarak yalvaran Nur gibi mektup yazmak zorunda kalmadı. 

Ezelden beri hür yaşamış olan Türk Milletinin boynuna tasma geçirmek isteyen yedi düvele karşı, bu işin öyle kolay olmayacağını, bağımsızlık uğrunda ölümden kaçılmayacağını tüm dünyaya gösterdiler. Kılıç Ali, Orbay, Karabekir, Çakmak, Batur ve daha niceleri oldular uykusuz kaldılar, dur durak bilmediler; ama vatansız kalmadılar, Türk Milletini vatansız bırakmadılar. 

Din tellallığı yapanların dini kullanarak insanları sömürmesine izin vermediler. Hurafeleri put yapanların putlarını yıktılar. İnsanı padişahı ya da imparatorluğun kulu olarak değil, Allah'ın yarattığı gibi insan olarak gördüler. Türk Milletinin takvada üstün olduğuna inandılar, her zaman hakkın, haklının yanında oldular.

Karanlık içinde kalan milleti dil devrimiyle aydınlığa çıkardılar. Okuma yazma oranını yükselttiler. Cehaletle savaş başlattılar. Kalkınmanın Türk tarafından, Türk'e göre olacağını savunup, Cumhuriyetin temeline Türk Milliyetçiliğini koydular.

"Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için,gerçek dindarlığın gelişmesi olanağını sağlamıştır. Laikliği dinsizlikle karıştırmak isteyenler, ilerleme ve canlılığın düşmanları ile gözlerinden perde kalkmamış doğu kavimlerinin fanatiklerinden başka kimse olamaz." Diyerek Laikliği ifade eden, laiklik karşıtlarını anlatan, laikliğin "Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir." Diyen Atatürk ve arkadaşları Türkiye'nin laikliğe sahip olmasına sebep olmuşlardır.

Kadın onunla birlikte haklarını kazanmış, erkekle eşit düzeye gelmiştir. Çalışma hayatında horlanmamış, taciz edilmemiş, hatta seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir. Yani insan olduğunu hatırlamıştır.

Türkiye Cumhuriyetle kalkınmış, refah düzeyi artmış,tarihin deriliklerinden geldiğini bilmiş, ecdadını tanıdıkça çok daha büyük işler yapacağını anlamıştır. Bir milleti yaşatan şeylerin başında dil birliğinin, tarihdaşlığın, dindaşlığın önemini harmanlayıp, Ziya Gökalp'in "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" diye formüle ettiği gerçeği uygulamaya koymuştur.

Türkiye'nin Türkleşmesini sağlayan, baylaştıran, bugünlere ulaşmasını sağlayan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşlarını, bize tertemiz bir vatan bırakan, şehit kanlarından oluşmuş bir bayrak bırakan ecdadımızı ilan ettikleri Türkiye Cumhuriyetinden dolayı, sevgi, minnet, şükran, rahmet ve saygıyla anıyoruz.

Cumhuriyete inanan herkesin bayramı kutlu ve mutlu olsun!

Bir kez daha Cumhuriyete karşı duranlara, aramızdaki bağı koparmaya, Türk kelimesini anayasamızdan ve tarihten silmek isteyenlere sesleniyorum. Bu heves kursağınızda kalır. Kuva-ı Milliye ruhu hala yaşıyor. Sanmayın ki fıtrat değişir. Rahmetli Namık Kemal'in dediği gibi: 

"Ecdâdımızın heybeti maruf-ı cihândır

Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır!"

Sağlıcakla kalın!

 

Fikri ATILBAZ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fikri ATILBAZ Arşivi
SON YAZILAR