Halil KONUŞKAN

Halil KONUŞKAN

MİLLİYETÇİLİK-ULUSALCILIK

Ülkemiz öyle günlerden geçti ki, geçtiğimiz günlerde herkesin aynı düşünmesini beklemedik. Ortak bir tehlike karşısında asgari müştereklerde buluşabileceğimiz arkadaşlar ile aynı platformlarda bulunduk. Herkes birbirini ve hassasiyetlerini biliyordu. Bu hassasiyetlere en çok biz dikkat ediyor ve “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.” düşüncesini rehber edinerek bazı arkadaşlar ile anlaşamayacağımız konuları paranteze almaya veya konu dışında bırakmaya özen gösteriyorduk.


 

Son meclis Başkanı seçimi sürecinden sonra sol çevrelerden MHP’ye yönelik karalama kampanyaları yürütülmeye başlandığı gibi hakaretlerde havada uçuşmaya başladı.


 

Ancak bütün dikkatimize rağmen bazen Türk-İslam Ülküsü düşüncesi direk hedef alınabiliyor. Biz bu düşünceye bir ömür vermiş çilesini zevke dönüştürmüş insanlar olarak düşüncemize siyasi ümmetçileri hakaret ettirmediğimiz gibi başkalarını da hakaret ettirmeyiz.


 

Bizden yana yapılan saldırıların kendilerini “Ulusalcı” olarak nitelendiren çevrelerden gelmeye başladığını da müşahede ediyoruz.


 

Bu sebeple samimi sol cenahta yer alan vatanperver vatandaşlarımızı konu dışında bırakarak milliyetçiliğin ulusalcılık ile arasındaki önemli bir farkı dile getirip bir kenarda not edilmesi gereğini düşündük.


 

Milliyetçiliğin Türkiye'de taşıyıcısı konumunda olan ülkücüler olarak kendimizi varlık felsefesi anlamında idealizmin içinde görürüz. Zaten toplumumuzun büyük bölümü de idealizmin tarifini bilse kendisini oraya koyacaktır. İdealizm varlığı madde değil maddenin de aslı olan idea (fikir-ülkü) olarak kabul eder. Maddi anlamda her şeyin karşılığı bulunamaz. Örneğin beş rakamının bir maddi karşılığı yoktur. Bu karşılık ancak zihnimizde vardır. O da madde değildir. Başka bir deyiş ile idealizme göre varlık aklın dahi ait olduğu daha Tanrısal bir evren olarak var edilmiştir. Bu çerçevede idealizmin Türkçe karşılığının da ülkücülük olduğunu dile getirmeliyiz.


 

Varlık felsefesi açısından İdealizmin karşısında ki düşünce ise materyalizmdir. Materyalizme göre varlık sadece maddeden oluşur. Madde haricinde gerçeklik yoktur. Madde ezeli ve ebedidir. Her türlü varlık ancak maddi temelde açıklanabilir.


 

İngiliz materyalist filozofu Thomas HOBBES bahsettiğimiz klasik materyalist anlayışta önemli bir değişikliği gerçekleştirmiş ve devleti dahi maddi anlamda izah etmeye çalışmıştır. Ona göre devlet yapma bir cisimdir. Materyalistler genellikle milliyetçi olmamasına rağmen HOBBES milliyetçi görüşleri de savunmuştur.


 

Ancak bir materyalist milliyetçi olursa zorunlu olarak zihninde ki millet anlayışını da materyalizme uydurmak durumundadır. O halde ülkemizde ki ulusalcı akımın sol tandansdan gelmesi ve zihninin arka planında materyalist imgeler olması sebebi ile millet tanımını maddi bir unsura dayandıracağını düşünmemiz doğal olacaktır. Zaten ulusalcı arkadaşlarımızın yazıp çizdiklerine baktığımızda bu maddi unsuru yakalayabiliyoruz. Bu maddi unsur ırktır.


 

Biz ülkücüler ise varlık felsefesi boyutunda idealist olduğumuz için millet tanımını daha ideal, manevi ve kültürel bir temele dayandırıyoruz. Yani ırkımızı, soyumuzu bilmek ve onun farkında olmakla birlikte temel izahlarımızı kültürel değerler çerçevesinde yapmaktayız.


 

Evet, bizim içimizde nü sanatını bilen pek çıkmaz. Çünkü bu sanat kültür kodlarımıza uymamaktadır. Ancak ebru sanatından bayağı anlayanımız bulunmaktadır. Acaba kaç ulusalcı ebru sanatından anlar?


 

Böyle bir örnek bulunursa biz bundan ancak sevinç duyarız, çünkü artık o da idealist yani ülkücü olma yoluna girmiş demektir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil KONUŞKAN Arşivi
SON YAZILAR